Şiirde, herhangi bir ''eğilim'' ya da ''kümelenme'' içinde yer alan şairlerin ''poetik birliktelik''lerinden ziyade, şiir dünyalarındaki ''farklı'' özelliklerinin öne çıkarılıp vurgulanması hiç kuşkusuz daha önemli ve gereklidir.
Fazla bile olsa, yine de söylemekten yanayım: Bir şairi diğerlerinden ayıran ''benzerlikler'' değil, ''farklılıklar'' olmuştur daima.
Aynı poetik görüşe sahip iki-üç şairden birbirine benzeyenler karşısındaki okur ilgisiyle/tepkisiyle birbirine benzemeyenler karşısındaki okur ilgisi/tepkisi, mutlaka benzemeyenler lehine ağırlık taşıyacaktır. İmzalar farklı da olsa, birbirine yakın hassasiyetlerle, dahası benzer mısralarla yazılmış iki şiir metninde, okurun bulacağı ''yeni'' hiçbir şey yoktur zira!
Türk şiirinde belli başlı ana değişim/dönüşüm kulvarlarının iç bünyesinde yaşanan farklılıkları, özel adacıklarla tekil örneklerin oluşturduğu yol ve yatakları saptamanın yegâne yönteminin, daha ayrıntılı izlenim ve keskin gözlemlere sahip olmaktan geçtiği de çok açıktır.
Örneğin, II. Yeni hareketi içinde mütalaâ edilen şairlerin şiir dünyaları ve poetik yaklaşımlarında öne çıkan temel unsurlar, söz konusu dönemin ''genel'' iklimini yansıtırken; daha özel ölçekte, tek tek şairlerin şiirsel serüvenlerine baktığımızda, şiirleriyle aynı tanımlamanın/kavramlaştırmanın nesnesi olmuş ve fakat şiirlerinin karakteri, algı dünyaları, estetik/ontolojik dokuları itibariyle birbirinden çok farklı ve uzak dünyaları imleyen birden çok yapılanma modeliyle yüz yüze geleceğimiz görülecektir. Bu bağlamda, Cemal Süreya şiiriyle İlhan Berk şiiri veya daha açık ve net bir farklılık için Sezai Karakoç şiiriyle Edip Cansever veya Turgut Uyar şiiri karşılaştırılıp incelenebilir.
1960''lı ve 70''li yıllarda, şiirlerini birbirine akraba bir hissiyat ve hassasiyetle kaleme alan Ataol Behramoğlu-İsmet Özel ikilisinin zaman içinde değişen/dönüşen şiir söylemleri ve poetik algıları paranteze alındığında, söylenecek şey, her iki şairin de kabaca “Toplumcu-gerçekçi şiir” misyonuna bağlı bir şiirin izini sürdükleri şeklinde olacaktır. Bu yıllarda, baştan beri en ''ayrıksı'' duruşu sergileyense, hiç kuşkusuz Cahit Zarifoğlu olmuştur.
Keza, 70''lerde, özellikle dergiler yoluyla şiir çevrelerine hâkim olan ana eğilimin (Toplumcu-gerçekçi şiir) müntesipleri ele alındığında, oluşan tablo, farklılıklardan ziyade birlikteliğin öne çıkması, politik angajmanlarla beslenen kolektif şuuraltının bireysel dünyaları fazlasıyla törpülemesi ve kimi zaman yok etmesi neticesinde ''üniform'' bir şiir modelinin yaratıcı muhayyileyi dumura uğratması ve dolayısıyla ''farklılık''ların hemen hemen tamamiyle ortadan kalkması olgusunu içerir.
70''li yılların giderek siyasal bir bildiri hâline dönüşen birçok şiir metninin Türk şiirini sürüklediği ''sahici bunalım'' karşısında, aynı dönemin ayrıksı şairlerinin gösterdiği performans yeterli olmamış, bir sonraki dönemin genç şairleriyle bu dönemin ayrıksı şairlerinin gerek poetik duruşları ve gerekse şiirsel söylemleri hem ''yeni'' hem de ''farklı'' bir şiir tablosu olarak, ancak 80''li yıllarla birlikte ''parlamıştır''.
1980''li yılların ilk dönemi, (Tıpkı II. Yeni''de olduğu gibi) genç şairlerin, ''şiire şiir olarak bakmak'' ve ''şiire estetik kaygularla yaklaşmak'' poetik vurgusu yanında, döneme ana rengini veren ''imge ağırlıklı şiir'' ekseninde buluşmaları ve kendilerini bulma çabasıyla geçerken, sonraki yıllar, bu şairlerin ''kendi'' oluşlarını, esas kişiliklerini ve dolayısıyla ''farklılık''larını ortaya çıkaran bir süreci haizdir.
80''lerdeki poetik kümelenmeleri ve farklı algılama biçimlerini ele alıp değerlendiren Bâki Asiltürk''ün “1980 Kuşağı Türk Şiirinin Poetikası” adlı çalışması, baştan beri söz konusu ettiğimiz ''farklılık'' merkezli ayrışmaları, 1980''li ve sonraki yıllar bağlamında kayıt altına aldığı kadar, -kimi sınır ihlâllerine yol açan konumlandırma hatalarına rağmen- bu ayrışmaları daha ince filtrelere tâbî tutan bir tavra da hayat veri-yor. Bu önemli elbette. Zaten bendeniz de, bu öneme binaen sözünü ettiğim kitaba bakmaktan, katıldığım veya katılmadığım hususları vurgulamayı sürdürmekten yanayım…
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.