28 Şubat'ın silahsız kuvveti: Basın

04:0010/10/2024, Perşembe
G: 9/10/2024, Çarşamba
Yeni Şafak
Yeni Şafak, işte bu derin baskı ortamında çok sesliliğin adresi oldu. Çalıştığı basın yayın organlarından uzaklaştırılan gazeteciler, düşüncelerini özgürce paylaşabilsin diye sayfalarını açtı. Mehmet Barlas, Koray Düzgören, Kürşat Bumin ve Ali Bayramoğlu gibi yazarların yolu tam da bu dönemde Yeni Şafak'la kesişti.
Yeni Şafak, işte bu derin baskı ortamında çok sesliliğin adresi oldu. Çalıştığı basın yayın organlarından uzaklaştırılan gazeteciler, düşüncelerini özgürce paylaşabilsin diye sayfalarını açtı. Mehmet Barlas, Koray Düzgören, Kürşat Bumin ve Ali Bayramoğlu gibi yazarların yolu tam da bu dönemde Yeni Şafak'la kesişti.

28 Şubat sürecinde darbecilerden sonra en aktif rolü kartel medyası oynadı. Düzmece manşetlerle Refahyol hükümetini düşüren basın yayın kuruluşları, darbeye direnen kalemleri de talimatla susturmak istedi. Ancak bu oyunu Yeni Şafak bozdu, sayfalarını bu yazarlara açarak özgürlüğün sesi oldu.

28 Şubat sadece demokrasi tarihimizin değil basın tarihimizin de en kara sayfalarından oldu. O dönem Dinç Bilgin ve Aydın Doğan’ın patronu olduğu basın yayın kartelleri darbenin silahsız kuvvetleri rolünü oynadı.


ÇİLLER İSTİFAYA ZORLANDI

DYP lideri Tansu Çiller, doğrudan ailesi hakkında hazırlanan haberlerle koalisyondan çekilmeye, Başbakan Erbakan da “irtica ve şeriat tehdidi” senaryoları ile istifaya zorlandı. Zaman zaman daha ileri gidilerek “Ordu göreve” çağrıldı, isimsiz askeri kaynakların ağzından seçilmiş iktidar darbeyle tehdit edildi. 28 Şubat kararlarından kısa bir süre sonra Refahyol’un yıkılmasının ardından, medya görevine devam etti. Kararların uygulanmasına sınırsız destek vererek yıkımın en büyük ortağı oldu.


GAZETECİLERE BRİFİNG

Gazete patronları ve yöneticileri doğrudan askeri kanat tarafından talimatlandırıldı. Bunun kamuoyuna da yansıyan en açık göstergesi gazetelerin yöneticileri ve yazarlarına Genelkurmay Başkanlığında verilen brifing oldu. 29 Nisan 1997’de karargaha çağrılan ve bugün hala demokrasi tüccarlığı yapmaya devam eden gazeteciler, salonu hınca hınç doldurarak o dönem korgeneral olan Çetin Doğan’ı nefes bile almadan dinledi. Doğan, laiklik ve şeriat vurgulu konuşmasının sonunda 'rejimi korumak için medyaya büyük görev düştüğünü' ifade etti. 3,5 saat süren toplantıda kendilerine verilen görevi yerine getiren gazeteciler, Çetin Doğan’ın sözlerini gazete manşetlerine taşıdı: İrtica PKK’dan daha tehlikeli….


UTANÇ MANŞETLERİ

O süreçte ‘amiral’ rolünü Hürriyet gazetesi üstlendi. Gazete, “Askerin mesajı (01.03.1997), Askerin 20 şartı (02.03.1997), Ya uy, ya çekil (04.03.1997), Karadayı, Hoca’ya randevu vermedi (06.03.1997), Asker ile uğraşmayın (09.03.1997) gibi manşetlerle tarihe kazındı.


YA SİNDİR YA GİT

Yine Aydın Doğan’a ait Milliyet gazetesi de Hürriyet’i aratmadı. “İrtica PKK’dan tehlikeli (25.02.1997), En uzun gün (28.02.1997), 7 Refah bunalımı (05.03.1997), Erbakan geriyor (26.03.1997), Tehdidin adı irtica (30.04.1997), Ordudan son uyarı (12.06.1997), MGK’nin gündemi rejim (28.02.1997), Şeriatçı eğitim dorukta (03.03.1997), ‘Ya içine sindir ya git’ (04.03.1997), ‘Orduyu zorlamayın’(10.03.1997) gibi manşetler gazetenin arşivindeki yerini aldı.


