Uluslararası Göç ve Mülteci Derneği (İMRA) ve İstanbul Üniversitesi işbirliğiyle "Uluslararası Göç ve Ekonomik Uyum" temalı çalıstayı İstanbul Üniversitesi'nde gerçekleşti. Çalıştaya İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak ve İMRA Başkanı Doç. Dr. Sare Aydın Yılmaz katıldı. Göçün birçok sorun ve fırsatı beraber barındıran "Ekonomik Uyum" konusunu ele alan çalıstayda ilgili paydaşların fikir ve çözüm önerilerinin tartışılmasına yönelik bir zemin hazırlandı.
"Göç ve mültecilik denince benim aklıma o yıllar geliyor. Bir gün annem bir yeri arayacaktı ve beraber telefon kulübesine gittik. Tam ankesörlü telefonu kullanacaktık bir kaç Alman kulübeyi tekmeledi ve bizi yaka paça çıkardı. Bu tip ırkçı hareketler yıllar geçmesine rağmen unutulmaz. Ben bunu deneyimleyen biri olduğum için ülkemizdeki mültecileri çok iyi anlıyorum. Bu sadece Suriyeliler için değil farklı milletten insanlar için de geçerli. Bizim topraklarımız göç hikayelerinin en yoğun olduğu topraklar. O yüzden biz göç ve göçmenlere alışık bir milletiz."
Göçün sadece rakamlardan ibaret olmadığını belirten Yılmaz, "Türkiye çevre ülkelerin umut odağı durumunda. Bugünkü verilere göre Türkiye'de en fazla Suriyeli mülteci var" diyerek göçün bir fırsat kapısı araladığını da unutmamız gerektiğini söyledi.
Göçün çağımızın en önemli problemlerinden biri olduğunu anlatan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ise Turgut Özal'ın 1980'lerde Bulgaristan'dan gelen soydaşlara kapıları açtığını, bunu bir devlet politikası haline getirdiğini anlatan Soylu, Adnan Menderes'in de 1950-1960 arasında Bulgaristan'da büyük sıkıntılar çeken insanlara Anadolu'nun kapılarını açtığını söyledi.
Küreselleşmenin insanları, ülkeleri birbirine yaklaştıran bir süreç olduğunu anlatan Soylu, "Bomba patlamayan sokakların, siyasi istikrarsızlık sebebiyle erimeyen servetlerin, iyi hastanelerin, iyi okulların olduğu yerleri insanlar televizyonlardan görürse göç yolculuğu başlamış demektir" dedi.
Türkiye'de sadece bu yıl 150 bin Afgan göçmen yakalandığını dile getirerek, oradan da ciddi bir göç akımı olduğunu vurgulayan Soylu, Meksika'dan Amerika'ya, Doğu Avrupa'dan Batı Avrupa'ya, Hindistan'dan, Avustralya ve Yeni Zelanda'ya, Asya, Ortadoğu, Afrika'dan Akdeniz, Avrupa ve Türkiye'ye göç rotaları olduğunu ifade etti. Soylu, göçün kırılgan devletlerle, gelişmiş ve sağlam devletler arasında olduğunu belirtti.
Soylu, IMF ve Dünya Bankasının kırılganlıkları düzeltmek yerine bunları derinleştiren kurumlar haline geldiğini dile getirerek, şöyle devam etti:
"Az gelişmiş ama doğal kaynakları olan ülkeleri borçlandıran ve onları köleleştiren, kırılgan haline getiren bir sistem var. Bugün yaşadığımız göç hadisesi öyle iklim değişikliğinden değil. Bugün dünyada bir radikalleşme söz konusuysa bu emperyalizm istismarından kaynaklanmaktadır."
Göçün hem ekonomiyle hem de şiddetle ilgili olduğunu vurgulayan Soylu, 2011'den beri devam eden iç savaş nedeniyle 6 milyon 700 bin insanın mülteci konumunda olduğunu kaydetti.
