Savaş yüzünden ülkesini terk edip, başka bir ülkeye sığınmak zorunda kalan Suriyeli kadınların ilk gitmek istediği ülke Türkiye. Ortak dili konuşmalarına rağmen, Arap ülkeleri yerine Türkiye’yi tercih etmelerinin temel nedeni ise güven duygusu. Çünkü Arap ülkelerinde istismarın yüksek olduğu belirtiyor.
Kendi devleti tarafından insanlık dışı bir muameleye maruz bırakılan Suriyeliler, yaşadığı toprakları, evini, hatta ailesinden bazı kişileri geride bırakarak bir başka ülkeye sığınmak zorunda kaldı. Suriye’de ülke nüfusunun yarısı mülteci durumda. Yaşadığı can güvenliği nedeniyle komşu ülkelere sığınmak zorunda kalan Suriyeli kadınların sığınmak istedikleri ilk ülke Türkiye. Aynı dili konuşmalarına ve ortak bir kültüre sahip olmalarına rağmen, kadınların komşu Arap ülkelerini değil, dil sorunu yaşadıkları Türkiye’yi tercih etmelerinin temel nedeni ise güven duygusu. Zira, Ürdün, Lübnan ve Irak’ta bulunan Suriyeli mültecilerin bir kısmının, istismar ve ayrımcılığa maruz kalmaları nedeniyle üçüncü bir ülkeye göç etmek zorunda kaldığı belirtiliyor.
Özellikle İstanbul’da toplumsal bir vakaya dönüşen Suriyeli dilenciler meselesinin aslı, Suriye’deki bir sistemin Türkiye’ye aynen nakledilmesi olarak açıklanıyor. Yani Suriye'de dilencilik yapanların Türkiye'ye gelerek aynı mesleğe burada devam etmesi söz konusu. Araştırmamız sonucunda İstanbulluların vicdanına dokunan ‘Suriyeli dilencilerin’ aslında sıradan ve gerçek mağdur olan sığınmacılar için bir itibarsızlaştırma aracına dönüştüğü ortaya çıktı. İstanbul eski Valisi Hüseyin Avni Mutlu “Mesleki dilencilerden sadece İstanbulluların değil, İstanbul’da kalan Suriyelilerin de rahatsız olduğunu” ve Suriyeli temsilcilerin kendilerine gelerek, “Bunlar bizim buradaki Suriyeli misafir olarak yaşamamız konusunda imajımızı zedeliyorlar. Bu imaj bütün Suriyelileri olumsuz etkiliyor” dediklerini ifade etti. Suriyeli temsilcilerin ifade ettiğine göre Türkiye'de yaşayan Suriyelilerin en önemli isteği iş. Eşit şartlar altında çalışma ve sosyal güvence bekleyen Suriyeli göçmenler, zor da olsa buldukları işte maaşlarının düzenli ödenmemesinden de şikayetçiler. Buna karşılık işverenler de işe aldıkları Suriyeli işçilerin disiplinsizliğinden ve tembelliğinden şikayet ediyorlar.
Medya kuruluşları ve kanaat önderleri bilgilendirilerek kimlerin, niçin, hangi sebeplerle dilencilik yaptıkları izah edilmeli, kamuoyunda oluşmaya başlayan yanlış algı acilen düzeltilmeli ve Türkiye’yi seven Suriyeli masum insanlar mağdur edilmeli. Aynı şekilde mesleki fuhuş sorunu da ciddi yıpratma aracı olarak kullanılmakta. Bu hususta da kamuoyunun bilgilendirilmesi ve olası suiistimallerin önüne geçilmesi gerekiyor. Namusu ve alın teri ile hayatını kazanan, düşük ücretle çalışmak zorunda kalsalar bile bu tarz bir mesleğe yönelmeyen Suriyeli sığınmacılar, Türk halkından sadece iyilik gördüklerini, dolayısıyla mesleki dilencilik gerçeğinin belirtildiği şekilde olduğunun bilinmesini ve yöneticiler tarafından gerekli tedbirlerin alınmasını istiyor.
Evlerinden ve yurtlarından güvenlik nedeniyle göç etmek zorunda kalan Suriyeli göçmenlerin, çocuk ve kadınların korunması ve güvenliklerinin garanti altına alınması bir zorunluluk olarak karşımıza çıkıyor. Mesleki dilencilik ve fuhuş sebebiyle çok zarar gördüklerini ifade eden Suriyeli aileler, Türk halkından Suriyeliler ile ilgili bu olumsuz algıya inanmamalarını istiyor. Mesleki dilencilik ve fuhuş gibi, mekansız meslekleri icra edenlerin Suriye’de de dilencilik ve fuhuş yaptıkları belirtiliyor. Dolayısıyla bu meselenin genel bir algıya dönüşmesini engelleyecek tedbirlerin alınması şart. Suriye’de belirli bir işyeri gerektirmeyen mekansız mesleklerin Türkiye’ye taşındığını ise yapılan araştırma kapsamında söylemek mümkün.