Masonların gerçek yüzünü ifşa için büyük mücadele veren Demokrat Parti Afyon vekili Gazi Yiğitbaşı, dönemin İçişleri Bakanı Halil Özyörük’ü aşamaz. Yiğitbaşı haklı çıkar. Faaliyetlerine son verilmeyen masonlar 27 Mayıs 1960’ta başlayıp 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat, 27 Nisan, Gezi, 17-25 Aralık ve 15 Temmuz’a uzanan darbe zincirini başlattı.
Masonların gerçek yüzünü ifşa için büyük mücadeleler veren Afyon milletvekili Gazi Yiğitbaşı, dönemin İçişleri Bakanı Halil Özyörük’ün verdiği izahat için “Bendenizi tatmin etmedi” diyordu. Yiğitbaşı haklı çıktı ve kapatılmayan masonlar, ilkini 27 Mayıs 1960’da olmak üzere 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat, 27 Nisan ve 15 Temmuz şeklinde uzanan darbeler zincirini başlatırlar.
Bu darbelerin her birinin failleri, fiillerini CIA ile ortaklık kurarak yapsa da, darbecilerin liderlerinin tamamının mason olduğu görülecek. 27 Mayıs’ı planlayan ve Menderes’in asılması için düzmece mahkemeler kurduran İsmet İnönü de etkili ve güçlü bir masondu.
Konuşmalarında sürekli olarak mason kaynaklarını delil olarak sunan Yiğitbaşı, mason kongresinde masonların hedefinin “Allah’sız ve dinsiz bir hükümet vücuda getirmektir” olduğunun beyan edildiğini, TBMM kürsüsünden haykırmıştı. Türkiye ve dünyanın en karanlık cemaati olduğunu ise Fransız mason Adolf İshak, “Bizim yaratmak istediğimiz birlik, ne Fransa, ne İngiltere’dir, ancak İsrail ittihadıdır. Yahudi birliğidir, her fırsattan istifade edilmesi lâzımdır” sözleri ile ortaya koymuştu.
***
***
***
***
***
Bakanın verdiği bilgilerden tatmin olmayan Afyon milletvekili Gazi Yiğitbaşı, masonların İslam düşmanı ve köklerinin dışarıda olduğunu şu cümlelerle dile getirir: “Bakanın verdiği izahatın bendenizi tatmin etmediğini arz ederim. Çünkü Mason Derneği’nin Cemiyetler Kanunu’na uygun olarak kurulmuş olduğunu, kapatılamayacağını, zararlı, gizli ve kökü dışarıda olduğunu bilmediğini, dinsizliği hakkında malûmatı bulunmadığını beyan buyurdular. Bendeniz bu beyanlarının mümkün olduğu kadar aksini ispata çalışacağım.”
1) Cemiyetler Kanunu’nun 9’uncu maddesinin A fıkrası “Devletin siyasi ve millî birliğini bozma amacını güden derneklerin kurulması yasaktır” demektedir. Bu derneğin nizamnamesinde lise tahsilinden aşağı olanların kabul edilmediğine, gazetedeki ilâna göre de milletvekillerinden ileride bakan olması muhtemel olanlarla, servet sahiplerinin kabul edildiğine ve birçok milletvekilinin kabul edilmemiş olmalarının yazıldığına göre, memlekette münevver, gayri münevver, zengin, fakir diye vatandaşların sınıflara ayrılmasına meydan verildiği aşikârdır. Bu suretle millî ve siyasi birliği bozmaktadır. Şu halde aşağı tahsili olanlarla fakir olanlar, ileride bakan olmak istidadında olmayan milletvekili olan arkadaşlar bu dernek dışında bırakılıyor. Millet arasında sınıf imtiyazı yaratmakta olması bakımından Anayasa’nın 69’uncu maddesine göre de aykırıdır.
