Türk yayıncılığı üzerine yapılan çalışmalarda adı sık sık geçen adreslerden birisi de Üsküdar Matbaası’dır. 19. yüzyılın başında Harem taraflarında Selimiye Kışlası bölgesinde faaliyete geçen Üsküdar Matbaası aynı zamanda Türk yayıncılığı açısından pek çok ilke de imza atmıştır. Özellikle Türk matbaası üzerine ilk kapsamlı çalışmaları yapan isimlerden yazar Selim Nüzhet Gerçek’in geçtiğimiz yıllarda Büyüyenay Yayınları arasında yeniden okurla buluşan Matbuat Tarihi kitabını okuduğumda ben de bir Üsküdarlı olarak matbaanın yerini tespit edebilmek adına Harem ve Selimiye bölgelerindeki sokakları adım adım gezmiştim ancak değişen sokak adları yüzünden net bir veri elde edememiştim.
Geçtiğimiz hafta Üsküdar Belediyesi ve Üsküdar Sahaflar Derneği’nin ortaklaşa düzenlediği 220. Yılında Üsküdar Matbaası sergisi Sahaflar Çarşısı’nın bulunduğu vakıf binasında kapılarını açınca büyük bir merakla gezdim. Erkan Doğanay’ın küratörlüğünü yaptığı sergide ilk kez Üsküdar Matbaası’nda basılan kitaplar bir araya gelmiş, ulaşılamayan kitapların ise resimleri ve isimleri hakkında bilgi verilmiş. Aynı zamanda sergiye paralel bir de meraklı okurlar için kitap hazırlanmış. Kitaba Üsküdar Belediyesi’nin internet sayfasından dijital olarak da ulaşmak mümkün.
Bilindiği gibi dünyada ilk basılı gazetenin hikayesi MS 700 yıllarına Pekin’e uzanır. Matbaa tarihine baktığımızda Çin’den Mısır’a oradan Avrupa’ya geçtiğini ve her dönemde teknik olarak biraz daha geliştiğini görüyoruz. Osmanlı topraklarına ise göç eden İspanyol Yahudileri’yle birlikte gelmiştir. Avrupa’da ilk modern matbaanın kuruluş hikayesi 15. yüzyıla uzanır. Osmanlı topraklarında ise öncelikle azınlıklar tarafından kullanılır. Hem el yazmasından geçinen hattatları korumak hem de matbaata ilk basılan Arapça harflerin görsel açıdan yetersizliği Türk matbaasının kuruluşunu 18. yüzyıla kadar uzatır. Türk matbaası denilince hepimizin aklına bugün İbrahim Müteferrika ismi gelir. İstanbul Yavuz Selim semtindeki -bugün hala cami, kütüphane ve ceşmesiyle ayakta kalmış- Mismarcı Şüca Sokak’ta bulunan evinin alt katını matbaaya çevirdiği ve burada basılan ilk Arapça Türkçe eserin Vankulu Lügati olduğu bilinir. Said Efendi ile birlikte Müreferrika’nın ilk kurduğu Türk matbaasının deposu ise Tophane’dedir. Bu matbaada 1729-42 yılları arasında 22 cilt halinde 17 eser basılmıştır. Toplam 12 bin 500 eser kayıtlara geçtiği tespit edilmiştir.
Üsküdar Matbaası ise özellikle bastığı kitaplarla Osmanlı’da matbaa anlayışının halk nazarında ilgi görmesine önderlik ettiği için önemlidir. Kuruluş hikayesi ise şöyledir: 3. Selim’in Nizam-ı Cedid hareketi çerçevesinde Hasköy’de faaliyete geçirdiği matbaa Anadolu yakasına taşınır. Üsküdar Selimiye Kışlası civarında kurulan Üsküdar Matbaası ilk kitabını 1803 yılında yayınlar. Üsküdar Matbaası’nın Türk yayıncılık tarihinde önemli bir yerinin olmasının birkaç sebebi vardır. Öncelikle 1929 yılında kurulan Müfererrika Matbaası Üsküdar Matbaasının kurulduğu 1803 tarihine kadar yani 74 yıllık süre içinde 45 kitap basarken Üsküdar Matbaası 1824’e kadar yani kapandığı yıla kadar 21 yılda 81 adet kitap basmıştır. Üsküdar Matbaasının bir başka özelliği ise ilk dini kitabın yine bu matbaada basılmasıdır. Ayrıca ilk atlas ve ilk tıp kitabının da basıldığı bu matbaaya ait bugün 66 kitap Üsküdar Belediyesi koleksiyonunda yer alıyor ve geçtiğimiz hafta açılan sergide de meraklılarının ilgisine sunuluyor. Sergi hazırlanırken Üsküdar Matbaası’nda basıldığı tespit edilen 3 kitap hakkında bilgiye ulaşılamamış. Üsküdar Belediyesi’nin koleksiyonun yanında Sahaflar Derneği Başkanı Bahtiyar İstekli, sahaf Mevlüt Ceylan’ın koleksiyonu başta olmak üzere bu matbadan çıkmış kitaplar sergi kapsamında biraraya getirilmiş. Özel kolaksiyonların dışında Ankara Milli Kütüphane, Beyazıt Yazma Eserler Kütüphanesi ve Süleymaniye El Yazmaları Kütüphanesi’nde bulunan matbaaya ait eserler hakkında ise sergide bilgi verilmiş. Ayrıntılı bilgiler ise hazırlanan kitapta yer alıyor.
