İnsanlık tarih boyunca gıdaya ihtiyacı sebebiyle son yüzyıla kadar genellikle kıtlıkla mücadele ettiyse, son asırda da kilo ve obezite problemiyle mücadeleye devam ediyor. Çağımızın müzmin probleminin çözüm adına sektörleşmesi ise hız kesmiyor. Günümüzde en çok araştırma yapılan hastalıkların başında gelen obezite yiyenlerin tadını kaçırdığı gibi yemeği utanılacak birşey haline getiriyor.
Bir uzman çıkıp dese ki, kalori hesaplarını bir kenara bırakın ve doyana kadar yiyin, bu oldukça şaşırtıcı olmaz mı? Ezberler bozulmaz mı? Burada tek şart ise yediklerinizin besleyici olması. Ama ne yazık ki hiç bitmeyen ve hep gündemde olan bir konu, diyet ve zayıflama. Kilo sorunu bir türlü çözülemiyor. Dr. Fevzi Özgönül’e göre bunun sebebi ‘piyasa’nın yanlış yönlendirmeler, kifayetsiz diyetler, demode bilgilerle dolu olması.
Peki, beden aklıyla zayıflamak mümkün mü? Hayykitap etiketiyle çıkan “Beden Aklıyla Zayıfla” kitabının yazarı Dr. Özgönül’e göre mümkün. Kitap beden aklının ne olduğunu ve düzgün işlemesi için yapılması gerekenleri anlatıyor. Aileden hekim olan ve uzun yıllar bu mesleğini sürdüren Özgönül, obezite konusuna yoğunlaşmış, kilo problemi yaşamış. İştahı azaltmanın ve ekstra kilolardan kurtulmanın en iyi yolunun, doyana kadar besleyici gıdaları yemek ve vücudu güçlendirmek olduğunu söylüyor. Anlattıklarına göre bize kilo aldıran fazladan yediklerimiz değil; atladığımız, yemediğimiz öğünler ve yediklerimiz içerisinde sindiremediğimiz bölümler. Şişmanlıkta asıl mesele ise sindirememek. Çünkü sindirim sistemi beden aklının merkezi.
Peki, beden aklı ne anlama geliyor? Bir canlının yaşamını ve neslini en mükemmel şekilde sürdürebilmesi için her hücresinden kaynaklanarak vücut bütününe yansıyan, genetik koduna göre verdiği tepki ve davranışlar beden aklı olarak tanımlanıyor. Beden aklını çalıştırarak ideal ölçülere ulaşmak için öncelikle sizi diyet stresine sokmuyor. Doyuncaya kadar yiyebiliyorsunuz. Doyduktan sonra ara öğün stresi de yok, bir dahaki öğüne kadar 5-6 saat dinleniyorsunuz. Sindirim sisteminizin çalışmasına izin vermeyi öğreniyorsunuz ama bu arada acıkmıyorsunuz. Yemek yerken yediklerinizin sırasına dikkat etmeyi de öğreniyorsunuz.
Hani, popüler diyetler var, yiyerek zayıflayın diye. İlk bakışta Özgönül’ün söyledikleri bu anlatıma benziyor. Ancak burada önemli olan yiyecek seçimi. Yani iştahınız size yemeniz için baskı yapıyorsa bunu engellemek yerine tercihinizi doğru yani size faydası olabilecekleri yemeniz gerektiği dile getiriliyor.
