Bir adam Resulullah (sav)'a gelip: "Ey Allah'ın Resulü! Biz gemiye binip, beraberimizde az bir su alabiliyoruz.
Abdestlerimizi bu su ile alsak susuz kalacağız. Deniz suyu ile abdest alabilirmiyiz?" diye sordu. Resulullah (sav): "Evet, denizin suyu temizdir, meytesi de helaldir" cevabını verdi.Resulullah (sav)'a: "Ey Allah'ın Resulü! Biz senin için Buda'a kuyusundan su alıyoruz.
Halbuki onun içerisine (ölmüş) köpeklerin leşleri, kadınların hayız bezleri, insan pislikleri atılıyor, (ne yapalım, su almaya devam edelim mi?)" diye sordular. Şu cevabı verdi: "Su temizdir, onu hiçbir şey kirletmez."Resulullah (sav)'ı dinledim. Kendisine çöl bir arazide bulunan bir sudan ve ona uğrayan hayvan ve vahşilerden soruluyordu.
Şöyle cevap verdi: "Eğer su iki külle miktarında olursa pislik taşımaz!"Resulullah (sav) buyuruyorlar ki: "Sakın sizden kimse, durgun suya akıtmasın, bilahare onda yıkanır.
"Müslim'in bir diğer rivayetinde (yine Ebu Hüreyre şöyle rivayet etmiştir:) "Sizden hiç kimse, cünübken durgun suyun içinde yıkanmasın." Ebu Hüreyre'ye sordular: "Peki nasıl yıkanacak, ey Ebu Hüreyre?
" O: "Sudan alıp alıp yıkanacak!" diye cevap verdi.Hz. Ömer (ra), içerisinde Amr İbnu'l-As'ın da bulunduğu bir grupla yola çıkmıştı. Bir havuza geldiler. Amr İbnu'l-As (ra): "Ey havuz sahibi, havuzunda vahşi hayvan sulanıyor mu?" diye sordu. Hz. Ömer, hemen araya girip: "Ey havuz sahibi bize bunu söyleme: Zira biz, vahşinin peşinden su alacağız, o da bizim peşimizden sulanacak. Çünkü ben, Resulullah (sav)'ın "Vahşinin karnına aldığı onundur, geri kalan da bize temizdir ve içeceğimizdir" dediğini işittim" dedi.
Resulullah (sav)'a, Ebu Hüreyre (ra)'nin yaptığı gibi dört yıl arkadaşlık yapmış bir zatın yanına geldim. Dedi ki: "Resulullah (sav), erkeğin artığıyla kadının gusletmesini veya kadının artığıyla erkeğin gusletmesini yasakladı." Bir rivayette şu cümleyi ziyade etti: "İkisi birden suya ellerini soksunlar!"
Resulullah (sav)'ın zevcelerinden biri bir tekne içerisinden su alarak yıkanmıştı. Aynı teknede yıkanmak veya abdest almak üzere Aleyhissalatu vesselam geldi. Zevcesi: "Ben cünübtüm!" dedi. Resulullah (sav): "Su cünüb olmaz!" buyurdular.
Resulullah (sav) öğle vakti yanımıza çıktı. Kendisine abdest suyu getirildi. Abdest aldı. Halk, onun abdest suyundan arta kalanı kapışmaya başladı. Bir parça alabilen, onu (teberrüken) vücuduna sürünüyor idi. Hiç alamayan, arkadaşının elindeki yaşlığa değmeye çalışıyordu.
İbnu Ömer (ra) dedi ki: "Kadın hayızlı veya cünüb olmadıkça artığıyla yıkanmada bir beis yoktur."
Ben ve Resulullah (sav) tek bir kaptan su alarak cenabetten yıkanıyorduk ve ellerimiz kabın içine beraber girip çıkıyordu. Bir başka rivayette şöyle gelmiştir: "...Farak denen bir kaptan." Süfyan der ki: "Bir farak, dört sa' hacminde (bir ölçek) dir."
Hz. Peygamber (sav) zamanında erkekler ve kadınlar beraberce bir kaptan abdest alıyor idiler.
Resulullah (sav), Cin gecesinde bana: "Kabında ne var?" diye sordular. Ben: "Nebiz!" dedim. "Güzel bir meyve, temiz bir sudur" buyurdular. Sonra da onunla abdest aldılar.