İsrail’in bombaladığı Lübnan’da yaşayan Osmanlı hanedanı üyeleri de Türkiye’ye dönmek istiyor. Yeni Şafak’a kapılarını açan I. Abdülmecid’in torunu Bilun Alpan’ın kızı Nahide Jarallah, Lübnan’da çok kriz ve savaş gördüklerini ama bugünkünün farklı olduğunu anlatıyor. Türkçe konuşan 84 yaşındaki Jarallah, “Ben de Türkiye’ye gitmek isterim ama oraya gidip nerede, nasıl yaşayacağım? Orada bir imkan olsa gitmek isteriz” dedi.
Lübnan dört bir yandan İsrail saldırılarına hedef olurken, ülkede yaşayan Osmanlı hanedan üyeleri yeniden gündeme geldi. Osmanlı hanedanının 3 Mart 1924'te sürgün edilişinin son tanığı, I. Abdülmecid'in torunu Bilun Alpan Sultan’ın kızı
ve Alpan’ın kardeşi Yaşar Alpan’ın kızı
Cyntia (Sindiya) Alpan Osmanoğlu
Beyrut’ta Yeni Şafak’a konuştu.
RÖPORTAJ SIRASINDA BEYRUT BOMBALANDI
Beyrut merkezde bir arada yaşayan Nahide Jarallah, Cyntia (Sindiya) Alpan Osmanoğlu ve küçük kızı Aya, kapılarını Yeni Şafak’a açtı. 84 yaşındaki Nahide Jarallah, çok iyi Türkçe konuşuyor, hatıraları hala dün gibi aklında. Jarallah son İsrail saldırılarının ona eski savaşları hatırlattığını ve kendilerini tedirgin ettiğini anlattı. Jarallah ile konuştuğumuz anlarda İsrail’in savaş uçakları üstümüzden geçerek Beyrut merkezde iki ayrı noktaya saldırı düzenledi. 1 kilometre uzakta gerçekleşen bu saldırı sırasında Nahide Jarallah’ın yaşadığı panik ve korku daha da arttı.
İSTANBUL’U GÖRÜNCE AĞLADIM
Lübnan’ın iç savaşı, 2006 yılında İsrail ile yapılan savaş ve diğer pek çok krize tanık olduğunu söyleyen
,
14 yıl süren iç savaşta çok korkmuştum. Annem rahmetli Bilun Alpan Sultan beni İstanbul’a gönderdi. İstanbul’u görür görmez ağlamaya başlamıştım. Beni gören bir polis memuru, ‘Burada kalın o zaman bir daha gitmeyin’ demişti. İstanbul’da geçirdiğim bir ayın ardından geri döndüm. Savaş bitmişti ama her taraf delik deşikti. Manzaralar çok kötüydü.
“Lübnan’da pek çok kriz ve savaş gördük ama bugünkü çok daha beter”
diyen
,
“Sonu var mıdır yok mudur bilemiyorum. Sivilleri öldürmek, canlara kıymak. Her tarafı vuruyorlar. Korku içindeyim, büyük bir panik yaşıyorum ve hangi köşeye gideceğimi şaşırıyorum. İsrail vahşi, çok kötü. Bu kadar vahşilik görmemiştim. O kadar berbat bir şey ki. Vaziyet çok kötü. Burada bir yere çıkmıyoruz. Telefonla görüşüyoruz. Kimseyi göremiyoruz”
değerlendirmesini yaptı.
Lübnan’daki ekonomik krizin ardından devletin bankadaki paralara el koyduğunu, bu nedenle bütün varlığının gittiğini aktaran
“Yıllarca çalıştım, birikim yaptım. Gidiyoruz paramızı istemeye, sanki dilenir gibi. 150-200 dolar verip gönderiyorlar. Bununla nasıl geçinebilir bir insan? Vaziyet berbat. Bu yaşta artık ben çalışamam. 30 sene çalıştım ama şimdi bitti”
diye belirtti.
