“İsmet Özel’in hem düşünce yönü hem de şiir yönü güçlü ve önemlidir” diyen akademisyen Hasan Aktaş, “İsmet Özel daha yaşarken ekol ve misyon sahibi olmuş bir şairdir” yorumunu yapıyor.
Türk şiirinin yaşayan en büyük şairi İsmet Özel geçtiğimiz ay 80. Yaşına girdi. Özel’in şiirlerini 2000 yılında yayımlanan İsmet Özel’in Amentüsü ve ikincisi de 2011 yılında yayımlanan Celladına Gülümseyen Şair İsmet Özel adlı kitaba imza atan akademisyen Hasan Aktaş ile konuştuk.
İsmet Özel’in hayatı özetlenemez, onun hayatının her bir ayrıntısı üzerinde ayrı ayrı durmak gerekir. Mamafih burada söyleyeceklerim de açımlanması gereken özet ötesi bir şeylerin çekirdeği olacaktır. Şiiri, bir ‘hayat meselesi olarak gören İsmet Özel, edebiyat dünyasının en problemli, en dertli, en sancılı ve en aykırı/sıradışı şairlerinden biridir. İsmet Özel, hassas bir şekilde darası alınmış ve ince damıtılmış şiirleriyle edebiyat dünyasına damgasını vurmuş ve adından çokça söz ettirerek daha şiire ‘bismillah’ dediği ilk günden itibaren bir ekol haline gelmiştir. O, çelik gibi sert üslubu ve çarpıcı şiirleriyle geniş kitleleri etkileyebilen, ilginç çıkışlarıyla sürekli olarak dikkatleri üzerine çekebilen ve gündemi istediğinde anında değiştirebilen özgün bir kimliğe sahip farklı bir şairdir.
Onun şiir serencamı; Sosyalizm, İslamcılık ve Türkçülük gibi üç ana siyasal ideolojinin kültürel, siyasal ve estetik epistemolojisinden beslenir. O, uzun süre bu ideolojilerin içinde etkin bir özne olarak yaşamasına rağmen, sözü edilen ideolojilere dışarıdan bakabilmiş ve gerektiğinde onları şiddetle eleştirebilmiştir. İsmet Özel, aynı zamanda benimsediği her ideolojiye, benimsediği oranda yabancıdır. Batı kültüründen başlayarak Doğu kültürüne doğru açılan İsmet Özel, şiirlerinde en başından beri ben-merkezci bir başkaldırı yöntemini ve üslubunu benimsemiştir. İsmet Özel, Garip akımına bir tepki olarak doğan ve şiir için şiir anlayışıyla bireyselliği merkeze alan İkinci Yeni şiirinden etkilenmesine rağmen toplumcu şiir üretebilmiş ender şairlerden biridir.
ŞİİRİ SOSYAL KİMLİĞE FEDA EDİLMİŞ BİR ŞAİR
İsmet Özel›in muhakkak ki Cumhuriyet dönemi Türk şiiri içerisinde oldukça önemli bir yeri var. Onu ve şiiri önemli kılan belki de kimliğindeki beklenmedik sosyal değişmelerdir. Onun şiirini doğru-dürüst anlamadan siyasal kimliğindeki değişmeler dikkate alınarak, ya tamamen olumlayıcı bir yol izlendi. Bu bağlamda şiir, sosyal kimliğe feda edildi.
İsmet Özel’in düşünce dünyasındaki gelgitleri tekâmüle eriş arayışları olarak değerlendiriyorum ben. Bu durumu, bir anlamda Mevlânâ’nın tasavvufi yaklaşımıyla ham iken pişmek ve yanmak olarak değerlendirmek mümkündür. Bir farklı yönüyle düşüncenin seyrüsülûku olarak da görebiliriz. İsmet Özel dün ne ise bugün de odur. Günahı çok bir günahsız.
İsmet Özel’in şiiri hiçbir yere bağlı değildir. Bağlanamaz. Ama tarihsel referansları olan, realiteyle bağlantılı yer yer romantizm kokulu, hem tarihle hem de yaşadığı çağla hesaplaşmayı göze alan ve özellikle tahkiye üslubuyla yazılmış şiirler olduğunu söyleyebilirim. Hülasa, İsmet Özel’in şiiri hiçbir yere bağlı değildir; İsmet Özel’e bağlıdır. Çünkü, Türk şiirinde öncülü ve ardılı olmayan kendine özgü özgür ve özerk bir şairdir.
İsmet Özel’in elbette ki Batı dünyasından ve Türk edebiyatı içinde ekol olmuş şairlerden etkilendikleri vardır. Ama Türk edebiyatı içerisinde en çok etkilendiği şair olarak radikal görüşleri ve küfürbaz üslubu nedeniyle idam edilen XVII. Yüzyıl şairi Nef’î gibi bir üstadı gösterebiliriz. Ama bu isme mutlaka Mehmet Akif ismini eklemek gerekir, tabi Nazım Hikmet’i unutmamak şartıyla. İsmet Özel; tahkiye tarzını Mehmet Akif ve Nazım Hikmet’ten almıştır, denilebilir.
ŞİİRİ VE DÜŞÜNCESİ GÜÇLÜ BİRİ
İsmet Özel’in hem düşünce yönü hem de şiir yönü güçlü ve önemlidir. Ama kendisini anlamayan topluma karşı provakatif tezler geliştirdiğini ve Türk düşünce tarihinde kendisine yeni bir alan açtığını söyleyebiliriz. Bu tezler kimine göre doğru, kimine göre yanlıştır. Mesele yeni tezler üretebilmektir. İsmet Özel de bunu bir düşünür olarak en beklenmedik anda yapıyor ve herkesi ters köşe yaparak acayip derece şaşırtıyor ve sarsıyor; tıpkı Nişabur depremi gibi. Amentü, sonuçta düşünce değişimi inkılabından neş’et eden bir iman manifestosudur.