3. Selim döneminde basılan kitaplar yenileşme hareketi hakkında da bize bilgi veriyor. Ancak Kabakçı İsyanı’nda kışla, askeri lojmanlarla birlikte matbaa binası da yakılıp yıkılmış. Ancak daha sonra toparlanarak yine de yayıncılığa devam eden matbaa mali zorluklar yüzünden 1824 yılında Sülaymaniye tarafına taşımış. Matbaanın Üsküdar’daki yeri ise 1843’te kışlanın ahırları genişletilirken yıkılmış. Gönüller, Türk yayıncılıkta önemli yeri olan Üsküdar Matbaası anısına bu sergiden yola çıkılarak bir müze açılmasını ister. Sergi 29 Ocak’a kadar görülebilir.
Üsküdar Matbaası’nda basılan ilk eser olarak Cedid Atlas kabul edilmektedir. Aynı zamanda İslam dünyasının basılı ilk atlası olarak 1803 yılında Üsküdar Matbaası’nda basılan bu eserin orijinal bir nüshası da Üsküdar Belediyesi koleksiyonunda yer alır. Geçtiğimiz yıl ise Cedid Atlas tıpkı basımı yapılarak bilim ve kültür dünyasının hizmetine sunuldu. Atlasın bir serlevha niteliğinde olan kitap başlığındaki tam adı Cedid Atlas Tercümesi olup, Türkiye haricindeki ülke kütüphanelerinde bu isimle kayıt altına alınmıştır. Cedid Atlas (mavi-siyah) renkli bir gökyüzü ve burçlar haritası ile dünyanın değişik bölgelerini gösteren ve elle renklendirmiş 24 bakır gravür harita içermektedir. Gökyüzü haritası ve diğer haritalar en az (53 cm x 72 cm) ebadında olup, haritaların tamamı William Faden’ın General Atlas’ından uyarlanmıştır. Atlasta haritalardan önce Mahmud Raif Efendi tarafından yazılmış ve coğrafyanın faydalarını anlatan (1+79) sayfa uzunluğunda “Ucalet-ül Coğrafiye” adlı bir çalışma ve bir de kapak sayfası (serlevha) bulunmaktadır. Mahmud Raif Efendi’nin yazdığı “Ucalet-ül Coğrafiye” adlı çalışma 1804 yılında basılmış ve atlasın başına eklenerek beraberce ciltlenmiştir.
Üsküdar Matbaası basın tarihinde birçok ilke sahne olmuş. Bunların en önemlisi ilk dini eserin Üsküdar Matbaası’nda basılmış olmasıdır. Bu sebeple Üsküdar dini yayıncılığın neşrettiği ilk yer olmuştur. Bunun dışında ilk atlas, ilk tıbbi kitap da Üsküdar Matbaası’nda basılmış ilk harekeli kitap, yine matbaada kullanılan ilk talik hurufat kitap, cildi üzerine ilk padişah tuğrası uygulaması bu matbaada basılan eserlerde ilk kez kullanılmış.
Türk matbaacılık tarihinde Üsküdar Matbaası’nın bir başka önemi de ilk kez bir matbaa halk nazarında da karşılık bulmuş, daha geniş kitlelere ulaşmıştır. Bunun bir sebebi de dini eserlerin özellikle medrese hoca ve talebelerinin ilgi göstereceği kitapların burada basılmasıdır. Matbaa eserlerinin yazma eserlere nispeten daha ucuz olması, bu ilgiyi artıran faktör olmuştur. Matbaanın daha önceki serüvenine bakıldığında yayınlanan eserlerin seçkin bir zümreye hitap etmesi matbaanın dar bir çerçevede kalmasına sebep olduğu biliniyor.
Hazırlanan bu bibliyografyada Üsküdar Matbaası’nda 46 adet farklı eser basıldığı tespit edilmiştir. Tekrar baskılar ile toplam basılan yayın sayısı 81’i bulmaktadır. Bunların 1 adedi Fransızca, 35 adedi Arapça ve 45 adedi Türkçe’dir. Basılan kitapların muhtevaları ise oldukça geniştir. Fetva mecmualarından, geometriye, ilmihal kitabından astrolojiye, askeri mühendislikten sözlüklere, atlastan tıb bilimlerine, Osmanlı tarihinde dini bilgilere kadar oldukça çeşitlidir.
Talikü’l-Fevâzıl alâ İ’râbi’l-Avâmil adlı Arapça eser bu matbaada basılıp en çok rağbet gören eser olarak kayda geçmiş. Mehmed b. Pir Ali el-Birgivî (ö. 929-981/1523-1573)’nin medreselerde, Arap dili eğitiminde temel ders kitabı olarak okutulan el-Avamilu’l-Cedide adlı eserin cümle tahliline dair bir eserdir. Zeynizâde Hüseyin b. Ahmed (ö. 1172/1759 [?]) tarafından kaleme alınan bu talika kaynaklarda Avamil Muribi ve Muribu’l-Avamil adıyla meşhur olmuştur. Eser basıldıktan sonra büyük rağbet görmüş, hem müstakilen hem de Bigalı Mustafa b. İbrahim’in Tuhfetu’l-İhvan adlı eseriyle birlikte 6 kere Üsküdar Matbaası’nda (1805, 1809, 1811, 1816, 1818 ve 1822) olmak üzere pek çok kere basılmıştır.
İlk basılan Osmanlı’daki dini kitabın Birgivi Risalesi olduğunu dile getiren Ali Birinci serginin kitabında da bu konuyu ele alan bir makalesi yer alıyor. 3. Selim zamanında Birgivi Mehmet Efendi’nin sade bir Türkçe ile yazdığı risale kayda geçer. Nizamı-ı Cedid askerine dair kanunnamelerde de dini kitap olarak bu risalenin adı geçer.