Matrix'in öncülü bir hikâyenin dudak uçuklatan devam bölümü

Ali Murat Güven
00:0027/01/2011, Perşembe
G: 28/01/2011, Cuma
Yeni Şafak
Matrix'in öncülü bir hikâyenin dudak uçuklatan dev
Matrix'in öncülü bir hikâyenin dudak uçuklatan dev

Walt Disney şirketinin 1982 yılında, o döneme göre aşkın görsel efektler ve iddialı bir bütçeyle gerçekleştirdiği ilk 'Tron'un 28 yıl sonra gelen devamı niteliğindeki 'Tron-2: Miras', pek çok fantastik filme ilham kaynağı oluşturan öncü senaryosunun yanı sıra, 62 yaşındaki başrol oyuncusu Jeff Bridges'in simâsını çeyrek yüzyıl önceki hâline geri döndüren 'surat animasyonları'yla da dijital sinemanın geleceğine ışık tutuyor.

alimuratg@yahoo.com

TRON-2: MİRAS / TRON: Legacy

Yapım Yılı ve Ülkesi:
2010, ABD yapımı
Türü ve Süresi:
Fantastik serüven / 125 dakika
Gösterim Formatları:
Ülkemizde üç ayrı formatta gösterilmektedir. 35 mm standart sinema filmi, 3 boyutlu dijital film, 3 boyutlu IMAX sinema filmi
Perdedeki Resim Oranları:
1.44:1 (IMAX 3-D versiyonu), 1.85:1 (Dijital 3-D versiyonu), 2.35:1 (35 mm standart sinema filmi versiyonu)
Yönetmen:
Joseph Kosinski
Senaristler:
(1982 yapımı ilk filmin öyküsü ve temel karakterlerinden hareketle)
Edward Kitsis, Adam Horowitz
Görüntü Yönetmeni:
Claudio Miranda
Özgün Müzik Bestecisi:
Daft Punk
Kurgucu:
James Haygood
Yapım Tasarımcısı
: Darren Gilford
Sanat Yönetimi Ekibi:
Kevin Ishioka (Süpervizör), Sean Haworth, Ben Procter, David Scott, William Ladd Skinner, Grant Van Der Slagt
Set Dekoratörü:
Lin MacDonald
Kostüm Tasarımcısı:
Michael Wilkinson
Saç Tasarımcısı:
Anji Bemben
Makyaj Tasarımcısı:
Rosalina Da Silva
Oyuncular:
Jeff Bridges (Kevin Flynn), Garret Hedlund (Sam Flynn), Olivia Wilde (Quorra), Bruce Boxleitner (Alan Bradley/Tron), James Frain (Jarvis), Michael Sheen (Castor / Zuse), Serinda Swan (Gem), Anis Cheurfa (Rinzler), Yurij Kis (Yarım Yüzlü Adam), Conrad Coates
İthalatçı Şirket:
UIP
Dağıtıcı Şirket:
UIP
İçerik Uyarıları:
Cinsellik/çıplaklık ve argo açısından temiz bir film. Fakat, bilim-kurgu ve fantastik serüven filmlerine özgü sert aksiyon sahnelerine yer verdiğinden dolayı, 7 yaşından küçük izleyiciler için ürkütücü olabilir.
Ailece izlenebilir mi?
/ ŞARTLI EVET
(Ailenin küçük üyelerinin 7 yaşından büyük olması koşuluyla)
Resmî İnternet Sitesi ve Fragmanı:
Yeni Şafak-Sinema Puanı:
* * *

* * *

FİLMİN KONUSU:
Encom yazılım şirketinin yöneticisi ve bilgisayar dâhisi
Kevin Flynn
,
“Tron”
adlı oyun üzerinde çalışırken, küçük oğlu
Sam
'i geride bırakarak o sanal dünyanın içinde kaybolup gitmiştir.
Kevin
'in tam olarak nerede olduğunu hiç kimse bilememektedir. Akıbeti hakkında türlü rivayetler üretilen ünlü araştırmacının tıpkı kendisi gibi teknoloji meraklısı oğlu
Sam Flynn
, 27 yaşına geldiğinde babasının ortadan kayboluşunu araştırmaya başlar. Genç adam,
“Tron”
araştırmalarından geriye kalan demode bilgisayarla dolu bir istasyonda giriş prosedürünü yerine getirdikten sonra da kendisini bu oyunun dijital dünyasında bulacaktır. Babası sapasağlam bir şekilde hâlâ oradadır ve kapana kısılıp kaldığı bu yazılımı teknolojik açıdan geliştirmeye devam etmektedir.
Sam
ve
Kevin
, sadık sırdaşları
Quorra
'yla birlikte, görsel açıdan dudak uçuklatan bir düzeye erişmesine rağmen aynı zamanda son derece tehlikeli bir ortama da dönüşen bu sanal dünyada, kaderlerini belirleyecek bir ölüm-kalım yolculuğuna çıkarlar.

