Hepimiz bu acının tanıklarıyız

Yeni Şafak
Hatice Saka
04:0024/06/2018, Pazar
G: 24/06/2018, Pazar
Yeni Şafak
İkinci dünya savaşından sonra yaşanan en büyük göç hareketine tanık oluyoruz.
İkinci dünya savaşından sonra yaşanan en büyük göç hareketine tanık oluyoruz.

Günümüzde binlerce insan evinden edilmenin acısını yaşıyor. Rakamlar yürek burkuyor. Şu an dünyadaki her 110 kişiden biri yerinden edilmiş durumda. Dünya Mülteciler Günü bize durumun vahametini tekrar hatırlattı. 65 milyona kadar ulaşan mülteci sayısı azalacağa benzemiyor. Gözler bugün Brüksel’de yapılacak olan göç zirvesine çevrildi. Ancak kimse alınacak kararlardan ümitli değil.

İkinci dünya savaşından sonra yaşanan en büyük göç hareketine tanık oluyoruz. Şu an dünyadaki her 110 kişiden biri yerinden edilmiş durumda. Hepimizin gözleri önünde bir insanlık trajedisi yaşanıyor. Gittikleri ülkelerin çoğunluğunda zulüme, baskıya ve yoksunluğa itilen insanların kamplardaki çaresiz bekleyişlerini izliyoruz ekranlardan. Göç yolculuğunda hayatını kaybedenler, sakat kalanlar, açlık ve hastalıkla mücadele edenler, ailesini kaybeden milyonlarca kimsesiz çocuk. Allah’ın geniş arzında topraksız kalmanın dayanılmaz acısı. Suriye’den Irak’a, Myanmar’dan Güney Sudan’a savaş, çatışma ve yoksulluk gibi nedenlerle milyonlarca insan insan ülkelerini terk etti ve mülteci akını sürüyor.


AMERİKA TARİHİNİN EN UTANÇ VERİCİ SAHNESİ

Günümüzde ise göç, sürgün, iltica gibi kavramlar siyasetin ve istatiksel verilerin tekelinde. 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü’nde de rakamlar açıklandı, veriler ve raporlar kamuoyuna sunuldu. Ortaya konan bir çözüm ya da mültecilerin hayatını kolaylaştıracak önlemler yok. Avrupa ve Amerika sığınmacı akınını durduracak sert önlemler almanın peşinde. Bugün AB üyesi ülkeler Brüksel’de göç ve iltica konusunda bir zirve toplantısı düzenleniyorlar. Birçok gözlemciye göre zirve, ya insani ilkelere bağlı olanların ya da tecrit politikasını güdenlerin galip geleceği bir an olacak.


Batılılar, cehenneme çevirdikleri ülkelerin masum insanlarına sırtlarını dönmeyi sürdürüyorlar. Daha birkaç gün önce hepimiz Amerika’da kaçak göçmenlere yapılan haksızlığa tanık olduk. ABD Başkanı Donald Trump’ın emriyle sınırı geçen kaçak göçmenler çocuklarından ayrıldı ve küçücük çocuklar tel örgülerden çevrilen kafeslere kondu. Bu müdahale Amerika’da eleştirilere yol açtı. Eski First Lady Laura Bush, zalim, ahlak dışı ve kalp kırıcı olarak nitelediği uygulamanın II. Dünya Savaşı’ndaki esir kamplarını hatırlattığını belirtti ve Amerikan tarihinin en utanç verici sahnelerinden birinin ortaya çıktığını söyledi.


