Kaçak göçmen çalıştıranlara seslenen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu: Kölelik düzenine esir olmayın bedelini ağır ödersiniz

Fatma Çelik
13:0321/10/2019, Pazartesi
G: 21/10/2019, Pazartesi
Yeni Şafak
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu İstanbul'da 'Göç' toplantısında konuştu.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu İstanbul'da 'Göç' toplantısında konuştu.

"Uluslararası Göç ve Ekonomik Uyum" çalıştayı düzenlendi. İstanbul Üniversitesi'nde gerçekleşen 'Suriyeli sığınmacılar için ilk adım projesi çalıştayı'na katılan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, mültecilik üzerine konuştu. Çalışma izni olmadığı halde ucuza kaçak göçmenleri çalıştıranlara seslenen Soylu, "İş adamlarımız beni hiç yanlış anlamasın, ama bugün yaptıkları ne insanlığa ne Müslümanlığa ne de medeniyet değerlerimize uyuyor. Kölelik bizim medeniyetimizde ve anlayışımızda söz konusu değildir. 31 Ekim'den sonra tüm iş verenlere buradan sesleniyoruz. Sakın kölelik düzenine esir olmayın. Bedelini ağır ödersiniz" dedi.


Uluslararası Göç ve Mülteci Derneği (İMRA) ve İstanbul Üniversitesi işbirliğiyle "Uluslararası Göç ve Ekonomik Uyum" temalı çalıstayı İstanbul Üniversitesi'nde gerçekleşti. Çalıştaya İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak ve İMRA Başkanı Doç. Dr. Sare Aydın Yılmaz katıldı. Göçün birçok sorun ve fırsatı beraber barındıran "Ekonomik Uyum" konusunu ele alan çalıstayda ilgili paydaşların fikir ve çözüm önerilerinin tartışılmasına yönelik bir zemin hazırlandı.

Programın açılış konuşmasını yapan İMRA Başkanı Doç. Dr. Sare Aydın Yılmaz, kendisinin de
göçmen bir ailenin çocuğu olduğunu ve üniversite yıllarına kadar Almanya'da yaşadığını
belirterek şu şekilde konuştu:

Biz göçe alışık bir milletiz


"Göç ve mültecilik denince benim aklıma o yıllar geliyor. Bir gün annem bir yeri arayacaktı ve beraber telefon kulübesine gittik. Tam ankesörlü telefonu kullanacaktık bir kaç Alman kulübeyi tekmeledi ve bizi yaka paça çıkardı. Bu tip ırkçı hareketler yıllar geçmesine rağmen unutulmaz. Ben bunu deneyimleyen biri olduğum için ülkemizdeki mültecileri çok iyi anlıyorum. Bu sadece Suriyeliler için değil farklı milletten insanlar için de geçerli. Bizim topraklarımız göç hikayelerinin en yoğun olduğu topraklar. O yüzden biz göç ve göçmenlere alışık bir milletiz."

Göçün sadece rakamlardan ibaret olmadığını belirten Yılmaz, "Türkiye çevre ülkelerin umut odağı durumunda. Bugünkü verilere göre Türkiye'de en fazla Suriyeli mülteci var" diyerek göçün bir fırsat kapısı araladığını da unutmamız gerektiğini söyledi.

  • Göç sınavını her zaman hakkıyla vermiş bir milletiz
  • İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak ise yaptığı konuşmada "Göçün sorumluklarını en iyi bilen milletlerin başında geliyoruz. Tarihi süreç içerisinde göç sınavını her zaman hakkıyla vermiş bir milletiz. İstanbul'un dünya başkenti olması bu şehre farklı bir misyon yüklemiştir. Bizim üniversitemizde de 145 ülkeden öğrenci var. 25 farklı dilde eğitim verilmekte. Bu yüzden üniversitemizin bu programa ev sahipliği yapması çok önemli" dedi.

Anadolu'nun kapılarını her zaman açtık

Göçün çağımızın en önemli problemlerinden biri olduğunu anlatan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ise Turgut Özal'ın 1980'lerde Bulgaristan'dan gelen soydaşlara kapıları açtığını, bunu bir devlet politikası haline getirdiğini anlatan Soylu, Adnan Menderes'in de 1950-1960 arasında Bulgaristan'da büyük sıkıntılar çeken insanlara Anadolu'nun kapılarını açtığını söyledi.

Soylu, tarihin çeşitli dönemlerinde Anadolu'nun göçmenlere ev sahipliği yaptığını aktararak, "Bugün de Suriye meselesinde Ensar ve muhacir anlayışının gereği, politikası olarak belirlenen, bunu dünyaya anlatmaya çalışan, oradaki trajediyi çekinmeden haykıran Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde bir devlet politikası olarak nitelendirilen ve bizim göçle ilgili şöyle bir sloganımız var, bizi göç konusunda da insanlık noktasında da üstün kılan bir sloganımız var; 'Biz göçü engellemiyoruz, biz göçü yönetiyoruz.' Yönetebilmek için de öncelikle insanların neden göç ettiğini anlamak gerekir" diye konuştu.