* * *

Walt Disney
şirketi tarafından,
1982
yılında,
17 milyon dolar
gibi o döneme göre oldukça iddialı bir bütçeyle gerçekleştirilen
“Tron”
un bizim kuşağımızın yeniyetmelik dönemlerinde meydana getirdiği yoğun heyecan dalgası hâlâ gözlerimin önünde…
12 Eylül 1980
askerî darbesinin ardından gelen ekonomik kısıtlamalar ve ülkede yaşanan döviz darboğazı nedeniyle, aynı yıllara ait pek çok film gibi ülkemizde gösterime sunulamayan bu yapıtı bizler de geniş perdede izleyememiş, ancak bir-iki yıl sonrasında piyasaya düşen korsan video kopyalarından, çamur gibi bir görüntü eşliğinde tanıma fırsatı bulmuştuk. Fakat ne gam! O kadarcık bir kalite bile söz konusu filmin özellikle görsel efektler noktasında açtığı çığırı fark etmemize yetmişti doğrusu…
Bizim kuşağın belleğinde
“floresan ışıklarıyla bezeli film”
olarak yer etmiş olan
“Tron”
, etten kemikten bir dizi karakterin sanal bir dünya içindeki serüvenlerini anlatan ilk sinema gösterisi olarak, aynı zamanda 2000'lerin kült üçlemesi
“Matrix”
in de habercisiydi; fakat 1980'lerdeki bu erken dönem bilgisayar hikâyesinin ilerleyen yıllarda bilim-kurgu sinemasında nasıl da aşkın bir fikre öncülük edeceğini henüz o günlerden görebilmemiz pek mümkün değildi.
Nitekim,
1999
yılında
“Matrix-1”
i sinema perdesinde bütün görkemiyle izlediğimde ilk aklıma gelen film de yine anılarımda bozuk bir Betamax kasetin sulu boya benzeri renkleri eşliğinde çakılıp kalmış olan
“Tron”
du. Günümüzün genç sinemaseverlerinin, o öncü çalışmayı arşivlerden bir biçimde bulup izlemeden, gerek bu yeni hikâyenin, gerekse bilim-kurgu sinemasının nerelerden gelip nerelere ulaştığını lâyıkıyla kavramalarının da zorlaşacağına inanıyorum. O yüzden, ülkemizde üç farklı formatta (standart 35 mm iki boyutlu sinema filmi, gözlükle izlenen dijital üç boyutlu film ve yine gözlükle izlenen dev perde IMAX) gösterime sunulan
“Tron-2: Miras”
ın görsel cümbüşüne dahil olmadan önce, 28 yıl önce perdeyi açan ilk Disney harikasını ne yapıp edip bir tür
“ısınma antrenmanı”
olarak incelemelisiniz değerli genç okurlarım… Böyle bir ön deneyim, hem sizin kuşağınızın kült üçlemesi
“Matrix”
in ilhamının aslında nerelerden kopup geldiğini anlamanıza, hem de aradan geçen yıllar içinde özel efekt teknolojilerinin ulaştığı baş döndürücü düzeyi daha derinlemesine algılamanıza vesile olacaktır.
1982
tarihli yapımın da başrolünü üstlenen saygın aktör
Jeff Bridges
, o ilk serüvende rol aldığında henüz
33
yaşında gencecik bir adamdı. Kendisini bir kez daha
“Tron”
un parlak neon ışıklarıyla buluşturan bu yeni film için
Disney
'in kontratına imza attığında ise artık Hollywood'un ikonik yıldızları arasına katılmış
61
yaşında bir ihtiyar delikanlı görünümüne bürünmüştü. Yapımcı şirketin animatörleri, filmin içindeki bir kaç bölümde, aradan gelip geçen zamanın görsel olarak hiç etkilemediği bir
Kevin Flynn
imajı gerekli olduğundan dolayı, zahmetli bir çalışmanın ardından son derece devrimci özel efektlere imza attılar. Çekimlere başlanırken, aktörün suratına düzinelerce sensör yapıştırılıp, kendisinin en küçük mimikleri bile dijital ortamda kayıt altına alındı ve bilgisayar bazlı görüntü ustaları bu
“kalıp”
lardan hareketle
33 yaşındaki Bridges
'i geri getirmeyi başardılar. Gerçi bu teknik,
2009