Aynı zamanda bu derneğin gayesinde dünyada mason hâkimiyeti kurmak ve mason kardeşliği tesis etmek olduğuna göre, milliyetçi ve halkçı olmadığından dolayı da mevcudiyeti kanunlarımıza aykırıdır. Paris’teki bir toplantıda üstadı âzam Louis Amiable 1889’da şöyle demiştir: ‘Masonluğun gayesi: Demokrat bir dünya cumhuriyeti tesisidir. Buna göre mason ittihadında kozmopolitlik esastır.’ Fransız muhteşem hatibi Franklin ise “Gün gelir milletler din ve saltanat bağlarını koparacaklardır. Bugün uzak değildir, o gün milletlere ve ülkelere mason kardeşliğini bağışlar, maksadımız: Umum dünya mason kardeşliği şafağını yaklaştırmaktır” diyor.
Yine Paris’te 1900 beynelmilel masonların toplantısında “Allah’sız ve dinsiz bir dünya cumhuriyeti kurmak” fikri kabul edilmiştir. Farmasonların demokrasi rejiminden faydalanarak halk efkârına nasıl nüfuz ettiklerini ve devlet idaresini ele geçirmek için neler yaptıklarını Fransız maşrıkı âzamı 1904 salnamesinin 432. sayfasında bakınız ne diyor: “Maşrıkı âzamın 104 locası Fransa’da yayılan nurun mabetleridir. Binlerce vatandaş localara gelip kendi hayatî meselelerini müzakere ederler ve orada hazırlanan fikirleri gazetelerde ve siyasi komitelerde müdafaa ederler. Böylece efkârı umumiye hazırlanır ve seçimlere tesir eder. Neticede Millet Meclisi bizim arzumuza tâbi kalır. Bu, Masonluğun tabyasıdır ve demokrat rejimlerde daima böyle olmalıdır.”
Diğer bir Fransız masonu Adolf İsak, “Bizim yaratmak istediğimiz birlik, ne Fransa, ne İngiltere’dir, ancak İsrail ittihadıdır. Yahudi birliğidir, her fırsattan istifade edilmesi lâzımdır” diyor. Masonluğun aşağıda ispat edeceğim gibi beynelmilelci olduğuna göre, bu bakımlardan birliğimiz ve millî varlığımız için tehlikelidir. Derneğin kapanması lâzımdır.
Masonluk dindir merasimleri ayin
- 2) Cemiyetler Kanunu’nun 9’uncu maddesinin (B) fıkrası şöyledir: “Din, mezhep ve tarikat esaslarına dayanan derneklerin kurulması yasaktır.” Mason Derneği’nin kendi gizli kitaplarında ve toplantılarında aldıkları karar ve beyan ettikleri nutuklarına göre masonluk bir dindir ve bir tarikattır. Masonların mecmuası olan Akasya’nın 860’ıncı sayfasında “mason müsellesi dinin yerini, mason locaları mabetlerin yerini tutacaktır” yazılıdır.
- 33 dereceli Musevi Sehami kardeşin kardeşlerine yayınladığı üstat kitabının 15’inci sayfasında “Masonluk bir dindir, mahfillerinin adı mabettir, merasimlerinin adı âyindir” diyor. Türkiye maşrıkı âzami kavanini esasiye kitabının birinci babında dördüncü sayfasında tarikatın teşekkülünden, 7’nci sayfasında tarikatın cetvellerinden, 10’uncu maddesinde tarikatta vuku bulan taahhütlerden, 25’inci maddesinde tarikatın idaresinden, 34’ncü maddesinde tarikatın masraflarından bahseder ki; bu kelimelerle bu derneğin tarikat mahiyetini taşıdığı kendi kitaplariyle sabittir. Şüpheye de mahal bırakmamaktadır.
- 3) Cemiyetler Kanunu’nun 9’uncu maddesinin (D) fıkrası şöyle demektedir: “Gizli tutulan, gayesini saklayan dernekler kurulması yasaktır.” Bu dernek hükümete verdiği beyannamede esas gayesini saklamıştır. Dünyada hür mason imparatorluğunu kurmak, milliyeti ne olursa olsun mason kardeşliğini kabul ve taahhüt etmek, mason olmayanlara ‘haricî’ ismini vermek, onlara yardım etmemek, dinsiz bir dünya cumhuriyeti kurmak olduğuna göre, bu derneğin esas maksatları gizlenmiş sayılmaz mı?