Atlantik-Pasifik mücâdelesi

04:0023/01/2025, Perşembe
G: 23/01/2025, Perşembe
Süleyman Seyfi Öğün

20 Ocak 2025 târihi itibârıyla Biden iktidârı Trump’a teslim etti. Bunu şükürle karşılamak lâzım geldiğini düşünüyorum. Çünkü Trump’ın gelişini beklemek, onun gelmesinden daha meşakkatliydi. Bunun sebebi,olur olmadık çevrelerin “Trump gelince şöyle olacak, böyle olacak“ kabilinden yaptıkları ve zaman zaman bir sağanağa dönüşen içi boş spekülasyonlardı. Bu sağanak o kadar sıkıcı ve bıktırıcı olmaya başladı ki “ne olacaksa olsun artık” dedirtti. Tabiî ki Trump iktidârından dünyâ adına hiç de hayırlı

20 Ocak 2025 târihi itibârıyla Biden iktidârı Trump’a teslim etti. Bunu şükürle karşılamak lâzım geldiğini düşünüyorum. Çünkü
Trump’ın gelişini beklemek, onun gelmesinden daha meşakkatliydi.
Bunun sebebi,olur olmadık çevrelerin “Trump gelince şöyle olacak, böyle olacak“ kabilinden yaptıkları ve zaman zaman bir sağanağa dönüşen içi boş spekülasyonlardı. Bu sağanak o kadar sıkıcı ve bıktırıcı olmaya başladı ki “ne olacaksa olsun artık” dedirtti.
Tabiî ki Trump iktidârından dünyâ adına hiç de hayırlı neticeler beklemiyorum.
Demokrat Biden’ın dinsizliği
o kadar bıktırıcı ve tiksindirici oldu ki, bunun
Cumhûriyetçi Trump’ın imansızlığı
tarafından hakkından gelinmesini bir dereceye kadar heyecan verici bulmayı anlıyorum. Tabiî ki kontrol edilmesi ve Trumpizme dönüşmesinin engellenmesi gereken bir heyecan bu. Değilse Trump iktidârının savunulacak tek bir tarafı yok. Sürüklendiğimiz sürecin yer yer Biden’ı aratacak manzaralar da izletebilecek çok riskli bir süreç olabileceğini hatırdan çıkarmamak gerekiyor..
Devir teslim törenindeki manzaralar, önümüzdeki beş sene zarfında dünyânın nelere gebe olduğunu gösterdi. Artık elimizde neler yaşayabileceğimize dâir bâzı işâretler var. Ben bunlardan mühim bulduğum birisi üzerinden durmak istiyorum . Devir teslim merâsiminde ilk dikkat çekici husus dâvetlilerin kompozisyonuydu. Trump’ı destekleyen
Fitek,
yâni
finansal teknolojinin
başat isimleri oradaydı.
Musk, Zuckerberg, Bezos
gibi ağır toplar yanyanaydı. Bu bize, Trump’ın arkasında, modern teknolojinin öncü ve simgesel isimleriyle berâber
Silikon Vadisi’nin
olduğunu gösteriyor. Tabîî ki Trump’a destek vermeyenler de var. Meselâ
Bill Gates
yoktu. Hoş, bunun o kadar da mühim olmadığını düşünüyorum.
Teknoloji dünyâsı ve onun arkasındaki finansal çevreler
en azından şimdilik ağırlıklı olarak Trump’ı destekliyor.
Teknolojik dinamiklerle sermâye hareketlerinin ve tercihlerinin uyuşmas
ı dikkat çekici bir durum. Bu finans çevreleri,
Dolardan tokenizasyona gitmek isteyen, Bitcoin ve Blockchain ile barışık
çevreler
..
Elbette bu
Fitek
çevreleriyle bağlantılı, başta
enerji
olmak üzere çok sayıda sektör de Trump’ın arkasında duruyor. Trump devrinin âkıbetini bu çevreler ile kurmuş olduğu bağlantıların çıkarlarını tâkipte ne kadar baltalanacağı ve bunları def etmekte ne kadar mâhir olacağı belirleyecek.
Cemil Şinâsi Türün çok doğru olarak meseleyi,
Taşçılar
(enerji),
Kâğıtçılar
(finans) ve
Makasçılar
(askerî kompleksler) arasındaki gerilimli ilişkilere oturtuyor. Tabiî ki bunlar birbirlerinden kopuk çevreler değil. Dünyâ sistemi bunlar arasındaki işbirliğine dayalı hegemonik yapılarla yürütülüyor. Lâkin bu oligarşik yapılar arasında son zamanlarda ortaya çıkan gerilimler de reddedilemeyecek kadar büyüyen bir çatlağa işâret ediyor. Finansal köpürmenin ve hacim artışının doğurduğu
ekonomik müsilaj
, enerji sektörünün artık pek de işine gelmiyor. Enerji çevreleri daha öngörülebilir bir finansal rejim istiyor. Finansal şişmelerden beslenen çevrelerin çevreci ve Yeşil Enerji Mutâbakatı gibi hassasiyetler kesbetmesinin arkasındaki hikmetin, hayırhah bir saflığın, ahlâkî bir duruşun eseri değil; enerji sektörüne karşı açmış oldukları savaşın fonksiyonu olduğunu düşünmek gerekiyor. ABD siyâsal hayâtında Demokratlar bu çizgiyi savundular. Yerleşik, kurulu düzen içinde kendilerine yer bulmuş olan neoconların da desteğini aldılar. (Azılı Neocon ve Cumhûriyetçi Bush âilesinin Biden’a destek vermiş olmasını başka şekilde izah etmek zor görünüyor). Hâsılı Biden iktidârının arkasında
köpüklü finans çevreleri
ile
Pentagon, Centcom, CIA, FBI
gibi kritik müesseselerin ittifâkı vardı.
Demokrat
-
Neocon
ittifak NATO’yu canlandırarak Avrupa’yı yeniden formatlamış ve antirusya çizgisine sokmuştu. Hediyesi yüzbinlerce insanın canına mâl olan Rusya-Ukrayna savaşı ve ekonomisi dağılan AB idealinin inandırıcılığının ortadan kalkması oldu.
Aslında bu ittifâkın merkezinin Londra olduğunu dikkate almak gerekiyor.
Angloamerikan çekirdek
bu ittifâkın ekseninde vücut bulmuştu. Dolarizasyon Biden devrinde zirvelerine zirveler ekledi. Demokratların sınırlı ve disiplinli bir finans düzeni istemedikleri ortadaydı. Ne altın ne gümüş ne de yeni bir standart olarak dijital paralardan hoşlanıyorlardı. Çin’in yaptığı altın garantili Yuan atağını elbette karşılayamadılar. İşte Trump tam da burada kendisine ikinci bir şans buldu. İlk devrinde sâdece altın standardını savundu ve dijital sınırlı paralara soğuk bakıyordu. (Pandemi bu yoldaki teşebbüsünü akâmete uğrattı. Erkan Öz gibi ekonomistler Pandeminin, Trump’ın sınırlı para sistemine geçmek adına atacağı adımları engellemek olduğuna işâret ediyor. Doğrusu pek de yabana atılmayacak bir değerlendirme). Dijital para husûsunda Çin de bunu yapıyordu. Bitcoin Çin’de yasaklanmıştı. Trump ,ikinci devrinde
Yuan-Altın standardına karşı
sâdece, rezerv açısından zâten ABD’ye bizatihî üstünlük sağlayan Dolar-Altın standardını devreye sağlamakla yetinmiyor. Başka bir üstünlük olan Bitcoin sistemini de devreye sokuyor.