İnsanın beden aklının yanında kendi aklını ve mantığını da kullanmaya çalıştığını, ancak bunun çoğu zaman bizim yanılmamıza neden olduğunu ve birçok sorunu da beraberinde getirdiğini dile getiren yazar, konunun daha iyi anlaşılabilmesi için şu iki canlı örneği veriyor:
Mesela bir aslan, insanoğlu gibi akıl ve mantığını kullanmaya çalışsaydı, ceylan peşinde koşmak yerine onun yediği besinleri ben yesem ne olurdu diye düşünebilirdi. Ceylan avlamak yerine çok daha kolay ulaşabileceği otları yerdi ama aslanın sindirim sistemi otlardan gelecek proteini sindiremediği için gittikçe güçsüz düşer ve hayatını devam ettiremeyebilirdi. Üstelik doğal hayatın besin zincirine aykırı hareket ettiği için doğanın dengesi de bozulabilirdi. Aynı şekilde bir ceylan, aslanların avlanmak için beklediği otluk alana gitmekten korkarak daha tehlikesiz bölgelerden yiyecek aramaya kalksaydı, yine yeterince beslenemediği için güçsüz düşer ve hayatını devam ettiremeyebilirdi.
Bu konuda her şey kolay gibi gözükse de sanırım en zor olan şey de iştah varken acıkmayı beklemeden, beden aklını dinlemeden yemek. Zaten insan aklını kullanabilse kendisine de başkalarına da zararı dokunmayacak. Bu kadar hırs ve duyarsızlık olmayacak. Hayat bayram olmasa da güzel olacak.
GÖZÜME TAKILANLAR
Erzincan’ın yöresel lezzetleri için valiliğin girişimiyle coğrafi işaret tescil başvurusu yapıldı. 11 yöresel ürün yaprak döneri, tandır ketesi, kasefe tatlısı, lüle baklavası, tava leblebisi, sakı elması, tandır ekmeği, tandır lavaşı, babukko yemeği ve atom sütlaç ile kemaliye kavurmasından oluşuyor. Bugüne kadar 7 ürün için marka tescili gerçekleştirildi.
Uzmanlar tarafından yaklaşık 15 yıl süren çalışmalar neticesinde ıslah edilen kapari “Diyar 2017” ismiyle tescillenerek Tarım ve Orman Bakanlığının Milli Çeşit Listesi’ne kaydedildi. 2 bin farklı kapari genotipi arasından ıslah edilen Türkiye’de tescilli tek kapari çeşidi Diyarbakır’da GAP Uluslararası Tarımsal Araştırma ve Eğitim Merkezinde geliştirildi.
Lezita “beğendili piliç köfte”yi müşterilerinin beğenisine sundu. Altında beğendi ve çıtır pide, üzerinde piliç köftesi olan pratik ürün 15 dakikada hazırlanıyor. Lezita Genel Müdürü Mesut Ergül, geleneksel Türk mutfağı lezzetlerini modern bir yorumla harmanladıklarını ve ihtiyaçları dikkate alarak yenilikçi ürünler geliştirmeye devam ettiklerini ifade etti.
İstanbul ve Ankara'daki şubelerinde hizmet veren Ranchero Restoran, menüsüne Meksika mutfağı tutkunlarının favorileri arasına girmeye aday yeni yemekler ekledi. Tortilla arasında tercihe göre et veya tavuk arasında maydanozlu ve peynirli “Enchiladas Suizas”, volkanik taşta servis edilen “Molcajete con Mole Verde”, ‘nachos’ların ve misket köftelerin başrolde olduğu “Nachos & Meatball”, alışılmışın dışında bir burger deneyimi sunan “Truffle Cheese Burger” ve mekana özgü Sazanador baharatı ile hazırlanan özel bir atıştırmalık “Garlic Parmesan Truffle Fries” yeni tarifler arasında lezzet tutkunlarını bekliyor.
Çekya'nın başkenti Prag'da Türk mutfağı tanıtıldı. Şef Ebru Baybara Demir'in hazırladığı menüde Güneydoğu Anadolu'dan şiveydiz, Ege'den incir ve fava ile doldurulmuş kiraz sosunda pişmiş enginar, Akdeniz'den tahin ve ezine peynirli taze kabak, Karadeniz'den tereyağlı ve kuzu kıymalı karalahana dolması, Doğu Anadolu'dan içli köfte ve sumak sorbesi, İç Anadolu'dan keme mantarlı kuzu sarma, Marmara'dan pekmezli kazandibi ve Mezopotamya sorgül buğdayından özel yapılan ekmek yer aldı.
