Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın en üst düzeyde eleştirdiği yüksek faiz oranları, tartışmaların merkezine yerleşmiş durumda. Genç nüfusu ve büyüyen ekonomisiyle Türkiye, yüksek kaynak talebiyle karşı karşıya. Yüksek kaynak talebi için Türkiye, üretimde teknoloji faktörünü hedefleyerek, verimliliği arttırmayı amaçlamakta. Yüksek faiz oranlarının düşürülmesi için çalışmalar devam ederken, katma değeri yüksek üretim ön plana çıkıyor.
Türkiye genç nüfusu ve büyüyen ekonomisiyle yüksek kaynak talebiyle karşı karşıya. Üretimde teknoloji faktörünün hedeflenmesi ile verimlilik arttırılmaya çalışılırken, Ar-Ge harcamalarının her yıl kademeli olarak artışa geçmesi, teknoloji merkezlerinin kurulması da bu konu da yapılan çalışmalar arasında. Katma değeli üretime yönelik çalışmalar devam ederken, hem Türkiye’de hem de dünyada güncel bir tartışma olan faiz tartışılmaya devam ediyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sık sık gündeme getirdiği yüksek faiz oranları başta Başbakan ve bakanlar olmak üzere ekonomi dünyasında da büyük yankı bulmuş durumda.
SEFERBERLİK BAŞLIYOR
Pazartesi günü bir toplantıda konuşan Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı da, "Geçen sene enflasyonda ve yüksek reel faizde artış gördüğümüz bir yıl oldu" dedi ve yüksek faizle ilgili önlemlerin alınması gerektiğini ifade etti.
Yeni Şafak’ın faize karşı başlattığı 'milli seferberlik' hamlesi geniş yankı bulurken, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın "Faizin sebep, enflasyonun netice olduğu kanaatindeyim. Bu konuda beni anlamayanlar er veya geç anlayacak" açıklaması da zihinlerdeki yerini koruyor.
TARTIŞMALARIN ODAĞINDAKİ 'FAİZ'
Türkiye’de ve dünyada sadece ekonomi dünyasının gündemi olmayan faiz tartışmalarına ilişkin, yenisafak.com’a açıklamalarda bulunan Ziraat Bankası Ekonomisti Bora Tamer Yılmaz, faiz kavramına ilişkin şu açıklamalarda bulundu:
“Ekonomik anlamda faiz, kullanılan parasal kaynakların zaman maliyeti şeklinde tanımlanabilir. Teorik açıdan faiz oranı ise, finans piyasalarındaki parasal kaynakların arz ve talebini dengeler.
Kaynak ihtiyacı arttığında; kamu, gerçek ve tüzel kişiler, kaynak talep ettiklerinde faiz oranı yükselir. Eğer kaynak arzı artarsa; kamu, gerçek ve tüzel kişilerin kaynak talebi azalırsa faiz oranı düşer.”
"TÜM DÜNYADA GÜNCEL TARTIŞMALARIN BAŞINDA GELİYOR
Faizin, yalnızca Türkiye’de değil, tüm dünyada da güncel tartışma konularının başında geldiğini ifade eden Yılmaz, "Çünkü; ‘faiz’ son derece soyut bir kavram. Üstelik faiz, tüm varlık değerlemelerinin temelinde yer alan bir değişken. Faizlerdeki artış, kaynağın zaman maliyetini arttıracağı için varlıkların değer kaybetmesiyle sonuçlanır. Faizlerin düşmesi, kaynağın zaman maliyetini azaltacağı için varlıkların değeri yükselecektir" dedi.
Yılmaz, “Her zaman için ekonominin aktörleri arasında denge sağlamaya çalışan dinamik ve eş-zamanlı bir etkileşim bulunur. Ekonominin, dinamik yapısı nedeniyle, parametrelerin etkileri üzerinde gruplar arasında uzlaşma sağlanamaz. Örneğin, elinde kaynak fazlası bulunduranlar, faizlerin yükselmesini, kaynağa ihtiyacı bulunanlar, faizlerin düşmesini isteyeceklerdir” açıklamasında bulundu.