Sabah namazı, İslam dinindeki beş vakit namazdan biridir ve gün doğumuyla birlikte kılınan ilk namazdır. Müslümanlar için sabah namazı, günün en önemli ibadetlerinden biridir ve erken saatlerde uyanarak Rabbimize yönelme ve O'na dua etme fırsatı sunar. Sabah namazı, sabah ezanıyla başlar ve güneş doğduktan sonra kılınır. İslam'da namaz vakitleri, namazın farz olduğu zaman dilimlerini belirlemek amacıyla kullanılan bir takvimle belirlenir. Bu takvim, yerel güneş saatine dayanır ve her gün değişir. Dolayısıyla, her sabah namazı vakti yerel güneş doğumuyla belirlenir.
Sabah namazının farzı, dört rekattır. Bu rekatlardan ilk ikisi, her rekatta birer defa okunan Fatiha sûresi ve ardından başka bir sûre veya ayetin okunmasıyla gerçekleştirilir. Son iki rekatta ise yine Fatiha sûresi ve başka bir sûre veya ayetin okunmasının ardından selam verilerek namaz tamamlanır.
Sabah namazı, müminlere birçok fayda sağlar. Erken saatlerde uyanmak, kişinin günü disiplinli ve verimli bir şekilde geçirmesini sağlar. Aynı zamanda, sabah namazı kişinin Rabbine yönelmesini, O'na dua etmesini ve manevi bağlarını güçlendirmesini sağlar. Sabah namazı aynı zamanda bedeni ve ruhi bir temizliğe de vesile olur, kişiye huzur ve iç dinginlik sağlar.
Sabah namazının kılınması İslam dininde büyük önem taşır. Peygamber Muhammed (s.a.v.) bir hadisinde, "Sabah namazını kılan kimse, Allah'ın koruması altındadır" buyurmuştur. Bu nedenle, müminler sabah namazını vakitli bir şekilde kılmaya özen gösterirler.
Sabah namazı kılarken dikkat edilmesi gereken bazı hususlar vardır. Öncelikle, namazın farz olduğu saatlerde uyanmak ve vakit geçirmeden namaza başlamak önemlidir. Namazın kılınacağı temiz bir yer bulmak, abdest almak ve namazın sünnetleri olan tesbihatları da yapmak gerekmektedir. Ayrıca, sabah namazının toplu olarak cemaatle kılınması da teşvik edilen bir davranıştır.
Sabah namazı 2 rekat sünnet, 2 rekat farz olarak toplamda 4 rekattır.
Sabah namazı 4 rekattır. İlk olarak 2 rekat sünnetti kılınır ardından kamet getirilir ve 2 rekat farz kılınır.
Sabah namazı hakkında Peygamber efendimizin birçok hadisi bulunmaktadır. En çok bilinenleri şunlardır;
Sizi atlılar kovalayacak olsa bile sabah namazının iki rekat sünnetini terk etmeyiniz.
Her kim sabah namazını kılarsa o kimse Allahu Teala’nın koruması altındadır.
(Sabah namazı) o dünyanın tamamından hayırlıdır.
Münafıklara sabah ve yatsı namazından daha ağır gelen hiçbir namaz yoktur. İnsanlar bu iki namazda ne kadar çok ecir ve sevap olduğunu bilselerdi, emekleyerek de olsa cemaate gelirlerdi.
Sabah namazının iki rekat sünneti dünya ve dünyadaki her şeyden daha hayırlıdır.
Yatsı namazını cemaatle kılan kimse gece yarısına kadar namaz kılmış gibidir. Sabah namazını cemaatle kılan kimse ise bütün gece namaz kılmış gibidir.
Müslümanın namaz kılması farz-ı ayındır. Buna göre namazın kişiye farz olmasının şartları, müslüman olmak, bulûğ çağına ulaşmak ve akıllı olmak üzere üç tanedir. Bu şartlara namazın vücûb şartları yani kişinin namaz kılmakla yükümlü olmasının şartları denir. Sahih ve eksiksiz bir şekilde kılınabilmesi için namazın birtakım farzları ve vâcipleri (sıhhat şartları), sünnetleri ve âdâbı bulunmaktadır. Farzlara riayetsizlik, namazın bozulmasına yol açar. Vâcip, kesin olmayan bir delille sabit olduğu için, vâcibi inkâr eden kişi, kâfir olmaz.
