Türkiye, coğrafi konumu itibariyle geçmişten günümüze farklı ülkelerden göç alıp, göçmenleri bağrına bastı. Suriye iç savaşının başlaması ile birlikte ise göç dalgaları büyüyerek devam etti. Milyonlarca Suriyeli, kendilerine Türkiye'de yeni bir hayat kurdular. Başta Suriyeliler olmak üzere ülkemize gelen mültecilerin, göçmenlerin, sığınmacıların ekonomik uyumu ise oldukça önemli. Bu yüzden dün İstanbul Üniversitesi'nde Uluslararası Göç ve Mülteci Derneği (İMRA) ve İstanbul Üniversitesi işbirliğiyle "Uluslararası Göç ve Ekonomik Uyum" temalı çalıştay gerçekleşti.
Türkiye'de 3 milyon 600 bin geçici koruma kapsamında Suriyeli'nin olduğunu söyleyen Soylu, "Bunun yanı sıra 1 milyon 62 bin 701 kişi de yasal ikame izniyle bulunuyor. Bunların 781 bin kadarının kısa süreli ikamet izni var. Çalışma izni sayısı ise oldukça düşük” diyerek İstanbul ve Türkiye'de Çalışma Bakanlığı ile birlikte ortak bir adım attıklarını duyurdu.
Çalışma hayatı ve istihdam ile ilgili uyum politikasının nasıl olması gerektiğini ve mevcut durum ile ne hedeflendiğini ise Göktaş, şu şekilde anlattı: “Türkiye’de yabancıların çalışması izne tabii. Fakat yabancıların çeşitli kategorileri var. Sığınmacı, mülteci, göçmen ve en son Suriyelilere verilen geçici korumu statüsü mevcut. Dolayısıyla bunların uluslararası alanda hakları ve konumları birbirinden farklı. O yüzden Suriyelilerden bahsederken geçici koruma statüsünü inceliyoruz. Diğerleri sığınmacı, mülteci ya da düzensiz göç.
Çalışma hayatı ile ilgili her ülkede mutlaka bir izin süreci var. Bu izin sürecinde yabancıların çalışmasıyla alakalı. Türkiye’de hiçbir yabancı ikametgahı olsa dahi uluslararası iş gücü kanununa göre çalışma izni yoksa çalışamayaz. İkametgah, çalışma izni anlamına gelmez. Geçici koruma statüsünde olup çalışmak isteyen Suriyeler de çalışma izni almak zorunda. Hatay’da ikametgahı olan geçici koruma statüsündeki biri İstanbul’da çalışamaz. Çalışma iznine başvurusunu ikametgahı olan il için yapabilir. İkametgahı olmayan bir kişi zaten çalışma belgesine müracaat edemez. İstanbul’da tahminlerimize göre 700-800 bin arası yabancı kaçak yollarla çalışıyor.”
Uluslararası hukuka göre çalışma izni verilmesinin de belli ölçütleri olduğunu söyleyen Göktaş, “Çalışma izninde uluslararası hukuk şöyle bir yol izliyor:
Garsonluk ile ilgili yurt dışından gelenlerin hepsine izin verirseniz kendi ülkenizde belli bir süre sonra garsonluk yapacak kimseyi bulamazsınız. Son yıllarda yabancıların yoğun çalışması sebebiyle işsizlik rakamlarımız biraz yükseldi. Fakat bu durum genç üniversiteli işsizliği artırmadı. Eğitimsiz ara sınıfın işsizlik rakamları arttı.
Mesela işveren makine mühendisi çalıştırmak istiyor ama Türkiye’de de makine mühendisi var ama gerçekten istediği konuda uzman değilse o zaman yabancıyı ancak asgari ücretin 5-6 katı ücretle getirebilirsiniz diyoruz. Böyle yaparak gerçekten ihtiyacı varsa getirsin diyoruz. Yoksa ücret konusunda haksız rekabet oluşmasına izin vermiyoruz” şeklinde konuştu.