EN ÇOK MÜLTECİ TÜRKİYE’DE

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin, 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü’nde yayınlandığı rapor sorunun ciddiyetini ortaya koyuyor. Şu anda tam 65 milyon kişi mülteci konumunda. Üstelik bu rakam 2016 yılından 2.9 milyon daha fazla. Rakamlar öyle boyutlara ulaştı ki neredeyse Tayland nüfusu kadar kişi topraksız kaldı. Raporlara göre mültecilerin yüzde 53’ü çocuk. Üstelik savaş nedeniyle yaralanmış 1.5 milyon insan kalıcı olarak “engelli” haline geldi. Mülteciler arasında en çok Suriyeliler var. 2011’de başlayan iç savaş nedeniyle ülkesini terk edenlerin sayısı 5.6 milyonu geçti. Türkiye ise 3.9 milyon kişiyle dünyada en fazla sığınmacıya ev sahipliği yapan ülke ve bu mültecilerin 3.6 milyonu Suriyeli. Öte yandan ülkemize yalnız Suriyeliler sığınmıyor. Iraklı, Afgan, Somalili, İranlı ve diğer uyruklardan çok sayıda kişiye kapılarımızı açıyoruz. Son günlerde ise Türkiye’yi yeni bir mülteci krizi daha bekliyor. Suriye’nin İdlib kentindeki çatışmalar sürerse 2,5 milyon sivil Türkiye’ye yönelecek.


İntihar vakaları arttı

Mülteci sorunun diğer trajik boyutu da mülteciler arasında artan intihar vakaları. En son Avusturya’nın Viyana kentinde bulunan bir mülteci kampında, altı kardeşiyle yaşayan 11 yaşındaki Afgan çocuk intihar etti. Mülteci intiharları 9 yaşına kadar indi.


Sınır Tanımayan Doktorlar ve Save The Children gibi uluslararası kuruluşlar, kamplarda yaşayan mülteciler arasında intihar oranlarının arttığını doğruladı. Başka bir sorun ise kaybolan çocuklar. Avrupa Polis Örgütü Europol verilerine göre 2014 ile 2018 yıllar arasında 10 binin üzerinde göçmen çocuk AB ülkelerine geldikten sonra kayboldu. Kayıp mülteci çocukların akibetleri bilinmiyor. Çoğu çeteler tarafından kaçırılıp, fuhuş ve köleliğe zorlanıyor.


İnsanların derisini ve etini kesiyor

Avrupa ülkelerinde mültecilere yönelik baskı gün geçtikçe artıyor. İnsanlık dışı uygulamalara her gün bir yenisi ekleniyor. İspanya, sınıra jiletli teller çekti. Bu vahşete son verilmesi için kampanyalar başlatıldı. Ülkenin en ünlü gazetesi “El Periódico de Catalunya” jiletli tellerle ilgili “Amaçları derin yaralar açmak.İnsanların derisini ve etini kesip sinirlerini koparıyorlar.” sözleriyle hükümeti eleştiri yağmuruna tuttu. İspanya’nın İçişleri Bakanı gelen tepkileri yatıştırmak yerine göçmen politikalarını savundu ve şunları söyledi: “Çitlere tırmanmaya çalışanlar kuşkusuz ciddi yaralanmalara maruz kalabilir. Ancak sistemin caydırıcı ve önleyici etkisi de bu değil mi zaten? Jiletli tel sökülecek olursa, Fas sınırında güvenliğin sağlanması için alternatifler geliştirilmesi gerekecek.” Macaristan mültecilere yardım eden vatandaşlarına ağır cezaları içeren anayasayı yürürlüğe koydu.


Danimarka aldığı bir kararla geri gönderme merkezi kuruyor. İtalya’daki mülteci sayısının artması üzerine Avusturya hükümeti sınır kontrollerini arttırmakla ve İtalya sınırına asker göndermekle tehdit ediyor. Bunun gibi onlarca kararla mülteciler geri püskürtülmeye çalışılıyor. Sığınmacıların acı bekleyişleri ne kadar sürecek bilinmez. Ancak Batılı ülkeler gerçek bir çözüm üretemediği sürece bu sorundan kolay kurtulacağa hiç benzemiyor.

#Göçmen
#Mülteci
#Suriye
#Irak