Ancak bir açıklama getirmeksizin ve te'vil etmeksizin vâcibi terkeden kimse fâsık kabul edilir. Namazın vâciplerinden herhangi birinin terkedilmesi namazı bozmaz. Namazın vâciplerinden biri sehven terkedilmişse sehiv secdesi yapmak gerekir. Namazın sünnetleri, namazın vâciplerini tamamlar, onlardaki kusurları telâ- fiye ve fazla sevaba vesile olur. Sünnetlere riayet etmek ve devam etmek Peygamber'i sevmenin bir nişanesi sayılır. Bununla birlikte sünnetin terkedilmesi, ne farzın terkedilmesi gibi namazın bozulmasını ve yeniden kılınmasını, ne vâcibin kasten terkedilmesi gibi tahrîmen mekruhluğu ne de vâ- cibin sehven terkedilmesi gibi sehiv secdesi yapmayı gerektirir.
İsâet, Hanefîler'in tanımlamasına göre tenzîhen mekruhun üstünde, tahrîmen mekruhun altında yer alır. Edep (çoğulu âdâb), Hz. Peygamber'in devamlı olmaksızın zaman zaman yaptığı şeylerdir. Rükû ve secdede üçten fazla tesbih yapmak gibi. Mendup anlamına da gelir. Bunları terketmek, her ne kadar isâet sayılmaz ve kınamayı gerektirmez ise de bunlara riayet edilmesi daha faziletlidir (efdal). Esasen namazın âdâbı, yüce yaratıcının huzurunda durulduğunun farkında olunarak, zâhiren mütevazi bir halde bulunmaktır.
Farz namazlar için müstehap vakitler olduğu gibi, genel olarak namaz kılmak için uygun olmayan, yani namaz kılmanın mekruh olduğu vakitler de vardır. Mekruh vakitler iki kısımdır. Bir kısmında hiçbir namaz kılınmaz, bir kısmında ise özellikle nâfile namaz kılınmaz, kazâ namazı kılınabilir.
1. Güneşin doğmasından yükselmesine kadar olan zaman (şürûk zamanı ki bu yaklaşık 40-45 dakika civarındadır).
1. Fecrin doğmasından sonra sabah namazının sünneti dışında nâfile namaz kılınmaz.
Fecr-i sâdık da denilen ikinci fecrin doğ- masından güneşin doğmasına, daha doğrusu güneşin doğmasından az önceye kadar olan süre sabah namazının vaktidir. Fecr-i sâdık, sabaha karşı doğu ufkunda tan yeri boyunca genişleyerek yayılan bir aydınlıktır. Bu ikinci fecre fıkıh literatüründe "enlemesine beyazlık" anlamında "beyâz-ı müsta'razî" denilir. Bu andan itibaren yatsı namazının vakti çıkmış, sabah namazının vakti girmiş olur. Bu vakit aynı zamanda, sahurun sona erip orucun başlaması (imsak) vaktidir.
Fecr-i kâzib de denilen birinci fecir ise, sabaha karşı doğuda tan yerinde ufuktan göğe doğru dikey olarak yükselen, piramit şeklinde, akçıl ve donuk bir beyazlıktır. Fıkıh literatüründe buna uzayıp giden beyazlık anlamında "beyâz-ı müstetîl" de denilir. Bu geçici beyazlıktan sonra, yine kısa bir süre karanlık basar ve bunun ardından da ufukta yatay olarak boydan boya uzanan, giderek genişleyip yayılan fecr-i sâdık aydınlığı başlar.
Sabah namazının ortalık aydınlandıktan sonra kılınması (isfâr) müstehaptır. Bu aydınlığın ölçüsü, atılan okun düştüğü yerin görülebileceği ölçüde bir aydınlıktır. Bununla birlikte, kılınan namazın fâsid olup yeniden kılınmasının gerekebileceği ihtimaline binaen, güneşin doğuşundan önce namazı yeniden kılabilecek bir sürenin bırakılması gerekir.
Sadece kurban bayramının ilk günü Müzdelife'de bulunan hacıların o günün sabah namazını, ikinci fecir doğar doğmaz, ortalık henüz karanlıkça iken (taglîs) kılmaları daha faziletlidir. Diğer üç mezhebe göre ise, sabah namazını her zaman bu şekilde erken kılmak daha faziletlidir (fecir hakkında bk. Tecrîd-i Sarih Tercümesi, II, 586-588).