Balıkesir mutfağı dediğimizde aklıma ilk Osmanlı saraylarında en çok tercih edilen etin Balıkesir kuzusu olduğu gelir. Kaz Dağları’nın muhteşem dokusunda beslenen kuzuların, koyunların eti de, sütü de elbette çok lezzetlidir. Bu yüzden peynirleri, peynirden yapılan tatlılarıyla da ünlüdür Balıkesir.
Balıkesir mutfağının zenginliği, Marmara ile Ege’yi bağlayan kesişme noktasında deniz ve dağların, verimli toprakların yanı sıra halkıyla da ilgilidir. Yetişen bunca güzelliği, hünerli elleriyle işleyen birçok etnik kökenden Balıkesirli, dün olduğu gibi bugün de mutfaklarına çağ atlatmaya devam ediyorlar. Türk mutfağının başatlarından biri olduğunu her fırsatta gösteriyor, ödül üstüne ödül alıyor, mutfaklarını geliştiriyor, ulusal ve uluslararası anlamda en güzel şekilde tanıtıyorlar. Bir yörenin kalkınmasında en büyük emek halka aittir. Balıkesir, üniversitesinden esnafına, sanayicisine, ev hanımına kadar hep birlikte mutfak kültürünü yaşatmak için uğraş veriyor. Neşe Aksoy Biber ve Berrin Bal Onur’un “Ekmek Şehri Balıkesir”, “Zeytin Ülkesi Balıkesir” ve “50 Peynirli Şehir Balıkesir” kitapları Gourmand ödüllerini illerine ve dolayısıyla ülkemize kazandırdılar. Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ise yıllardır mutfak kültürüne dair araştırmalar yapıyor, kültürü ve tarifleri kayıt altına alıyorlar. Özel ürünleri yeniden üretmek ve dünyaya tanıtmak için harcanan çaba muazzam. “Kirli hanım peyniri” ile dünyanın en iyi peynirleri yarışmasında bronz madalya alındığından mı, Savaştepe seferberlik çöreğinin tescillenip yeniden üretildiğinden mi bahsetmeliyim bilemiyorum. Hepsi çok önemli. Ama hepsinden önemlisi Balıkesirlilerin Balıkesir sevgisi…
Bunca lezzet arasında hikâyesiyle de beni etkileyen Savaştepe seferberlik çöreğinden bahsetmek istiyorum biraz. Kurtuluş Savaşı yıllarında askerlere iyi ekmek sağlayabilmek için yöre kadınları tarafından yapılan seferberlik çöreğinin mayası tarhanadan yapılıyor. Şekillendirildikten sonra üzerine serpilen susam ise küllü su ile yıkanıyor. Bugün, tıpkı Kurtuluş Savaşı yıllarındaki gibi üretilmeye devam eden bu kalbe dokunan lezzeti, ödüllü kirli hanım peynirini, eşsiz zeytinyağını Kaz Dağları’nın doğasında tatmalısınız. Her köşesi binlerce lezzetle zengin ülkemizin nice şehrinden nice güzel haberlere… Sağlıklı, mutlu pazarlar dilerim.
l 1 yumurta l 1 fincan yoğurt l
1 fincan ayçiçek yağı l 1 fiske tuz
l 1 çay kaşığı karbonat l 2.5 su
bardağı un Şerbeti için: l 2 su
bardağı toz şeker l 2 su bardağı
su l Bir tatlı kaşığı limon suyu
Kızartmak için: l Sıvı yağ
Şeker ve suyu karıştırıp kaynayınca limon suyunu ilave edelim. Tahta bir kaşıkla karıştırdığımız şerbetin, kaşıktaki son damlası uzayana kadar pişirip ocağı kapatalım ve soğumaya bırakalım. Ayrı bir yerde yoğurt, yumurta, sıvı yağ, karbonat ve unu ekleyerek bir hamur yoğuralım. 15 dakika üzeri örtülü biçimde dinlendirelim. Hamuru bezelere ayırıp yarım parmak kalınlığında açalım ve kare kare keselim. Kestiğimiz kareleri kelebek şeklinde ortadan büzerek biçimlendirelim. Hamurları önceden ısıttığımız yağın içinde altın sarısı olana dek kızartalım. Yağdan çıkarıp
şerbetin içine atalım ve şerbeti çekene kadar bekleyelim. Şerbetten çıkardığımız tatlıları ceviz serperek servise alabiliriz. Afiyet olsun.
l 250 g. kaymak l 1 su bardağı un
Kaymak ve unu bir tavada kısık ateşte karıştıra karıştıra, un helva rengi ve kıvamını alana kadar kavuralım. Ocaktan alıp kaşık yardımıyla şekillendirelim. Ilık olarak servis edelim. Afiyet olsun.