Küreselleşmenin insanları, ülkeleri birbirine yaklaştıran bir süreç olduğunu anlatan Soylu, "Bomba patlamayan sokakların, siyasi istikrarsızlık sebebiyle erimeyen servetlerin, iyi hastanelerin, iyi okulların olduğu yerleri insanlar televizyonlardan görürse göç yolculuğu başlamış demektir" dedi.

150 bin Afgan yakalandı

Türkiye'de sadece bu yıl 150 bin Afgan göçmen yakalandığını dile getirerek, oradan da ciddi bir göç akımı olduğunu vurgulayan Soylu, Meksika'dan Amerika'ya, Doğu Avrupa'dan Batı Avrupa'ya, Hindistan'dan, Avustralya ve Yeni Zelanda'ya, Asya, Ortadoğu, Afrika'dan Akdeniz, Avrupa ve Türkiye'ye göç rotaları olduğunu ifade etti. Soylu, göçün kırılgan devletlerle, gelişmiş ve sağlam devletler arasında olduğunu belirtti.

  • Dünyada ekonomik kaygıların ağır bastığı Amerika ve ağırlıklı olarak terör ve şiddet sebebiyle göçlerin olduğu Akdeniz rotası olduğunu dile getiren Soylu, "Akdeniz rotası dünya üzerinde insan hareketliliğinin en yoğun olduğu göç rotasıdır. Tüm dünyada 2019 yılında 17 Ekim itibarıyla 2 bin 479 göçmen göç yolunda hayatını kaybetmiştir. Bunun yüzde 43 ise Akdeniz'de yaşandı" diye konuştu.

"Göçün tetikleyicisi olan terörle uzun yıllardır mücadele içerisindeyiz"

Soylu, IMF ve Dünya Bankasının kırılganlıkları düzeltmek yerine bunları derinleştiren kurumlar haline geldiğini dile getirerek, şöyle devam etti:

"Az gelişmiş ama doğal kaynakları olan ülkeleri borçlandıran ve onları köleleştiren, kırılgan haline getiren bir sistem var. Bugün yaşadığımız göç hadisesi öyle iklim değişikliğinden değil. Bugün dünyada bir radikalleşme söz konusuysa bu emperyalizm istismarından kaynaklanmaktadır."

Göçün hem ekonomiyle hem de şiddetle ilgili olduğunu vurgulayan Soylu, 2011'den beri devam eden iç savaş nedeniyle 6 milyon 700 bin insanın mülteci konumunda olduğunu kaydetti.

Soylu, dünyadaki bu göç ve çatışma ortamının bir ekonomi ürettiğini dile getirerek, şöyle konuştu:

"Dünyanın her 5 mülteciden 4'ü kaynak ülkelere yakın mesafededir. Biz de Amerika ve Afrika'dakiler hariç hemen hemen hepsine komşuyuz veya yakınız. Ancak Afrika'dakilerin de geçiş rotasındayız. Bunun da ötesinde göçün tetikleyicisi olan terörle uzun yıllardır mücadele içerisindeyiz. Şehitler veriyoruz. Olağanüstü insani, sosyal ve ekonomik maliyetlere katlanıyoruz. Şu an ülkemde 3 milyon 600 bin Suriyeli var. Tam rakam olarak 3 milyon 676 bin. Bunların bir kısmı iç savaştan kaçtı diyelim ama bunun önemli bir kısmı PKK/YPG ve DEAŞ zulmünden kaçtı. Zeytindalı, Fırat Kalkanı harekatına kadar PKK/YPG yaklaşık 2 milyon kişiyi evinden, yurdundan etti. Milyonlarca insan Suriye'den evinden, barkından, yurdundan edildi. Ürdün'den Lübnan'a kadar, Türkiye'ye, Avrupa'ya kadar. 100 binlerce insan gitti. Bunlar giderken bir tanesi de bunlar Arap mıdır, Türkmen midir, Kürt müdür diye bakmayanlar, Türkiye'nin terörle mücadelesine yönelik attığı atımda hemen etnik köken arayışına girdiler. Aslında bu söyledikleri, yaptıkları kendi yaptıklarını maskelemek için. Zeytindalı ve Fırat Kalkanı harekat bölgesinde gördük ki önce tapu kayıtlarının tutulduğu binaları tahrip ettiler, yakıp yıktılar, kendilerini oranın sakini olarak gösterebilsinler diye..."

"Türkiye örnek bir çalışma yürütüyor"

Soylu, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının verilere göre, çalışma izniyle Türkiye'de bulunan yabancı sayısının 85 bin olduğunu ve makasın olması gerekenden çok daha açık olduğunu ifade etti.

