Suriyelilere yönelik oluşturulan misafir algısından vazgeçilip bir an önce kalıcı söylemler kurulması gerektiğini söyleyen İstanbul Teknik Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Ayşegül Kayaoğlu sahada yaptığı araştırmalardan yola çıkarak gözlemlediği sorun ve çözüm önerilerini sıraladı. “Suriyelilerin büyük bir kısmı Türkiye’de kalacak” diyen Kayaoğlu, “Türkiye AB ülkeleriyle kıyaslanamayacak derecede 4 milyona yakın Suriyeliyi barındırarak onlara sağlık ve eğitim hizmetleri verdi. Şu an ülke olarak insani yardımlardan kalkınma politikalarına geçen bir aşamadayız. Bu konuda tek rakibimiz kendimiziz. Bu yüzden hep beraber uyumlu bir şekilde yaşamanın yolunu da bulmalıyız” ifadelerini kullandı.
Göç ve mültecilik olguları içinde bulunduğumuz çağda tüm dünya ülkelerini yakından ilgilenirken Türkiye'nin gündeminden düşmeyen bir konu. Resmi rakamlara göre 3 milyon 600 bini aşkın Suriyeliye ev sahipliği yapan Türkiye, eşi benzeri görülmemiş bir diğergamlık örneği göstererek tüm dünyaya örnek oldu.
Ekonomik entegrasyon devlet bütçesindeki yükü hafifletir
- Avrupa'daki Türkler ve beyin göçü üzerine farklı çalışmalar yapan Kayaoğlu, son yıllarda çalışmalarını mülteciler üzerine yoğunlaştırdı. Yaptığı çalışmaların ortak bir paydada kesiştiğini söyleyen Kadıoğlu, “Hangi ülkede olursa olsun kendi kendine yetebilen sığınmacılar kesinlikle bulundukları topluma çok büyük bir ekonomik katkı sağlıyorlar.Bu aynı zamanda travma yaşamış sığınmacıların kendilerine olan güvenlerini geri kazanmaları ve sosyal becerilerini kazanmaları gibi çok katmanlı bir süreç. Ayrıcaekonomik entegrasyon sayesinde yardım programlarının devlet bütçesine olan yükü azalmış olacak” şeklinde konuştu.
Sorunların en büyüğü iş piyasasında
Sahada bizzat Suriyeliler ile çalışırken karşılaştığı sorunlardan bir tanesinin çalışma izni olduğunu vurgulayan Kayaoğlu, “Ülkemizde ne kadar Suriyeli olduğunu artık herkes biliyor. Bunların maksimum 40 bine yakını çalışma iznine sahip.
İş piyasasında ayrımcığa maruz kalıyorlar
Bir Suriyelinin iş piyasasında ayrımcılığa maruz kaldığını söyleyen Kayaoğlu, “Çalışan Suriyelilerin Türkiye'ye dair olumsuz düşünceleri var ama Türklerle komşuluk ya da arkadaşlık üzerine kontağı varsa ‘aramızda sosya-kültürel bir fark yok’ diyorlar.
Çalışan Suriyeliler içerisinde Türkçe bilenlerin sayısı arttıkça ayrımcığa uğruyoruz diyen kişi sayısı yine artıyor. Bununla beraber Türkiye'de kalmak isteyenlerin sayısı artıyor. Sebebi de yerelle olan kontaklarının artması” vurgusunu yaptı.
- Bir adım daha ileri sıçramalıyız
- Suriyeliler arasında eğitim seviyesi yükseldikçe sosya-kültürel farklılıkların azaldığını gözlemleyen Kayaoğlu, Suriyelilerin okullaşma oranının AB ve diğer ülkelerle karşılaştırılmayacak kadar Türkiye'de yüksek olduğunun altını çizerek ekledi: “Bizim tek rakibimiz kendimiziz ama artık bir adım daha ileri sıçramalıyız.Özellikle lise ve üniversite için okullaştırma oranını arttırmamız lazım. Türkçeye erişimi arttırmalıyız.Türkiye hiçbir Avrupa ülkesinin yapamadığı bir şey yaptı ve 4 milyona yakın Suriyeliyi barındırarak onlara sağlık ve eğitim hizmetleri verdi.Bunu devlet kapasitesi açısından değerlendirdiğimiz zaman çok büyük bir maliyet. Bu kapasiteyi geliştirmemiz gerekiyor.”
Misafir söyleminden uzaklaşmalıyız
İkinci yapmamız gereken ise istihdam politikalarında yaş ve cinsiyet dikkate alınarak projeler geliştirmeli” ifadelerini kullandı.
- İlk etapta hedef bir milyon
- Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyinde güvenli sağladığı bölgelerde mültecilerin huzurlu bir şekilde yaşaması hedeflediklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, gerek yurt içindeki demeçlerinde gerek yurt dışı ziyaretlerinde Suriyelilerin için yaşam alanları oluşturulacağını belirterek "İlk etapta bir milyon daha sonra 2 milyon Suriyeli sığınmacının evlerine kendi tercihleriyle dönmelerini temin edeceğiz" demişti. Zeytin Dalı ve Fırat Kalkanı Harekatlarının ardından da binlerce kişi evlerine geri dönmüştü.