Soylu, dünyadaki bu göç ve çatışma ortamının bir ekonomi ürettiğini dile getirerek, şöyle konuştu:
Soylu, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının verilere göre, çalışma izniyle Türkiye'de bulunan yabancı sayısının 85 bin olduğunu ve makasın olması gerekenden çok daha açık olduğunu ifade etti.
Türkiye'nin göç konusunda dünyaya örnek bir çalışma yürüttüğünü belirten Soylu, sınır dışı işlemlerinin kendi içinde bir takım olumsuzlukları olduğunu ve maliyetli bir işlem olduğunu dile getirdi.
Aslolanın o insanların gelmesini gerektiren sebeplere odaklanmak olduğuna işaret eden Soylu, "Bizim en büyük avantajımız geleneğimizden ve inancımızdan gelen hoşgörümüzdür. Bu kadar provokasyona rağmen bu meseleyi büyük bir toplumsal kırılma yaşamadan atlatabiliyor olmamızın altında bu özelliğimiz var." dedi.
Bakan Soylu, Türkiye'nin bir göç politikası olmaması yönünde eleştiri aldıklarını, göç konusunda herkesle boy ölçüşmeye hazır olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
Çocukların aşılanmasından bulaşıcı hastalıkların engellenmesine kadar Suriyeli göçmenler konusundan birçok meselenin ele alındığına dikkati çeken Soylu, Türkiye'nin bu konuda dünyanın takdirini kazandığının altını çizdi.
Göç konusunda attıkları bütün adımları Göç Strateji Belgeleri çerçevesinde gerçekleştirdiklerini ifade eden Soylu, toplumla uyumlarını sağlamaya dönük çalışmalar ve uyum buluşmaları gerçekleştirdiklerini anlattı.
İçişleri Bakanı Soylu, İstanbul'da oturma belgesi olan herkese uyum konusunda eğitim vereceklerine dikkati çekerek sözlerini, "Türkiye, dünyada ilk kez göçmenlere değil, zorla yerinden edilmiş insanlara uyum politikası gerçekleştirmektedir. Dünyaya yeni bir model oluşturuyoruz. Diğer ülkeler kendi ihtiyaçları için düzenli göçmen istiyor ve onlara uyum sağlıyorlar. Halbuki biz zorla yerinden edilmiş deyim yerindeyse apar topar gelmiş insanlara uyum sağlamaya çalışıyoruz. Göç 21. yüzyılın keşfettiği bir şey değildir, tarih boyunca yaşanan bir hadisedir. Ancak 21. yüzyıl göçün bir insanlık ayıbı halini aldığı zaman dilimini oluşturmuştur" diye tamamladı.
Türkiye'de 3 milyon 600 bin geçici koruma kapsamında Suriyeli'nin olduğunu söyleyerek konuşmasını sürdüren Soylu, "Bunun yanı sıra 1 milyon 62 bin 701 kişi de yasal ikame izniyle bulunuyor. Bunların 781 bin kadarının kısa süreli ikamet izni var. Çalışma izni sayısı ise oldukça düşük.
Burada söylüyorum. Kazandıkları paradan bir rahmet bekliyorlarsa da yanılıyorlar. Hiç kusura bakmasınlar, vatan millet edebiyatı da yapmasınlar. Kölelik bizim medeniyetimizde ve anlayışımızda söz konusu değildir. İstanbul'da ve Türkiye'de Çalışma Bakanlığımız ile birlikte ortak adım atarak bir süreç yönetiyoruz. 12 Temmuz'dan itibaren İstanbul'da atılan ortak adımın neticesi belli. İstanbul'da aylık ortalama 700-800 kişilik yabancı çalışma başvurusu vardı. Rakam birden 4 bin, 5 bine yükseldi. Biz hafif sahayı sıkıştırınca. Şimdi 31 Ekim'den sonra tüm iş verenlere buradan sesleniyoruz. Sakın kölelik düzenine esir olmayın. Bedelini ağır ödersiniz" dedi.