TÜRKİYE’YE GİTMEK İSTERİM
Türkiye’nin tahliye operasyonuna da değinen
,
“Ben de Türkiye’ye gitmek isterim ama oraya gidip nerede, nasıl yaşayacağım? Gidip de bir kaç gün sonra geri döneceksem burada kalmam daha iyi. Hepimiz bir aradayız, kuzenim ve kızı ile yaşıyoruz. Türkiye şu an bizi çağırsa hepimiz gitmeliyiz, ya da hiç gitmemeliyiz. Orada bir imkan olsa gitmek isteriz”
sözlerini dile getirdi.
Ailesinin sürgün edildiği zamanları anlatırken
, “Annemi ve ailesini sürgün ettiler. Bunu düşününce üstüme bir ağırlık çöküyor. Nasıl insanı memleketinden kovarlar. Kayıklara binin gidin nasıl derler? Böyle şey olur mu?”
dedi. Filistin’in işgal edilmiş topraklarından Hayfa’da doğan Jarallah, İsrail saldırılarını da şöyle değerlendirdi: “
Nasıl bitecek, nasıl sonlandırılacak bilmiyorum. Büsbütün panik. Yaşananlar çok korkunç. Çok üzülüyorum. O kadar insani sinek öldürür gibi öldürüyorlar. Bu ne biçim bir dünya bunlar nasıl insanlar? Bunlar şeytan.”
HER BOMBA ACILARI ORTAYA ÇIKARIYOR
Osmanlı sürgünün son tanığı Bilun Alpan’ın erkek kardeşi Yaşar Alpan’ın kızı Cyntia (Sindiya) Alpan Osmanoğlu, kendini 3 ayrı milliyete ait olarak tanımlıyor. 62 yaşındaki Osmanoğlu,
Babam Osmanlı ailesinden, annem Lübnanlı ve ABD’li. Bu yüzden farklı üç milletim var. Kanı Türk, doğuştan Lübnanlı ve annem de ABD’li. Ben burada doğdum ve 15 yıllık iç savaş, 2006 savaşı, sonra da çok zor olan bir ekonomik krizi gördük. 4 Ağustos’ta da bir patlama yaşadık ve şimdi bu savaşımız var. Yani 4 savaşa tanık olduk. Çok üzgünüm çünkü hayatımızı her yeniden kurduğumuzda ve mutlu olduğumuzda ve biraz huzur içinde hissettiğimizde bir şeyler oluyor, bizi geri alıyor. Ve şimdi her bomba bana, daha önce duyduğum diğer tüm bombaları hatırlatıyor. Böylece geçmişteki acıyı yeniden ortaya çıkarıyor.
HAYATTA KALMAK İÇİN SAVAŞIYORUZ
İsrail’in Lübnan saldırılarını değerlendiren
,
“İşte gördünüz, 10 dakika önce biz konuşurken, uçak üstümüzden geçti ve bombardıman yaptı. Evdeki paniği gördün. Her bomba patladığında, sanırım ülkeyi terk etmek istiyoruz. Sonra hayır diyorum. Birkaç gün sonra kendimizi huzurlu hissediyoruz. Tamam, kalacağız diyoruz. Bu çok yorucu. Burada maddi savaş, duygusal savaş, çocuğumun öldürüleceği korkusu var. Aynı zamanda elektrik yok, su yok. Enflasyon savaşı var, bombalar tepemizde. Bu krizin içinde hayatta kalmaya çalışıyoruz. Savaş bölgesinde her zaman güçlü duruyoruz ve hayatta kalmak için savaşıyoruz”
diye konuştu.
