Türkiye, zengin kültürel mirası ve doğal güzellikleriyle dünyanın dört bir yanından turistleri kendine çeken eşi, benzeri olmayan bir ülke. Sahip olduğumuz bu potansiyeli daha da ileri taşımak ve daha da önemlisi turizmi sürdürülebilir kılmak amacıyla Türkiye Kültür Yolu Festivali, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından son dört yıldır düzenleniyor. Festival ilk kez Ekim 2021’de İstanbul Beyoğlu Kültür Yolu Festivali ile başlamıştı. 2022 yılında festival şehirlerine Ankara, Çanakkale, Diyarbakır ve Konya’nın eklenmesiyle 5 kentte düzenlenen buluşmalar, 2023’te ise Nevşehir, Trabzon, Erzurum, Çanakkale, Gaziantep, Ankara, Konya, Diyarbakır, İstanbul, İzmir ve Antalya olmak üzere 11 şehire yayılmıştı. Bu yıl ise 16 şehirde büyük bir coşku ve katılımla düzenlenen festivalde; Adana, Şanlıurfa, Bursa, Samsun ve Trabzon’da ziyaretçiler ağırlandı. Önümüzdeki günlerde ise Van, Nevşehir, Erzurum, Çanakkale, Gaziantep, Ankara, Konya, İstanbul, Diyarbakır, İzmir’den sonra Antalya ile festival son bulacak.
Bu festivallerde şehirlerin kültürel zenginlikleri ve geleneksel değerleri yeniden canlanıyor, yerel sanatçılar ve ustalar, festival süresince eserlerini ve yeteneklerini sergiliyor.
Bu yıl Adana, Şanlıurfa, Bursa, Samsun ve Trabzon gibi şehirlerde düzenlenen festivaller olmak üzere geçmiş yıllarda gerçekleştirilen tüm şehirlerde turizm hareketliliği gözle görülür bir şekilde artarken, yerel ekonomi de gözle görülür bir şekilde canlanıyor. Turizm tesisleri başta olmak üzere zincirleme bir hareketlilik yaşanıyor. Şehirlerin yerel yöneticileri, meslek odaları ve yerel paydaşlarla yapılan temaslar, festivalin ekonomik ve sosyal etkilerini doğruluyor. Ancak burada en önemli nokta “sürdürülebilirlik”. Festival döneminde yapılan tüm etkinlikler şehirlere ve şehirlerin değerlerine yönelik ciddi bir farkındalık oluşturuyor.
Festivalin ekonomik getirilerinin yanı sıra, düzenlendiği şehirlerin sosyal kimliğine kazandırdığı değerler de büyük önem taşıyor. Uluslararası sanatçıların ve farklı sanat disiplinlerinden yerel sanatçıların katılımıyla daha da zenginleşen festival programları, şehirlerin kültürel dokusunu ulusal ve uluslararası düzeyde tanıtırken, sosyal birlikteliği ve kültürel kaynaşmayı da artırıyor. Festival şehirlerine ülkemizin farklı bölgelerinden gelen sanatçıların o şehrin insanlarıyla karşılıklı paylaşımlar yaparak, sosyal birlikteliği ve kültürel kaynaşmayı artırıyor.
Aynı zamanda festival, şehirlerin doğal, tarihi ve kültürel değerlerini de ön plana çıkarıyor. Sanat etkinlikleri bir kenara bu şehirlerde yapılan etkinlikler, özellikle o şehrin ve bölgenin asırlara dayanan kültürel değerlerin ön plana çıkartılmasına ve tanıtılmasına katkı sağlıyor. Geleneksel sanatlar, her şehrin önemli bir parçası olarak öne çıkıyor ve festivallerde yer alıyor. Yöreye ait geleneksel sanatlar ki hemen hemen her şehirde “Yaşayan İnsan Hazinesi” olarak adlandırılan geleneksel sanatlarla iştigal eden sanatkârlar, etkinliklerde sanatlarını sergileyip festival süresince icra ediyorlar.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın hemen hemen her ilde ve bölgede sanat kurumları bulunuyor ve bu sanat kurumları zaten özel olarak o bölgede icra edilen müzik ve sahne sanatlarına ilişkin çalışmalar yürütüyor ve bu kurumlar festival programına dahil ediliyor. Bunun yanında şehirlerde gerek özel gerekse yerel yönetimler bünyesinde kurulmuş koro, orkestra ve topluluklar festivale katılarak halkla buluşuyor.
Festivalde şehirlere özgü gelenekler de ön plana çıkıyor. Bursa’daki “Çiçeklerin Düğünü” İpek İğne Oyası Sergisi ile “Coğrafya Geleneğin Kaderi: İznik Sergisi”ni, Trabzon’daki “Coğrafya Geleneğin Kaderi: Trabzon” Sergisi gibi etkinlikler şehirlerimize özgü geleneksel sanatların halkla buluşturulduğu etkinlikler olarak öne çıkıyor. Geleneksel sanatlar konusunda ise hem şehrin usta isimleri hem de Edirne’den Mardin’e kadar zanaat ve zanaatkarı festivallerde ağırlıyor. Mesela Samsun’da; Zembil Örme, Çarşamba Ayakkabısı ve Kazaziye gibi zanaatlarını icra eden ve yaşatan ustalar festival süresince Samsun’a özgü bu eşsiz zanaatlarını tanıtma imkânı buldular.
Gastronomi de festivalin önemli bir unsuru. Bu konuda çok özel çalışmalar yapılıyor. Her şehirde yöreye has lezzetlerin sunulduğu mekanlar “Lezzet Durağı” adıyla işaretleniyor ve tanıtılıyor. Ayrıca bu mekanlarda normal şartlarda sadece evlerde pişirilen pek de restoranlarda servis edilmeyen lezzet ve reçeteler yıl boyunca menülere giriyor.
Çocuklara yönelik etkinlikler de festivalin önemli bir parçası. Bu manada geleneksel sanatlarımızın “Yaşayan Miras” kavramı çerçevesinde çocuklara aktarılması hedefleniyor. Çocuklara yönelik atölye çalışmaları büyük ilgi görüyor ve bu sanatların geleceğe taşınmasına katkı sağlıyor.
Yaşayan Miras ve Kültürel Etkinlikler Genel Müdürü ve Kültür Yolu Festivali direktörü Selim Terzi de “Kültür Yolu Festivali dendiğinde sadece sahne sanatları değil; sözlü tarih kapsamında değerlendirebileceğimiz söyleşilerden, görsel sanatların öne çıkartıldığı sergilere, fotoğrafçılıktan gastronomiye kadar kültürel unsurların hepsi akla geliyor” diyor ve ekliyor: “Geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bu yıl festivalleri düzenlediğimiz şehirlerde özellikle vatandaşlarımızdan aldığımız olumlu geri dönüşler bizleri çok mutlu ediyor. Bir Türkiye markası olan festivalimiz bundan sonra da kültürü, sanatı ve gelenekleri halkımızın ayağına kadar götürmeye devam edecek. Her zaman dediğimiz gibi sanat iyileştirir ve birleştirir. Buna gönülden inanıyoruz.”