Veba dendiği zaman çoğumuzun aklına Avrupa’da yaşanan büyük salgınlar gelir. Oysa ki Osmanlı İmparatorluğu tam yüzyıl bu hastalıkla mücadele etti. Avrupa’nın “Kara Ölüm” olarak adlandırdığı vebanın Osmanlı'daki etkilerini tıp tarihçisi Nükhet Varlık, ”Akdeniz Dünyasında ve Osmanlılarda Veba “ kitabıyla gün yüzüne çıkardı. Varlık, bilimsel literatürden de yararlanarak Osmanlı'nın hükmettiği topraklarda vebanın doğal tarihini ortaya koyuyor.
Veba salgınlarının Osmanlı’yı ne denli etkilediği, bir halk şiirine şöyle yansır: "Gitti koçyiğitler ağlar anası / İş Mevla’dan geldi, nedir çaresi / Sağ u sol yanında veba yarası / Kudret hançerini vurdu bu sene". Çoğumuz Osmanlı’nın 100 yıl boyunca veba salgınları yüzünden çok zor zamanlar geçirdiğini bilmeyiz. Tıp tarihçisi Nükhet Varlık, işte bu bilinmezliği Kitap Yayınevi arasından çıkan "Akdeniz Dünyasında ve Osmanlılarda Veba" çalışmasıyla aydınlatıyor. Tıp tarihi açısından eşsiz bir değer taşıyan eserde, Osmanlı İmparatorluğu’nun veba ile olan ilişkisi tüm boyutlarıyla gözler önüne seriliyor.
Vebanın bir dönem Avrupa’nın nüfusunun neredeyse yarısını yok ettiği bilinen bir gerçek. Bu nedenle Avrupa, ‘Kara Ölüm’ olarak adlandırılan veba salgını ile ilgili çalışmalarının başlıca konusu olagelmiştir. Bu salgının aynı şiddetle etkilediği dünyanın farklı kısımlarıyla karşılaştırıldığında ise hep ayrıcalıklı bir yer edinmiştir kendine. Örneğin Asya’nın, Avrupa’nın, Ortadoğu’nun ve Afrika’nın muhtelif kısımlarının bu kitlesel salgından nasıl etkilendiğine dair bilgiler çok yetersiz.
Osmanlı gibi büyük bir İmparatorluğun bu salgından neler çektiği de pek konuşulmuyor. Oysa ki büyüyen imparatorluk ve hızla gelişen ticaret yolları vebanın Osmanlı topraklarına hızla yayılmasına neden olur.
İşte, Varlık, bu kitabıyla bilimsel literatürden ve Osmanlı kaynaklarından yaralanarak Osmanlıların hükmettiği topraklarda vebanın doğal tarihini ortaya koyuyor.
Kitapta 1751 yılında İstanbul’da hekim olan Mordach Mackenzie mektubuna yer veriliyor. Mackenzie, mektubunda şöyle yazar : “Yirmi yıl boyunca bu ülkede burada (İstanbul) ve İzmir’de yaşadım ; üç yıl dışında nerdeyse tek bir yıl bile yoktu ki ,veba şu ya da bu ölçüde tehdit olmasın. “ Özellikle hekim tarihçiler, hastalık konusunda bilgi sahibi olmayan Osmanlı halkının gerekli önlemler alamadığı için salgının hızla yayıldığına dikkat çekmişler.
Tıp tarihçisi Nükhet Varlık Osmanlı topraklarının genişlemesiyle birlikte veba hastalığının yaygınlaşması arasında bağlantı üzerinde duruyor. Özellikle fetihler, ticaret ve şehirleşme üzerinden vebanın geniş kitlelere nasıl yayıldığını örnekleriyle ortaya koyuyor. Varlık ayrıca Osmanlılar'ın vebayı nasıl anladıkları, onun hakkında ne tür bilgilere sahip oldukları ve veba hastalığıyla karşılaştıkları zaman nasıl davrandıkları üzerine de bir çalışma yapmış. Osmanlılar topraklarında veba dalgalarını gördükleri 16. Yüzyıl boyunca ciddi bir şekilde hastalık karşısında tutumları değişir. Bu değişiklikler ise Osmanlı tarihinin siyasi,iktisadi, sosyal ve kültürel değişiklikleri bağlamında inceleniyor. Osmanlı idaresinin erken dönem modern İstanbul’undaki ve diğer şehirlerde aldığı sağlık tedbirleri ele alınıyor. Osmanlı idaresi vebadan dolayı gerçekleşen ölüm kaytılarını tutar, mezarlıkları düzenler, şehirleri pisliklerden arındırır ve insanları gözetim altında tutarak önlemler alır. Bu süreç bir kamu sağlığı sisteminin temellerinin atılmasını sağlar.