Trump’ın hayâtının hâlâ tehlikede olduğunu, köpüklü finans çevrelerinin gidişattan hiç de mesut olmadıklarını hissedebiliyorum. İki suîkast teşebbüsü, ama ondan çok daha mühimi Trump otelinin önünde, Musk imâli bir elektrikli arabada patlayan bomba köpük finansçılarının pes etmediklerini gösteriyor. Eğer Kanada’yı 51. ABD eyâleti olarak aşağılayıp, Başbakanına vâli muamelesi çekip; Asperger sendromlu Musk’ı Starmer’ın üzerine salarsanız bunlar Buckingham Sarayı ve City of London’da bir şeyleri tetikler. Mesela Starmer soluğu Kiev’de alır ve Ukrayna ile 100 senelik bir askerî stratejik anlaşma imzâlayarak savaşı bitirmeyi zorlayacak adımı atar. Avrupa’yı, Fransa ve Almanya’yı boşluğa iterseniz, onlar da İngiltere’nin yanına geçer ve Ukrayna’ya asker göndermekten bahsederler.

Angloamerikan çekirdek çatlıyor.
Pasifik Amerikası, Atlantik Amerikası’ndan ayrışıyor.
Eğer Pasifik ABD’si Rusya ve Hindistan’ı berâber, içine kutup hâkimiyetini de alarak kendisine eklemleyebilirlerse Atlantik merkezli bir dünyâya vedâ edeceğiz demektir. Bu da,
ada ve kıt’asıyla Avrupa’nın sonu
demektir. Hâsılı bugün artık
Atlantik-Pasifik mücâdelesinin
içindeyiz. Bakalım hangisi kazanacak? Yeni teknoloji ile finansın ittifâkı mı, köpüklü dünyâ mı?... Tekrâren vurgulayalım; Türkiye açısından tam da Akdeniz’in ihyâsı için bir fırsat..
#ekonomi
#politika
#dünya
#Süleyman Seyfi Öğün