Türkiye’nin başta Mısır olmak üzere bölgede başlattığı normalleşme hamlesi devam ederken, Arap Birliği’nden gelen “provokasyon” ithamı tepki gördü. İcraat gücü olmayan Arap Birliği kararlarının ülkelerin ikili tutumlarını etkilemesi beklenmiyor. Diplomatik kaynaklar normalleşme süreci tamamlansa dahi ikili ilişkilerde görüş ayrılıkları olmaya devam edeceğine işaret ediyor.
Birleşik Arap Emirlikleri ile karşılıklı ziyaretler, Mısır ile ikinci turu geçtiğimiz hafta tamamlanan istikşafi görüşmelerin ardından somut adımlara dönüşmesi beklenen normalleşme çabaları devam ederken Arap Ligi Dışişleri Bakanları Konseyi toplantısının Türkiye’ye yönelik “Orta Doğu’da provokasyonları durdurması” konulu kararları tepki çekti. Dışişleri Bakanlığı, bu ithamların Arap halkları nezdinde karşılığı olmadığı vurgusu yaptı.
SÜREÇ OLGUNLAŞMADI
- Arap Ligi’nin geçmişteki benzer açıklamalarını normalleşme adımlarının yoğunlaştığı bir dönemde sürdürmesi tepkilere neden olurken, herhangi bir icraat gücü olmayan Arap Birliği kararlarının ülkelerin mevcut ikili tutumlarını etkilemesi beklenmiyor.Bazı ülkelerin bu kararları reddetmesi de Ankara’da Arap halklarının Türkiye’ye yönelik sıcaklığını göstermesi bakımından olumlu karşılandı. Öte yandan Arap Birliği ve Arap Ligi’nin bu adımları yanısıra, BAE, Mısır gibi ülkelerin Türkiye’nin bölgesel politikalarına karşı cephe ile iş birliğini sürdürmeye devam etmesi, Ankara’da normalleşme çabalarının devamına engel olarak görülmüyor.Diplomatik kaynaklar, halen devam eden normalleşme diplomasisinde ülkeler nezdinde normalleşme arzusu, hedef ve adımları olmakla birlikte ülkelerin karşılıklı şartları, pozisyon ve tutumları da bulunduğuna işaret ediyor.
Kaynaklar, söz konusu fikir ayrılıklarının normalleşmede somut adımları geciktirici etkisi olmakla birlikte bir engel oluşturmayacağını belirten.
Talihsiz açıklamalar
- Arap Ligi, geçtiğimiz hafta, Libya, Irak ve Suriye gibi Kuzey Afrika ülkelerinde ve Orta Doğu’da Ankara’nın müdahalelerinin bölge güvenliğini tehdit ettiğini ileri sürerek Türkiye’nin “provokasyonlarına son vermesini” de içeren bir dizi karara imza koymuşlardı.Türkiye'nin Libya ve Suriye’deki varlığı, Birleşmiş Milletler Sözleşmesi ilkelerinin ve Güvenlik Konseyi kararlarının açık ihlali olarak değerlendirmişti.