AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin Merkez Yürütme Kurulu sonrası basın toplantısı düzenledi. Çelik, toplantıya Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başkanlık ettiğini, MYK üyelerinin bir kısmının Ankara, bir kısmının ise İstanbul'dan katıldığını bildirdi. Toplantıda, koronavirüs salgını ile mücadelenin ele alındığını belirten Çelik, alınan tedbirlerin kapsamlı şekilde değerlendirildiğini bildirdi.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "Böylesine büyük afetle mücadele ederken, vatandaşlarımızın hayatından daha kıymetli bir şey yoktur. Vatandaşlarımızın hayatını korumaya sarf edilmesi konusunda büyük bir hassasiyetle bu mücadele verilmektedir. Türkiye süreci baştan itibaren ciddiye almıştır" dedi.
'TÜRKİYE EN HIZLI ŞEKİLDE CEVAP VERMEKTEDİR'
Herkesin zor bir süreçten geçtiğini, dünyanın küresel bir afetle karşı karşıya olduğunu kaydeden Çelik, her ülkenin kendi imkanları ile cevap vermeye çalıştığını belirtti. Türkiye'nin bu afet karşısında bütün tedbirleri yürürlüğe koyduğuna dikkati çeken Çelik, "17 yılda ülkemizin sağlık alanında geliştirdiği devrimler ve köklü dönüşüm bugün bizi diğer ülkelere nazaran virüsle mücadele konusunda daha hazırlıklı hale getirmiştir. Türkiye bu sürece olabilecek en hızlı biçimde cevap vermektedir. Burada şu tip eleştirilerle karşı karşıya kalınıyor. 'Yeterli tedbirler alınıyor mu?', 'Bu tedbirler daha önce alınabilir miydi?', 'Tedbirler konusunda eksik mi var?' gibi çok sayıda, zaman zamanda sorumsuzluğa varan bir takım yorumlarla karşılaşıyoruz. Böylesine büyük afetle mücadele ederken, vatandaşlarımızın hayatından daha kıymetli bir şey yoktur. Vatandaşlarımızın hayatını korumaya sarf edilmesi konusunda büyük bir hassasiyetle bu mücadele verilmektedir. Türkiye süreci baştan itibaren ciddiye almıştır. Salgın ile ilgili gelişmeler bütün birimler tarafından yakından izlenmiştir. Daha dünya salgını ciddiye almazken Türkiye Sağlık Bakanlığı bünyesinde bir operasyon merkezi kurmuştur. 10 Ocak’ta Bilim Kurulu oluşturulmuştur" dedi. Çelik, bu süreçte alınan tedbirleri tek tek açıkladı.
'YIKIM SİYASETİNİN ZAMANI DEĞİL'
Çelik, sürecin şeffaf yürütülmediğine dair pek çok eleştirinin her gün yürürlüğe koyulmaya çalışıldığını, siyasi parti temsilcilerinin spekülasyon yaymaya çalıştığını kaydetti. Çelik, "Halbuki tüm süreç büyük bir şeffaflıkla ve hesap verilebilirlik ilkesi etrafında sürdürülmeye çalışılıyor. Baştan belli de söyledik; 'lütfen resmi rakamlara, açıklamalara riayet edilsin’ diye. Dünyalardaki ülkelerden en erken şekilde en katı tedbirleri alarak etkin şekilde bu tedbirler uygulanmaya kondu. Bu konuda söz konusu olup da yürürlüğe konulmayan bir tedbir yoktur. Herkes oturduğu yerden, 'şu tedbirde olmalı' diye bir yaklaşım üretiyor. Yıkım siyasetinin zamanı değil. Tabi ki pozitif bütün eleştirileri dikkate alıyoruz. Çünkü önemli olan vatandaşlarımızın hayatının korunmasıdır. Kimin ne dediğinden ziyade, ne dediği önemlidir. Ama gördüğümüz şu vardır; şu ana kadar ortaya koyduğumuz tedbirler hiçbir şekilde bizi bu felaketin arkasından koşma gibi bir duruma düşürmedi, tam tersine ön alıcı tedbirlerle hayatın akışını felç etmeden bu dengeyi koruyarak bu tedbirlerin alındığı söyleyebiliriz" diye konuştu.