yapımı
“Terminator-4: Kurtuluş”
filminde, (serinin
1984
tarihli ilk bölümündeki ölümcül robot görüntüsüne geri dönebilmesi için) daha önce
Arnold Schwarzenegger
'in suratına de uygulanmıştı; fakat izleyenlerin hemen hatırlayacakları üzere o deneme geniş perdede böylesine başarılı gözükmüyordu. Bu da son derece doğal bir durum; çünkü adına
“CGI”
(computer-generated image / bilgisayar bazlı görüntü) denilen görsel cambazlık arenasında yalnızca iki yıllık bir zaman dilimi bile olağanüstü gelişmelerin kaydedilmesine yol açıyor. Nitekim, sinema sektöründe pek çok yeni denemenin öncüsü olan
Disney
şirketi, mimikleri inandırıcı görünen bir
“sanal insan”
üretmede de
“Tron-2”
de şimdiye kadar yapılanların en başarılı örneğini ortaya koymuş durumda…
Film içinde topu topu bir kaç dakikalık yer kaplayan bu dijital sihirbazlık, an itibarıyla renk katıp süslediği hikâyenin ötesinde, sinema sanatının yakın gelecekte erişeceği pırıltılı ufukları işaret eden bir kehanet sayılmalı aslında… Çünkü, anılan yöntemle, halen hayatta olan bütün aktör ve aktristler tıpkı
Bridges
gibi sensörler yardımıyla yüzlerinin her türlü jest ve mimiğini kayıt altına aldırabilir, arşivlenecek olan bu kayıtlar da gelecekte (aynı sanatçılar ölüp gitse bile) onların oynadığı yepyeni filmlerin çekilmesine yol açabilir. Bundan 80 yıl sonra, başrollerinde
Robert De Niro
ve
Marilyn Monroe
'nun yer aldığı bir filmin gösterime girmesini tasavvur edebiliyor musunuz? Ya da
Cüneyt Arkın
ve
Türkân Şoray
'ın en genç hâlleriyle göründükleri bir yerli filmi?
Gerçi, dijital ortamda çizilen yüzler ve bedenler, insan ırkının bütün jest ve mimiklerini aynı sıcaklıkta tekrarlamaktan hâlâ belli ölçüde aciz durumda; fakat büyük zafere artık yalnızca bir kaç adım kaldığı da
“Tron-2”
de elde edilen tatminkâr sonuçtan rahatlıkla hissedilebiliyor. Yeterince yaşarsak sinema perdesinde öyle müthiş sürprizler göreceğiz ki yapımcı şirketler bu dünyadan göç edeli uzun yıllar olmuş oyuncuların mirasçılarına telif hakkı ödeyerek, hatıraları belleklerimizde yaşayan o insanların görsel kayıtlarından oluşturdukları inanılmaz kasting kombinasyonlarıyla envai çeşit filmler üretip bu sanatçıların hatıralarını gelecek kuşaklara aktarmaya devam edecekler. Kimbilir, belki de bunun bir adım daha ötesine geçilip, oyuncuların henüz yaşarken onca set yorgunluğunu, bir sürü tehlikeli sahneyi sırtlamasına gerek kalmaksızın, salt
“yüz kalıbı kullanma hakları”
nı devretmek suretiyle film çekebilmeleri de mümkün olabilecek.
“Tron-2”
, izleyiciye iki saat boyunca hoşça vakit geçirten tempolu anlatımı ve zaman zaman koltukta hoplatan görsel cambazlıklarının dışında, bu gibi konular üzerine zihinsel egzersizler yapmanıza da vesile olacak bir ileri teknoloji gösterisi… Mümkün olursa, 35 mm'lik standart formatta değil de
üç boyutlu
olanını, hatta İstanbul'da
AFM
'nin işlettiği
İstinye Park
sinemasındaki dev perde
IMAX
formatını görmeye çalışın. Her ne kadar, bu sinemanın geçen yılki üç boyutlu
“Avatar”
gösteriminde sergilediği düşük performans izleyiciler nezdinde pek çok eleştiriye konu olsa da
AFM
'cilerin yeterince başarılı işletilemeyen teknik sistemlerini gelen o ağır eleştirilerden sonra düzelttiklerini sanıyorum. Ya da en azından buna inanmak istiyorum!