Benim İsmet Özel’le ilk tanışmam kendisiyle değil de ilk defa 1984 yılında İmge Yayınları arasında yayımlanan Celladıma Gülümserken Çektirdiğim Son Resmin Arkasındaki Satırlar adlı turuncu renkli kitabıyla oldu. Eseriyle tanışıklık kendisiyle de gıyaben tanışmayı zorunlu kıldı ve sonra da birkaç kezliğine de olsa vicahiye dönüştü.
30 SENEYE BİR DİZESİNİ ÇÖZDÜM
İsmet Özel şiirlerinin hemen hepsinin arkasında büyük bir ustalıkla gizlenmiş yıllarca çözülmeyi bekleyen fevkalade önemli mazmunlar vardır. Mesela Amentü şiirinde “ama bir eylül günü bilek damarlarımı kestiğim zaman bu söz asıl anlamını kavradı” dizesinde çok önemli bir mazmunun olduğunu ben yaklaşık 30 sene sonra çözdüm, aslında çözdüm ifadesi de yanlıştır: Çözebildim, demeliydim. Ama uzun zaman mazmunla ilgili araştırmalar yapıp da zamanla mazmunun ne olduğunu anladıktan sonra mazmun çözme işinde ustalaşınca Celladıma Gülümserken Cektirdiğim Resmin Arkasındaki Satırlar şiirindeki mazmunu çok kısa bir sürede çözdüm. Ama bunun sebebi de şiirle olan fevkalade yakın dostluğum, sürekli şiir okumalarımdan ve tematik şiir tahlilleri yapmamdandır. Elbette ki mazmun üzerinden durulması gereken derinlikli ve apayrı bir konudur. Belki de klasik şiir merkezli modern şiir açılımlı olarak Türk şiirinde girip çıkmadığım bir menfez bırakmamamdandır. Modern şiirden klasik şiire doğru gizli ve ince bir yol gider. Bu da ayrı bir konu.
ZULMU PROTESTO EDEN MAZLUMLAR
Bir kere Amentü şiirindeki “ama bir eylül günü bilek damarlarımı kestiğim zaman bu söz asıl anlamını kavradı” dizesinde bileklerini keserek intihar eden ve damarlarından akan kanla şiir yazan Beşir Fuad mazmunu vardır. Buna, Rus şairleri Sergey Yesenin ile Vladimir Mayakovski’yi de eklemek gerekir. Ayrıca Celladıma Gülümserken Çektirdirdiğim Son Resmin Arkasındaki Satırlar adlı şiirde veya kitabında da tarih boyunca idam edilenlerin mazmunu vardır. Mesela; bu dizede Hallâc-ı Mansur, Şahabeddin-i Sühreverdi, Şeyh Bedreddin, Seyyid Nesîmî, Molla Lütfi, Molla Kâbız, İsmail Maşuki, Şeyh Hamza Bali, Pir Sultan Abdal, Nadajlı Sarı Abdurrahman, Galileo Galilei, Giardano Bruno, Şeyh Said, Seyyid Rıza, Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu, Hasan Polatkan, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan, Erdal Eren gibi burada adını zikredemediğimiz nice mazlumların mazmunları vardır. Bunların hepsinin ortak özelliği mazlum olmaları ve ölürken yaşadıkları zulmü protesto edercesine cellatlarına gülümsemeleridir. Mazmundan önce de metnin yüzey yapısında görünen celladına gülümseyen insan imgesini unutmamak gerekir. Mazmun, daima imgenin arkasındadır ve mazmun her zaman imgenin sırrıdır.
ŞİDDETLİ BİR ŞAİRDİR
İsmet Özel’in düşünce dünyasında yaşadığı değişimler elbette ki şiirine konu ve tema olarak yansımıştır. Her sanatçı biraz da yaşadıklarının sanatını yapar. Hayatta farklı ideolojiler içinde farklı yerlerde konumlanmış olan İsmet Özel üç farklı ideolojiye yolunu düşürerek bir anlamda üç farklı ideolojinin diyalektiğini yapmıştır.
Şiirde şiddetli bir üslup tercih eden/kullanan şairlerin başında İsmet Özel gelir. İsmet Özel serapa bir öfke ve şiddet şairidir. İsmet Özel’in şiiri de kendi gibi oldukça sert ve öfkeli bir şiirdir. Böyle bir üslup bünyesinde şiddeti de aşırı dozajda barındırıyor. Bu bağlamda İsmet Özel ile Behçet Necatigil’in şiiri iki karşıt kutup gibi duruyor: sert şiir yumuşak şiire karşı. İsmet Özel’in Celladıma Gülümserken adlı şiir kitabı her ne kadar şiddeti içeriyorsa da aynı zamanda hayata karşı bir duruş ve tavır takınıyor ve üstelik bütün dünyayı provoke edecek bir kimlikle (söylemle/üslupla) karşımıza çıkıyor. Söz konusu şiir, bir diğer yönüyle insanları zulme karşı tepkiye çağıran bir tebliğ şiiridir. Yine İsmet Özel’in 1975 yılında yayımladığı Cinayetler Kitabı adlı eseri de bırakınız içeriği dışarık ve retorik olarak bile referans noktası şiddettir.