İstanbul Havalimanı’nda kurulan Ramazan Köyü, Türk kültürünü ve Ramazan’ı dünyanın dört bir yanından gelen turistlere tanıtıyor. Geleneksel kostümlerle yolcuları karşılayan karakterler, hem eğlendiriyor hem de öğretiyor. Yabancıların Türkiye’den giderken son gördükleri Türklerin kendileri olduklarını söyleyen Osman Doğan, “Tatlı bir tebessümle onları ülkelerine uğurluyoruz” dedi.
İstanbul Havalimanı’nda kurulan ‘Ramazan Köyü’ yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı oldu. Geçtiğimiz yıl hayata geçirilen etkinlik, bu yıl ikinci kez Ramazan ve Türk kültürünü dünyanın dört bir yanından gelen misafirlere tanıtıyor. İstanbul Havalimanı İşletmecisi İGA’yla Usturlab’ın organize ettiği Ramazan Köyü’nde Volver Tiyatro ekibinin oyuncuları direklerarası eski Ramazan eğlencelerinin karakterlerini canlandırıyor. Havalimanına kurulan alanlarda yolcular müzik dinletileri, ebru, ahşap boyama ve hat sanatı gibi atölyelerden ücretsiz faydalanıyor. Çocuklu aileler aynı zamanda giden yolcu katına kurulan lunaparkta vakit geçiriyor.
SON GÖRDÜKLERİ TÜRK BİZ OLUYORUZ
Bilge Ay rolüyle kütüphanesinde çocuklarla sohbet ettiklerini söyleyen tiyatrocu Osman Doğan, “Havalimanı dış hatlardaki son noktada köyümüzü kurduk. Yabancıların Türkiye’den giderken gördükleri son Türkler genellikle biz oluyoruz. Ondan sonra uçağa geçiyorlar. Biz de son bir dokunuş yapıyoruz, hem Ramazan’ı hem Türk kültürünü anlatıyor, tatlı bir tebessümle onları ülkelerine uğurluyoruz” ifadelerini kullandı.
KÜLTÜRÜMÜZÜN SICAK YÜZÜ
Hacivat, Karagöz, Kavuklu, Pişekar, Mihri Hanım, Meddah, Bilge Ay, Davulcu Ali Kuka, Keraban Ağa karakterleri, öncelikle bir animasyon filminde Türk kültüründe Ramazan’ın nasıl yaşandığını anlatıyorlar. Filmden çıkan çocuklar karakterlerle canlı olarak tanışıyor ve oyunlar oynuyor. Yabancı Müslümanlar, Türk kültüründeki Ramazan’ı tanımaktan ve çocuklara bu şekilde sevimli anlatılmasından gurur duyuyor. Yabancıların kendi kültür ve dinlerini çocuklara sevecen bir şekilde aktardıklarını belirten Doğan, “Kızım üç yaşındayken Hollanda dönüşümüzde Noel Baba karakteri kızımı sevmiş, şeker hediye etmişti. Kızım o kadar mutlu oldu ki, hala aklındadır. Biz niye kendi kültürümüzü sevecen bir şekilde aktaramıyoruz diye uzun bir süre düşünmüştüm. Ramazan Köyü’yle bunu gerçekleştiriyoruz. Karagöz Çinli bir çocuğa pamuk şeker ikram diyor, Pişekar elinde şerbetle bir Rusla muhabbet ediyor. Dinimizin ve kültürümüzün renkli ve sıcak yüzüyle muhatap olmaları onları da mutlu ediyor” diye anlattı.
MİHRİ HANIM RESİM ÇİZDİRİYOR
Ramazan Köyü’nde bayramın 3. gününe kadar sürecek olan etkinlikler sabah 10’da başlayıp akşam 10’a kadar sürüyor. İftar saati geldiğinde İGA’nın ücretsiz olarak sunduğu şerbet ve kumanya ikramları geleneksel karakterler tarafından dağıtılıyor. Gün içinde eğlenceli yarışmaların yapıldığı alanda, kazananlara verilen hediyeler de yine mini davul, topaç gibi geleneksel oyuncaklar. Her bir karakter kendi alanıyla ilgili etkinlikleri çocuklara yaptırırken, ilk Türk kadın ressam Mihri Hanım, çocuklara resim çizdiriyor, Davulcu Ali Kuka, Türk müzik aletlerini tanıtıyor.