'KATI TEDBİLER ALINDI'
Çelik, virüse dönük alınan tedbirlerin vatandaşların hayatını korumak için olduğunu belirterek, hayat akışının felç olmaması, hayatın akışını kolaylaştıracak tedbirlerin alınmasının da son derece önemli olduğunu vurguladı. Bunun belli bir denge içerisinde yürütülmesi gerektiğini belirten Çelik, şöyle konuştu:
"Ortaya konulan bu çalışmalar neticesinde bütün sivil unsurlar da seferber olmuştur. Bu salgının etkilerini azaltılması için ilk planda devreye konulan 100 milyarlık kaynak seti, bunun yaratacağı ilk etkileri göğüslemek bakımından son derece önemli olmuştur. Virüsün ortaya koyacağı olumsuzlukları dengeleyecek, göğüsleyecek aynı zamanda hayatın akışını, tedarik zincirini akıbete uğratmayacak şekilde bir sürecin işlemesi hassasiyetle gözetilmiştir. Dünyada hiç kimse bu afetin ne kadar süreceğini bilmiyor. Fakat bilinen bir şey var. Tedbirlere ne kadar uyulursa bu afetle mücadele konusunda zaman o kadar kısalıyor. Bu sürede fırsatçılık yapalar söz konusu oldu. Bunlara karşı katı tedbirler alındı. Vatandaşlarımızdan gelen şikayetleri inceliyoruz. Vatandaşlarımız bu krizden fırsatçılık yaparak gelir elde etmeye çalışanları muhakkak şikayet etmeliler. Hiçbir şekilde bu istismara müsaade etmemiz söz konusu değildir."
'DEVLETİMİZ VATANDAŞINA BAKACAK GÜÇTEDİR'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından, Milli Dayanışma Kampanyası'nın hayata geçirildiğini anımsatan Çelik, şunları kaydetti:
"Tabi, 'devlet zaaf içindedir', 'devlet vatandaşından para topluyor' gibi bir propagandanın yapıldığını görüyoruz. Allah'a şükürler olsun milletimizin verdiği destekle, devletimiz her bir vatandaşına dünyanın neresinde olursa olsun, kendi topraklarımız başta olmak üzere sahip çıkacak güce sahiptir. Başka ülkeler gelmek istediği halde yurt dışındaki Erasmus öğrencilerini getirmezken, bizim devletimiz bunlara uçak göndererek bu çocuklarımızı orada çaresizliğe mahkum etmemiştir. Dolayısıyla bu tip konularda bir zaaf konusu değildir. Vatandaşlarımızın birbiri ile dayanışması devlet hayatında bir zaaf olduğu anlamına gelmez."
'VATANDAŞIMIZDAN ESİRGEYİP YURT DIŞINA GÖNDERMİYORUZ'
Çelik, İtalya ve İspanya'ya yönelik ortaya koyulan yardımların eleştiri konusu yapılmaya çalışıldığını belirterek, "Vatandaşımızın ihtiyacı olan bir şeyi vatandaştan esirgeyip yurt dışına göndermiyoruz. Tam tersine vatandaşımızın ihtiyacını koruyarak, başka ülkelerin yardımına koşuyoruz. Ama birileri çıkıp, 'Üzerinde niye Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı yazıyor?' gibi bir yaklaşım içine giriyorlar. Tabii Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı makamı, Türk milletini ve devletini temsil eder. Onun üzerine yazıldığı zaman Türk milleti ve devleti adına ihtiyacı olan bir ülkeye, her zaman olduğu gibi devletimizin ve milletimizin yardımı olarak kayda geçecektir. Maalesef en temel durumlarını bile anlatmak durumunda kalıyoruz" ifadelerini kullandı.
Çelik, bir gazetenin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Milli Dayanışma Kampanyası'na yönelik sözlerini hatırlatması üzerine, "Buna hamaset denilmesi ayıp. Devletimiz her bir vatandaşına sahip çıkacak güçtedir. Bugünlerde siyasi hastalık üretmek yaklaşımında olmamak gerekir" dedi