SEVİYESİZ BİR ÜSLUP KULLANILDI

Dinç Bilgin’e ait basın yayın kuruluşları ise daha seviyesiz ve küstahça bir üslup kullandı. Başbakan Erbakan’dan ‘Hoca’ diye bahseden gazete, Erbakan’a manşetlerinde ikinci tekil şahıs (sen) kullanarak saldırdı. Gazete şu başlıklarla utanç manşetlerindeki yerini aldı: “Zehir zemberek (01.03.1997), Kim yalancı (04.03.1997), Ürperten yemin (05.03.1997), Paşa paşa imzaladı (06.03.1997), Hoca yine ateşle oynuyor (07.03.1997), Sarık harekâtı (12.03.1997), 473 gizli Kur’an kursu (13.03.1997), Hoca şartsız ‘Kabul’ dedi (14.03.1997), İşte 18 madde: Erbakan’ı Atatürkçü ve laik yapan imza (19.03.1997).”


ANDIÇ TEZGÂHI

28 Şubat sürecine karşı duruş sergileyen gazeteciler de oldu, ancak başlarına gelmeyen kalmadı. Tarihe “Andıç skandalı” olarak geçen olay, bu gazetecilere yönelik hamlelerin en çok gürültü koparanı oldu. 1998’de yakalanan PKK elebaşlarından Şemdin Sakık’ın soruşturma zaptına, yalan ifadeler eklenerek basına sızdırıldı. Bu ifadeler, 25 Nisan 1998 tarihinde Hürriyet ve Sabah gazetelerinde iki gün boyunca yayımlandı. Sakık’ın, bazı gazetecilerin para karşılığında terör örgütüne destek verdiğini söylediği iddia edildi. Bu haberlerin ardından Mehmet Ali Birand, Mehmet Barlas gibi gazeteciler çalıştıkları kurumlardan kovuldu. Belgede adı geçen Akın Birdal ise suikasta uğradı. Sakık, mahkemede kendisinin böyle bir ifade vermediğini söyledi. İlerleyen yıllarda belgenin Genelkurmay istihbaratında hazırlandığı ortaya çıktı.


EN ÖZGÜR MESLEK YAŞAMIMI YENI ŞAFAK’TA BULDUM

Darbecilerin talimatıyla hem televizyon kanalındaki hem de gazetesindeki işinden olan Türk basınının güçlü kalemi Mehmet Barlas’ın adresi de Yeni Şafak oldu. Barlas, son yazısında 3 yıl sütunlarını süslediği Yeni Şafak için şu ifadeleri kullandı:"28 Şubat’ın ambargo koyduğu gazetecilerden biri olan ben, ‘Yeni Şafak’ta en özgür, en özerk ve en bağımsız bir meslek yaşamı buldum. Gazetenin sahipleri de, yazı işlerinde birlikte çalıştığımız arkadaşlarımız da bu güzel ortamı sundular bana. Ve hepimizin kabul ettiği bir gerçek var. Yeni Şafak, Türkiye'de bağımsızlığı, özgürlüğü temsil eden alternatif medyanın, en ciddi ve en etkili organı...” Yeni Şafak, işte bu derin baskı ortamında çok sesliliğin adresi oldu. Çalıştığı basın yayın organlarından uzaklaştırılan gazeteciler, düşüncelerini özgürce paylaşabilsin diye sayfalarını açtı. Mehmet Barlas, Koray Düzgören, Kürşat Bumin ve Ali Bayramoğlu gibi yazarların yolu tam da bu dönemde Yeni Şafak'la kesişti.


YENİ ŞAFAK BAĞIMSIZLIĞIN TEMSILI

Darbecilerin talimatıyla hem televizyon kanalındaki hem de gazetesindeki işinden olan Türk basınının güçlü kalemi Mehmet Barlas’ın adresi de Yeni Şafak oldu. Barlas, son yazısında 3 yıl sütunlarını süslediği Yeni Şafak için şu ifadeleri kullandı: “28 Şubat’ın ambargo koyduğu gazetecilerden biri olan ben, ‘Yeni Şafak’ta en özgür, en özerk ve en bağımsız bir meslek yaşamı buldum. Gazetenin sahipleri de, yazı işlerinde birlikte çalıştığımız arkadaşlarımız da bu güzel ortamı sundular bana. Yeni Şafak, Türkiye’de bağımsızlığı, özgürlüğü temsil eden alternatif medyanın, en ciddi ve en etkili organı...”


YENI ŞAFAK HESAPLARI BOZDU

Batı Çalışma Grubu’nun düzmece andıcıyla Sabah Gazetesi ile yollarını ayıran Cengiz Çandar da darbeciler tarafından susturulmak istendiğini, ancak Yeni Şafak’ın bu oyunu bozduğunu ifade etmişti. Çandar, ilk yazısında Yeni Şafak’ın darbecilere karşı duruşunu şöyle selamlamıştı: “ 28 Şubat dönemindeki ‘andıç’ların basındaki suç ortakları tarafından ‘jurnallenerek’, kalemimin elimden alınması ve susturulmam hesaplandı. Yeni Şafak, işte bu hesapları bozdu.”


#Yeni Şafak
#30. yıl
#28 Şubat