ABD Hazine Bakanı'nın üslûbunca...

00:0017/09/2001, Pazartesi
G: 14/09/2019, Cumartesi
Ahmet Taşgetiren

"Her yangını biz söndüremeyiz. Türkiye'ye daha önce verilen paralar neden işe yaramadı? Türkiye yeniden böyle bir taleple geldiğinde uluslararası kreditörler son iki defa davrandıkları kadar cömert olamayabilir."ABD vatandaşlarının ödediği vergiler başka bir ülkeye borç olarak verilecekse bu kaynağın iyi değerlendirilmesi gerekir."Türkiye, verilen paraların ABD'ye de gökten zembille inmediğini bilmesi gerekiyor. Bu, çok çalışan sıradan insanların parası..."Bu sözler ABD Hazine Bakanı Paul O'Neill'e

"Her yangını biz söndüremeyiz. Türkiye'ye daha önce verilen paralar neden işe yaramadı? Türkiye yeniden böyle bir taleple geldiğinde uluslararası kreditörler son iki defa davrandıkları kadar cömert olamayabilir.

"ABD vatandaşlarının ödediği vergiler başka bir ülkeye borç olarak verilecekse bu kaynağın iyi değerlendirilmesi gerekir.

"Türkiye, verilen paraların ABD'ye de gökten zembille inmediğini bilmesi gerekiyor. Bu, çok çalışan sıradan insanların parası..."

Bu sözler ABD Hazine Bakanı Paul O'Neill'e ait. Türkiye'nin IMF'nin kapısında kredi beklediği günlerde söylendi.

O'Neill'inki haklı bir duyarlılık olarak kabul edilebilir. Ne de olsa adam, vatandaşının parası üzerinde titizlenen her devlet adamının yaptığını yapıyor.

Bugün oradan yola çıkmakta yarar var. Başka ülkeleri bilmem ama ben Türkiye'nin, kendisinden istenen terörizmle savaşa katkı konusunda böyle bir hassasiyet göstermesinin gerekli olduğunu ifade etmek istiyorum. Yani gayet basitçe program sormak: Terörle mücadele programınız ne? Kime ne yapmak istiyorsunuz, hedefiniz kim ve hangi maddi-somut gerekçeye dayanıyorsunuz?

Devreye konulmasına oy birliği ile karar verilen NATO Anlaşması'nın 5'inci maddesi gereği, işin ucunun savaşa asker göndermeye kadar uzandığı herkesin malumu. Yani gerekirse "can" verilecek. O'Neill nasıl kredilerin gökten zembille inmediğini düşünüyor ve çok çalışan vatandaşının parasının hesabını yapıyorsa, biz de çocuklarımızın canlarının hesabını yapmalıyız. Bazan egemenler kendilerininkini can, başkalarınınkini patlıcan zannedebilirler.

Hani savaşlarda peşi peşine evlatlarını kaybeden adam, padişaha demiş:

-Hünkarım, bundan sonra bana güvenip kimseye savaş ilan etme, çünkü askere gönderecek başka evladım kalmadı.

Ne vereceğiz Amerika'ya? Bunu iyi hesaplamaya mecburuz.

Körfez Savaşı'nda bir koyup üç alanlar belli oldu. Bize ise 80 milyar dolarlık kayba karşılık sadece 1800 dolar verdiler...

Evdeki hesap çarşıya uymuyor her zaman...

Mustafa Kemal Paşa'nın hilafetin kaldırıldığı günlerde yaptığı bir değerlendirme var. "Artık Türk çocuğunun kanı Yemen'de, Trablusgarp'ta, Galiçya'da akmamalı" diyor mealen... O günlerde savaş yorgunu ülkemizde etkili olan bir söz bu...Bugün tabir caizse bir "Amerikan hilafeti" diğer ifadeyle "Amerikan enternasyonali" söz konusu ve bu süper güç, neredeyse tüm dünyayı kendi politikaları için "asker yazdırma"ya yöneliyor.

