Malpraktis davaları en çok down sendromlu doğan çocuklar için açılıyor. Kadın doğumcuları mağdur eden bu davaların son mağduru ise Sağlık Bakanlığı oldu. Çocuğu down sendromlu olan N.K., bakanlığı 4 milyon lira tazminata mahkum ettirdi. Karar kesinleşirse bakanlık ve doktorlar yüklü tazminat cezaları alabilir.
Doktorları canından bezdiren malpraktis davalarının en yaygını down sendromlu olarak dünyaya gelen çocuklar için açılıyor. Kadın doğum hekimlerini çalışamaz hale getiren bu davaların son mağduru ise Sağlık Bakanlığı oldu. Çocuğu down sendromlu olan N.K isimli bir kadın, açtığı dava ile Sağlık Bakanlığını, 4 milyon lira tazminata mahkum ettirdi. Karar kesinleşirse hem Bakanlık hem de hekimler için yüklü tazminat cezaları ile karşı karşıya kalacak
TESTLERE GEÇ KALDI
Ankara’daki davada 38 yaşındaki N.K. 9 hafta 2 günlük gebeyken bir kamu hastanesine kontrol için gitti. Bu kontrolde doktor B.S., ‘Yaşınız ileri, bebeğinizin down sendromu riski olabilir’ diyerek uyarıda bulundu ve hastayı tanı testi yaptırması konusunda bilgilendirdi. Bu bilgiyi alan N.K., bebek 14 hafta 4 günlük olana kadar bir daha doktora gelmedi. Geldiğinde ise N.K.’ya, down sendromunun tespiti için yapılan testlerin zamanının geçtiği ve gebeliğin bu haftasında uygulanamayacağı belirtildi. N.K. ilerleyen süreçte de tahlil zamanlarını geçtiği için çocuğunu dünyaya getirdi. Buna rağmen Sağlık Bakanlığına tazminat davası açtı. Ankara İdare Mahkemesi’nde görülen davada heyet, Sağlık Bakanlığı’nı aileyi bilgilendirmediği gerekçesiyle kusurlu bulup 4 milyon lira tazminata mahkum etti.
MESLEĞİ YAPAMAZLAR
Davaya konu olan hekimin 30 yıllık kadın doğum uzmanı olduğunu ve şu an emekliye ayrıldığını belirten Avukat Ayşe Gül Hanyaloğlu, “Kamu hastanesindeki gebelik takibinde randevular, randevu sistemine göre organize ediliyor. Dolayısıyla randevu alma işlemini hekim belirleyemiyor. Ayrıca dış merkezde yapılan tetkik sonuçlarının hekime iletmemesi halinde hekimin bu bilgileri takibi de mümkün olmayabiliyor. Kadın doğum uzmanının, risk olmasa da her gebeye amniyo sentez yaptırmak istemediğine dair belge imzalatması mümkün mü? Bu önemli bir nokta. Her gebeden anomalili “bebek sahibi olabilirsiniz” şeklinde belge alınmasının gerekip gerekmediği ve bu belgelerin muhafazasının nasıl organize edileceği Sağlık Bakanlığı tarafından planlanmalı. Günde 85 gebe muayene eden bir kadın doğumcunun, gebeye izah ettiği her bilgiyi belgelemesinin imkanı olup olmadığını değerlendirmek gerekir. Bu koşullar ortadayken tazminatların kadın doğum hekimlerine rücu edilmemesi gerekiyor. Ayrıca sigorta şirketi aleyhine açılan davalarda da poliçe teminatını üzerindeki kısmın Sağlık Bakanlığı’nın sorumluluğunda değerlendirilmeli. Aksi halde kadın doğum hekimleri açısından meslekleri yapılmaz hale gelecek” diye konuştu.
BİYOTIP SÖZLEŞMESİ GEREKÇE GÖSTERİLİYOR
Aileler, Türkiye’nin kabul ettiği Avrupa Biyotıp Sözleşmesi’ndeki ‘yapılan tıbbi işlemlerde alınan onamlar yazılı olmalıdır’ maddesini gerekçe göstererek malpraktis davası açıyor. Sözkonusu dava pek çok açmazları da beraberinde getiriyor. Türkiye sağlık sisteminde hastalardan amniyo sentez alınması, ikili veya üçlü testlerden çıkan sonuca göre yapılan bilgilendirmenin yazılı kayıt altına alınması gibi bir zorunluluk yok. Hukukçular, mevcut sistemde böyle bir zorunluluk olmadığı için hekimlerin mahkum edilemeyeceğini ifade ediyor.
- BİLİRKİŞİ RAPORLARI: "TIBBİ HATA YOK" DİYOR
- Yeni Şafak’ın ulaştığı bilgilere göre, down sendromu kapsamında açılan malpraktis davalarının neredeyse tamamında, bilirkişi raporları hekimleri ‘suçsuz’ buluyor. Raporlarda, tıbbi uygulama hatası olmadığı ifade edilirken, hekimlere yüklü tazminatın yolunu açan tek gerekçe ise, ailelere yapılan bilgilendirme konuşmasının yazılı olarak belgelendirilmemesi olarak gösteriliyor.