|

Muvatta Sabır Hakkında Hadisleri

- Muvatta
Kitaplar
Muvatta
Konu Başlıkları
Sabır Hakkında
Sabır Hakkında Hadisleri
3233-

Resullah (sav)'ı şunları söylerken işittim: "Kendisine bir musibet gelen müslüman Allah'ın emrettiği: "İnnalillahi ve inna ileyhi raci'un, allahümme ecirni fi musibeti vahluf li hayran minha: "Biz Allah'ınız ve ancak O'na döneceğiz. Bana bu musibetim için ücret ver. 

Ve bana bunun arkasından daha hayırlısını ver" derse Allah o musibeti alır ve mutlaka daha hayırlısını verir." Ümmü Seleme der ki: "Ebu Seleme (ra) vefat ettiği zaman ben: "Ebu Seleme'den daha hayırlı olan hangi müslümar var? Resulullah (sav)'la ilk hicret eden hane, onun hanesiydi" dedim. Ben bunu söyledikten sonra Allah, onun yerine bana Resullah (sav)'ı verdi. Şöyle ki: Resulullah (sav), bana Hatib İbnu Ebi Belte'a'yı göndererek kendisi için beni istetti. Ben: "Benim (küçük) bir kız çocuğum var, ayrıca ben kıskanç bir kadınım. (Resulullah'ın ise birçok hanımı var, imtizacsızlıktan korkarım)" diye cevap verdim. Resullah (sav): "Kız çocuğuna gelince, Allah'a dua ederiz, onu kendisinden müstağni kılar, kıskançlığı için de Allah'a gidermesini dua ederim" buyurdular.
Cenaiz 3;
(918);
Cenaiz 42;
(1;
236);
Cenaiz 22;
(3119);
Da'avat 88;
(3506);
3238-

Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kul hastalandığı zaman Allah Teala hazretleri ona iki melek gönderir ve onlara: "Gidin bakın, kulum yardımcılarına ne diyor bir dinleyin!" der. 

Eğer o kul, melekler geldiği zaman Allah'a hamdediyor ve senalarda bulunuyor ise, onlar bunu, her şeyi en iyi bilmekte olan Allah'a yükseltirler. Allah Teala hazretleri, bunun üzerine şöyle buyurur: "Kulumun ruhunu kabzedersem, onu cennete koymam kulumun benim üzerimdeki hakkı olmuştur. Şayet şifa verirsem, onun etini daha hayırlı bir etle, kanını daha hayırlı bir kanla değiştirmem ve günahlarını da affetmem üzerimdeki hakkı olmuştur."
Ayn 5;
(2;
940);
3242-

Hanımım vefat etmişti. Bana, Muhammed İbnu Ka'b el-Kurazi, ta'ziye (baş sağlığı dilemek) maksadıyla uğradı. 

Ve şunu anlattı: "Beni İsrail'de fakih, alim, abid, gayretli bir adam vardı. Onun çok sevdiği bir karısı vefat etmişti. Onun ölümüne adam çok üzüldü, öyle ki, bir odaya çekilip kapıyı arkadan kapattı, yalnızlığa çekildi, kimse yanına giremedi. Onun bu halini, Beni İsrail'den bir kadın işitti. Yanına gelip: "Benim onunla bir meselem var, kendisine bizzat sormam lazım" dedi. Halk oradan çekildi. Kadın kapıda kalıp: "Mutlaka görüşmem lazım" dedi. Birisi adama seslendi: "Burada bir kadın var, senden bir şeyler sormak istiyor, "mutlaka bizzat görüşmem lazım, bizzat sormam lazım" diyor. Herkes gitti kapıda sadece o kadın var ve ayrılmıyor." İçerdeki adam: "O'na müsaade edin gelsin" dedi. Kadın yanına girdi. Ve: "Sana birşey sormak için geldim" dedi. Adam: Nedir o? deyince kadın anlattı: "Ben komşumdan iareten bir gerdanlık almıştım. Onu bir müddet takındım ve iareten kullandım. Sonra onu benden geri istediler. Bunu onlara geri vereyim mi?" Adam: "Evet, vallahi vermelisin!" dedi. Kadın: "Ama o epey bir zaman benim yanımda kaldı. (Onu çok da sevdim)" dedi. Adam: "Bu hal senin, kolyeyi onlara iade etmeni daha çok haklı kılıyor, zira onu iare edeli çok zaman olmuş" demişti(ki, bu cevabı bekleyen kadın) atıldı: "Allah iyiliğini versin! Sen Allah'ın sana önce iare edip, sonra senden geri aldığı şeye mi üzülüyorsun? O, verdiği şeye senden daha çok hak sahibi değil mi?" dedi. Adam bu nasihat üzerine içinde bulunduğu duruma baktı (ve kendine geldi). Böylece Allah, kadının sözlerinden adamın istifade etmesini sağladı."
Cenaiz 43;
(1;
237);
3245-

Resulullah (sav) buyurdular ki: "Benim (yokluğumdan hasıl olan) musibet, müslümanları musibetlerinde teselli etmelidir." (Bir başka rivayette şöyle denmiştir: "Kim bir musibete uğrarsa, benim yokluğum sebebiyle maruz kaldığı musibetini hatırlasın. 

Çünkü bu, en büyük musibettir.")
Cenaiz 41;
(1;
236);