Başbakan Ecevit'e atfen "Gerekirse komşu bir devlete de müdahale ederiz" gibi bir söz yansıdı. Buna dereyi görmeden paça sıvamak derler ya da derin macera... Dur bakalım, daha büyük patron nereyi vuracağına karar vermedi, bize ne oluyor?

Kimi, niçin vuracaksınız? Vurduktan sonra ne olacak? Daha sonra, daha sonra?

Körfez Savaşı'nın etkileri hâlâ devam ediyor, süper güç, önünde somut bir devlet ve onun elle tutulur lideri olduğu halde hâlâ sonuç alabilmiş, yani lideri tutabilmiş değil. Şimdi tam tanımlayamadığınız bir düşmana karşı dünya çapında mücadeleye soyunuyorsunuz ve uluslararası bir seferberlik ilan ediyorsunuz. Ortada somut bir mücadele planının olmadığı, planın savaş içinde oluşacağı da yüzde 90'lar nisbetinde ihtimal dahilinde...

Bilinen bir tek şey var; süper gücün onuru zedelendi ve halk psikolojisini tatmin etmesi için acele bir şeyler yapması lazım. Yani intikam refleksini tatmin... Bir süper devlet dünya çapında bir savaşa böyle karar verebilir mi?

Onun için konuyla ilgili ilk yazılarımda "süper devletin aklı da süper mi?" diye sordum. Mesela süper devlet aklını toparladıkça, Amerikan toplumunda ve genelde Batı dünyasında oluşan topyekun "İslam karşıtlığı"nı gördü ve insanları sükunete davet etmeye başladı. Eminim ki aklını toparladıkça daha salim kararlar verecek.

Ona yardımcı olmak lazım. Kolundan tutup, tam da babayani bir tavırla "Sakin ol hemşehrim, öfkeyle kalkan zararla oturur" demek lazım. Afgan Savaşı'na katılan Rus albay, "Afganistan bir trajediye yol açabilir" diye uyardı ABD'yi. Bunu en çok Türkiye'nin yapması lazım. Hele hedef İslam'la ilgili bir alan olunca... ABD'nin İslam topraklarında vurduğu her yer, unutulmasın ki yarın Türkiye'de yansıma bulacak. Iraklı çocukların bombalar altında ve ambargo süresince yaşadığı dram, Saddam'dan bağımsız yansımadı mı Türkiye'nin yüreğine? Türkiye insanı, Filistin'e ilişkin ABD politikasını onaylıyor mu? Türkiye insanı, bugüne kadarki tüm ABD politikalarını ahlaki ve adil buluyor mu?

Bugün terör yaralısı ABD, evet. O yarasına ilgi gösterilmeli, sarması için yardımcı olunmalı... Ama savaş başka bir şey. Hele konu-komşuya, bizim akrabalarımıza karşı savaş çok başka bir şey.

Türkiye, farkedilir bir yaranma psikolojisi içinde "yanındayız" söyleminden daha çok "Aman dikkat" söylemine sahip çıkmalı... Belki de ABD'ye bu dönemde en önemli katkı, onun bu savaşı yeni bir cinayete, adaletsizliğe dönüştürmesini önlemektir. Keşke ABD'ye biri vaktinde Sudan'daki ilaç fabrikasını bombalamamasını hatırlatsaydı, Vietnam'ı, Hiroşima'yı hatırlatsaydı... Filistin'deki cinayetlerde İsrail'i yüreklendirmemeyi...

ABD Hazine Bakanı'nın sözleri bizi çok yaralamıştı. Ama söylenen söz söylenmiştir. Bugün biz "Bizden savaşa katkı istiyorsanız, programınızı görmek isteriz" demekte çok haklı olacağız. Çünkü Türk çocuklarının canı da tarladan toplanmıyor.
#ABD
#NATO
#IMF
#ABD Hazine Bakanı Paul O'Neill