Türkiye'nin göç konusunda dünyaya örnek bir çalışma yürüttüğünü belirten Soylu, sınır dışı işlemlerinin kendi içinde bir takım olumsuzlukları olduğunu ve maliyetli bir işlem olduğunu dile getirdi.

Aslolanın o insanların gelmesini gerektiren sebeplere odaklanmak olduğuna işaret eden Soylu, "Bizim en büyük avantajımız geleneğimizden ve inancımızdan gelen hoşgörümüzdür. Bu kadar provokasyona rağmen bu meseleyi büyük bir toplumsal kırılma yaşamadan atlatabiliyor olmamızın altında bu özelliğimiz var." dedi.


"Türkiye'nin bir göç politikası vardır"

Bakan Soylu, Türkiye'nin bir göç politikası olmaması yönünde eleştiri aldıklarını, göç konusunda herkesle boy ölçüşmeye hazır olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

"PYD ve PKK'yı önceleyen, onlara ve Suriye rejimine hiçbir kabahat bulmayan ana muhalefet partisinin oluşturduğu o göç konferansı son derece sakat, dayanaksız ve rezildir. Bu ciddi bir iş. Eleştiriye de açık olacaksınız. Baştan sona çapsız ve üstün körü bir yorum olduğunu da ifade etmek isterim. Türkiye'nin bir göç politikası ve bunun aşamaları vardır. Suriyeli göçmenleri okullaşma oranı yüzde 94-95, orta okullaşma oranı yüzde 60-65, liseleşme oranı yüzde 50-55 seviyesindedir. Dünyada hiçbir sığınması alan ülkede böyle oranlar söz konusu değildir. Türkiye birçok işi bir arada yapmıştır."

Çocukların aşılanmasından bulaşıcı hastalıkların engellenmesine kadar Suriyeli göçmenler konusundan birçok meselenin ele alındığına dikkati çeken Soylu, Türkiye'nin bu konuda dünyanın takdirini kazandığının altını çizdi.

Göç konusunda attıkları bütün adımları Göç Strateji Belgeleri çerçevesinde gerçekleştirdiklerini ifade eden Soylu, toplumla uyumlarını sağlamaya dönük çalışmalar ve uyum buluşmaları gerçekleştirdiklerini anlattı.

Uyum konusunda eğitimler verilecek

İçişleri Bakanı Soylu, İstanbul'da oturma belgesi olan herkese uyum konusunda eğitim vereceklerine dikkati çekerek sözlerini, "Türkiye, dünyada ilk kez göçmenlere değil, zorla yerinden edilmiş insanlara uyum politikası gerçekleştirmektedir. Dünyaya yeni bir model oluşturuyoruz. Diğer ülkeler kendi ihtiyaçları için düzenli göçmen istiyor ve onlara uyum sağlıyorlar. Halbuki biz zorla yerinden edilmiş deyim yerindeyse apar topar gelmiş insanlara uyum sağlamaya çalışıyoruz. Göç 21. yüzyılın keşfettiği bir şey değildir, tarih boyunca yaşanan bir hadisedir. Ancak 21. yüzyıl göçün bir insanlık ayıbı halini aldığı zaman dilimini oluşturmuştur" diye tamamladı.

Bedelini ağır ödersiniz

Türkiye'de 3 milyon 600 bin geçici koruma kapsamında Suriyeli'nin olduğunu söyleyerek konuşmasını sürdüren Soylu, "Bunun yanı sıra 1 milyon 62 bin 701 kişi de yasal ikame izniyle bulunuyor. Bunların 781 bin kadarının kısa süreli ikamet izni var. Çalışma izni sayısı ise oldukça düşük.

Burada söylüyorum. Kazandıkları paradan bir rahmet bekliyorlarsa da yanılıyorlar. Hiç kusura bakmasınlar, vatan millet edebiyatı da yapmasınlar. Kölelik bizim medeniyetimizde ve anlayışımızda söz konusu değildir. İstanbul'da ve Türkiye'de Çalışma Bakanlığımız ile birlikte ortak adım atarak bir süreç yönetiyoruz. 12 Temmuz'dan itibaren İstanbul'da atılan ortak adımın neticesi belli. İstanbul'da aylık ortalama 700-800 kişilik yabancı çalışma başvurusu vardı. Rakam birden 4 bin, 5 bine yükseldi. Biz hafif sahayı sıkıştırınca. Şimdi 31 Ekim'den sonra tüm iş verenlere buradan sesleniyoruz. Sakın kölelik düzenine esir olmayın. Bedelini ağır ödersiniz" dedi.

#İçişleri Bakanı
#Süleyman Soylu
#Kaçak göçmen
#İMRA
#Uluslararası Göç ve Ekonomik Uyum