Tatil, hepimiz için başka bir anlam ifade ediyor. Kimimiz boş günlerde gezmek kimimiz dinlenmek ister. Kesin olan tek şey, tatilin rutinin dışında kaldığıdır. Haftanın tatil günü olan pazar da bu rutinsizlikle anılıyor, hepimiz tarafından. Örneğin Amerikalı yazar Mark Twain, “Daha fazla pazar olmalı. Eskiden pazar günleri hiç geçmek bilmezdi, şimdiyse göz açıp kapayıncaya kadar geçiyor” diyor. Gerçekten daha fazla pazara mı ihtiyacımız var, yoksa pazar için dinlendirici rutinlere mi, bilmiyorum. Tüm bu sorular ve soru işaretleriyle yazar Mehmet Narlı’nın kapısını çalıyoruz.
“Klasik bir pazar gününüzü tarif eder misiniz?” diye soruyoruz Narlı’ya. “Evimden uzakta değilsem, elbette ailemle birlikte yapacağımız kahvaltı, bazen ben hazırlarım, lavaş ekmek, kaşar ve sucukla hazırladığım bir yiyecek yaparım veya krep” diyor Narlı. Ardından da şöyle devam ediyor: “Genellikle yazı yazmam gerekiyordur. Ama böyle bir acil durum da yoksa bir çay sohbet mekânımız var, oraya giderim; hava güzelse iki üç arkadaşla balığa gideriz Ama yemek için değil çünkü balık tutabilirsek hemen yeniden suya salıyoruz.”
Başta bahsettiğimiz gibi pazarların derdi biraz da rutin dışında kalması… Tam da bu nedenle Narlı’ya, “Pazarları sıkıntı olmaktan kurtarmak için öneriniz nedir?” diyoruz. Narlı, “İnsan boş boş durmazsa, işin kendi gerginliği hariç sıkıntı da olmaz diye düşünüyorum” diyerek aslında dikkat çektiğimiz noktaya değiniyor. Narlı, “Çünkü boş adamın vakti olmaz, canı da çok sıkılır. Aslında ne çok şey var yapacak, okumak, film izlemek, aileyle çıkıp bir yerlere gitmek vs” diyor.
Narlı’ya özellikle pazar günleri görmek istediğiniz arkadaşları olup olmadığını sorduğumuzda, “Görmek demeyeyim de tabii bir buluşma halkası içinde arkadaşlarım var” yanıtını veriyor. Favori mekânlarından konuyu açınca da şunları aktarıyor: “Favori mekânım yok, alışık olduğum ve orada bulunmaktan rahatsız olmadığım efendi kahve var, baraj kıyısı var.”
Narlı, “En güzel pazarım, yukarıdaki alışkanlıklarımın hepsinin olduğu pazar; en sevmediğim pazar, hastalığın, zorlama buluşmaların olduğu pazar” diye de ekliyor. Kendisi pazar günleri çalışanlardan… Bu durumu, “Yazmak diye bir derdimiz ve işimiz olduğu için” cümlesiyle açıklıyor.
Gelelim son soruya: “Pazar günü bir insan olacak olsa nasıl birisi olurdu?” Narlı şöyle cevap veriyor: “Başkasının pazarı nasıl bir insan olurdu bilmem ama benim pazarım, her şeyi yerli yerine koyan, ama biraz gergin bir insan olurdu.”
Sıradaki iki soru kültür ve sanatla alakalı… Önce şunu soralım: “Sizce pazar günü izlenecek en iyi film hangisidir?” Narlı, “Film izlerim ama çok düşkün olduğumu sanmıyorum. Ama sık sık TRT 2’de sinema kuşağı filmlerini izliyorum” diyor. Pazar günü okuduğu kitapları sorduğumuzda ise şu yanıtı veriyor: “Sıra hangisine gelmişse ama roman veya hikâye okumayı tercih ederim. Bu çerçevede yeni çıkan kitapları, yeni yazarları genellikle pazar günleri okurum.”