22. Uluslararası Antalya Piyano Festivali kapsamında 10 Aralık’ta müzikseverlerle buluşacak olan Diego Valdivia, “Türkiye harika bir ülke. Medeniyetin beşiğinden bahsediyoruz. Türkiye’deki dinleyici ile aramızda çok güzel bir ilişki var. Konser için kendi bestelerimiz ve cover şarkılar çalacağımız çok güzel bir repertuvar hazırladım” diyor.
Henüz 5 yaşındayken piyano çalmaya başlayan Diego Valdivia, Paco De Lucia Konservatuvarı’nda eğitim aldı. 14 yaşında ilk şarkısı “Furia”yı besteledi. 17 yaşındayken bestelediği “Bahía” ve “La Caja de Música” şarkıları ilk albümünde yer aldı. History, Discovery Channel, Canal Cocina, Tele 5, TVE, Antena 3 gibi kanallarda yayınlanan çeşitli televizyon programları ve reklamlar için yaptığı besteler sayesinde müziği tüm dünyada duyuldu. Müzik çalışmaları sosyal ağlarda 20 milyondan fazla izlenen ve 1 milyondan fazla paylaşılan Valdivia, flamenko köklerine bağlı kalarak ama aynı zamanda farklı müzik stillerinden ve ritimlerinden esin bularak yeni rotalar keşfediyor. Piyanosuyla yepyeni bir flamenko füzyonu yaratan ve eleştirmenler tarafından övgüyle söz edilen Valdivia, 6 Flamenko dansçısı ve 5 müzisyenin eşlik edeceği “Aromas del Sur Flamenko Piano Projesi” ile 22. Uluslararası Antalya Piyano Festivali kapsamında 10 Aralık’ta müzikseverlerle buluşacak. Biz de Valdivia ile müzik yolculuğunu ve festivali konuştuk.
Piyano hayal gücümü besliyor. Kendimi ifade etme özgürlüğü ve bu sayede aklımdakileri gerçeğe dönüştürme fırsatı sunuyor. Piyano çalmak gerçek ile yaratıcılık, hayal ile gerçek arasında keyifli bir yolculuk yapmak demek bu yüzden hâlâ ilk günkü heyecanımı taşıyorum.
FLAMENKO’NUN BEŞİĞİNDEN GELİYORUM
Flamenko’nun beşiği sayılan bir bölgeden geliyorum. Piyano çalmaya 5 yaşında babaannem bana ve kardeşlerime küçük bir Casio klavye hediye ettiğinde başladım. Kökenim klasik müzik ama muhteşem flamenko sanatçıları ile büyüdüm ve onlardan müzikal anlamda çok etkilendim. Bu yüzden piyano ve flamenkonun bütünleşmesi bana ayrı bir keyif veriyor.
Çok dinamik ve Roller Coaster gibi farklı duyguları iç içe yaşayacakları piyano, gitar, perküsyon, yaylılar ve dansı bir arada izleyecekleri harika bir performans izleyecekler. Ben olsam kaçırmazdım!
MUTLULUĞUN PEŞİNDEYİM
En önemli şey sevdiğin şeyi yapmak. Sevdiğiniz şey aynı zamanda sizi farklı kılan bir şey olursa işte o zaman fark yaratıyorsunuz. Dinleyici daha ilk notayı duyduğu an bunun siz olduğunu anlamalı. Bence en önemli şey öğrenmek, öğrendiklerinizi içselleştirmek ve sonrasında bütün bunları sizi mutlu edecek şekilde yeniden inşa etmek. Ama asıl amaç farklı olma çabasından ziyade mutlu olmanın peşinde koşmak. Siz mutlu olduğunuz zaman dinleyici de mutlu oluyor.
İlk kez bir piyanoyu çalmadan önce tuşların dönüşüne ve sertliğine bakıyorum. Piyanonun tınısını içselleştirmek için akort, bas, orta ve tizleri kontrol ediyorum. Tüm bunlarla, her bir parçanın yorumunu kafamda yeniden optimize ediyorum. Konserden önce piyano ile aramda bir bağ kuruyorum.
Şüphesiz perküsyon olurdu çünkü perküsyon ile ritme hakim olabilme duygusunu seviyorum. Şu an yaptığım müzikte de perküsyonun etkisi büyük. Duyguların aktarımını zenginleştiriyor ve performansımıza güç katıyor.
TÜRKİYE HARİKA BİR ÜLKE
Aslında en son bestelediğim eser her zaman en çok sevdiğim ve en çok çalmak istediğim eser oluyor. Ta ki yeni bir beste yapana kadar… Ama çalmaktan sıkıldığımdan değil, huzursuzluktan ve kendimi piyano aracılığıyla ifade etmeye yeni eserlerle devam etme ihtiyacından.
Türkiye harika bir ülke. Medeniyetin beşiğinden bahsediyoruz. Üstelik dünyanın en turistik yerlerinden biri. Sizleri çok özledim ve konser gününü iple çekiyorum. Türkiye’deki dinleyici ile aramızda çok güzel bir ilişki var. Kendi bestelerimiz ve cover şarkılar çalacağımız çok güzel bir repertuvar hazırladım.