OSMANLI OLMAKTAN GURUR DUYUYORUM
Türkiye’de başta Orhan Osmanoğlu olmak üzere pek çok hanedan üyesiyle görüştüklerini anlatan
,
“Hepsi bizi sürekli arıyor, çağırıyor. Bizi önemsiyorlar” dedi. Osmanlı mirası ile gurur duyduğunu vurgulayan Cyntia Alpan Osmanoğlu, “Başardıklarımızla gurur duyuyorum. Osmanlı olmaktan gurur duyuyorum. Osmanlı ailesinin soyundan geldiğim için gurur duyuyorum, Türk olduğum için de gurur duyuyorum. Ayrıca Lübnanlı ve Amerikalı olmaktan gurur duyuyorum çünkü üç milliyetim var, bu yüzden bana birini seçtiremezsiniz. Ama köklerim Osmanlı. Lübnan'da doğdum ve onlar bana, aileme ve babama misafirperver davrandılar. Bana şu anda bildiklerimi öğrettiler, kariyer kadını olmayı başardım”
diye konuştu.
“Sürgün edilen bir aile olarak Lübnan bize çok lütufkar davrandı” diyen Cyntia Alpan Osmanoğlu, “Bizi kendi ülkelerinde karşıladılar. Onlara minnettarım. Ayrıca Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a ihtiyaç duyduğumuzda bizimle ilgilendiği için çok müteşekkiriz. Örneğin, zor mali kriz sırasında halama ve babama baktı.
Bu yüzden Cumhurbaşkanı Erdoğan'a bize yardım ettiği için çok teşekkür ediyoruz. Aynı şekilde bizi her zaman merak ettikleri için Türk halkına da teşekkür ediyorum
” şeklinde konuştu.
Onurumuzla ölmeyi tercih ederiz
Türkiye’nin Lübnan’dan Türk vatandaşlarını tahliye operasyonunu da değerlendiren Osmanoğlu, “Önceki yıllarda ve önceki savaşlarda bizi hep Osmanlı ailesi olarak çağırdılar, tahliye ettiler ve bize iyi baktılar. Lübnan'daki tüm Türk vatandaşları gibi yapabilirdik, büyükelçiliğe tahliye başvurusunda bulunabilirdik. Bu bir hataydı çünkü bunu yapmadık, çünkü tahliye olacağımız söylendi. Aileden biri aradı ve bize bakacaklarını söyledi. Birdenbire geminin gittiğini gördük ve geride kaldık. Türkiye’ye gitmek isteriz. Ama sorun şu ki geçmişte gittiğimizde kendi paramız vardı. Çünkü burada bir ekonomik kriz yoktu. Şimdi çifte krizimiz var. Orada nasıl yaşayacağız? Biz kimseye yük olmak istemiyoruz. Bir değer olmak, değer katmak istiyoruz. Oraya gitmek için bir geçiş çerçevesi istiyoruz. Biz insanlara yardım etmeye alışığız, şu anki durumumuz bizi yansıtmıyor. Bu yüzden Lübnan’dan ayrılmadık. Gerekirse onurlu bir şekilde ölmeyi tercih ederiz” ifadelerini kullandı. Röportajın bu bölümünde Osmanoğlu, gözyaşlarına hakim olamadı.
Lübnan’ı Gazze yapacaklar
Osmanoğlu, Filistin’de yaşananların şimdi Lübnan’a da taşındığını söyleyerek, “
Bir Osmanlı olan babam Hayfa’da doğdu Nahida’nın babası Kudüslüydü. Olan bitene çok üzgünüm. Bu adil değil. Birlik olmalıyız, Lübnan’ın ve Filistin’in yanında durmalıyız. İsrail’in Lübnan’ı Gazze’ye çevireceğine neredeyse yüzde yüz eminim. Çünkü görüyorum. Önce Hizbullah’ı hedef alacağız dediler. Gelip Beyrut merkezi vurdular. Sırada hastaneler, gazeteciler var. Göçmenlerin olduğu okulları vururlarsa da şaşırmam. İsrail buradaki gazı, suyu ve tarım arazilerimizi istiyor, Hizbullah’ı değil”
dedi.
#osmanlı
#israil
#lübnan
#türkiye
#orta doğu