Terör örgütleri milli güvenliğimize saldırırken, yüksek faizler ekonomik bekamızı tehdit ediyor. Bankalarda mevduat faizi yüzde 16,52’ye tırmanırken, üreticilerin yatırım kredilerine uygulanan faizler yüzde 20’leri aştı.
Türkiye’nin terörle mücadelesini istikrarsızlık bahanesi olarak kullanan faiz lobileri, dövizi ve faizi aynı anda yükselterek Türkiye’ye bedel ödetmeye çalışıyor. Bankalarda mevduat faizi yüzde 16,52’ye tırmanırken, üretici kesimin yatırım kredilerine uygulanan faizler yüzde 20’leri aştı. Türkiye’nin aynı anda terör ve faiz tehdidiyle karşı karşıya olduğunu belirten uzmanlar, Afrin harekatını, yüksek faizi ve yüksek dövizi meşrulaştırmanın aracı haline getiren faiz lobilerine karşı ekonomik mücadele verilmesi gerektiğini belirtiyor. Türkiye’nin şu an bir vatan savaşında olduğunu söyleyen Prof. Dr. Dündar Murat Demiröz, “Savaş ekonomisi şartları geçerli. Bütün yatırımcıların, tasarrufçuların spekülatif bir bakıştan ziyade vatanperver bir bakış açısıyla değerlendirmesi, belki kısa vadede kaybedecekler ama uzun vadede kazanacaklar. Sadece sözde destek yetmez, yatırımlarımızla da destek vermemiz lazım” çağrısında bulundu.
Bankaların enflasyon ve zorunluluklar nedeniyle faizlerin yüksek olduğunu ileri sürdüğünü ancak açıkladıkları kârlara bakınca durumun hiç de öyle olmadığını belirten Ankara Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran ise, “Bankaların kredi verdiği kesimlerle aynı gemide olduğunu unutmaması lazım. Bankacılık sisteminin elinde bulunan kaynaklar özel sektörün kaynaklarıdır ve sağlıklı bir gelişim için bu kaynakların yine özel sektöre yönlendirilmesi gerekir” dedi.
Türk Lirası'nın Amerikan Doları'na karşı güçlenmesinde, Türkiye’nin Afrin’de düzenlediği terör operasyonunda gösterdiği başarının yabancı yatırımcılar üzerinde caydırıcı bir psikolojik etkisinin olduğu belirtiliyor.
Türkiye’de faaliyet gösteren bankalarda tutulan döviz hesapları, Türkiye’nin Afrin harekatında gösterdiği başarıyla birlikte bir haftada 1.3 milyar dolar eridi. Türkiye’deki yerli ve yabancı bankaların döviz tevdiat hesaplarındaki döviz tutarı 26 Ocak 2018’de 207.7 milyar dolar iken 2 Şubat 2018 itibariyle bu tutar 206.3 milyar dolara geriledi. 1.3 milyar dolar değerinde döviz azalışı kaydedildi.
Amerika’nın teröre verdiği desteğe tepki gösteren yatırımcılar Türk Lirası'na, altına ve Avro’ya kaymaya başladı. Altının onsu son 3 ayda bin 200 dolar seviyesinden 1.360 dolara kadar yükselmesiyle birlikte, Türkiye’de hükümetin uyguladığı altın hesabı uygulamasının etkili olduğu belirtiliyor. Ayrıca, dövizin son dönemde daha fazla yükselmeyeceğini gören yabancı yatırımcıların Türkiye’de ucuzlayan varlıklara yönelmesi nedeniyle doların 2018’de daha da düşeceği belirtiliyor. Ekonomi Bakanlığı verilerine göre 2017’de Türkiye’ye gelen doğrudan yabancı sermaye 8,2 milyar dolar olarak gerçekleşti. Uzmanlar, yükselen faizler nedeniyle tahvillere ve hisse senetlerine giriş yapmaya başlayan yabancı yatırımcıların ilgisine dikkat çekerek dolarda ciddi bir düşüş bekliyor.
Doların 2017 başındaki 3,91’lik zirvesine aldanarak döviz hesaplarını yaklaşık 15 milyar dolar artıran döviz yatırımcıları, Eylül 2017’de dövizin 3,38’e düşmesiyle yüzde 12 zarar etmişti. Dolar fiyatı, Amerikan mahkemeleri tarafından Halkbank’a ve Türkiye’ye karşı yürütülen algı operasyonu nedeniyle geçen Kasım ayında yeniden yükselişe geçerek yeni bir zirve denemesi yaptı. Ancak kampanyanın tutmaması nedeniyle Dolar 22 Kasım 2017’de gördüğü 3,96 zirvesinden bu güne kadar düşüş trendine girdi ve bir daha toparlanamayarak dün itibariyle 3,79’a kadar geriledi.
İstanbul Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Dündar Murat Demiröz, “90’lardan beri hep yüksek faiz, düşük kur modeli ile ilerledik. Türkiye’nin kesinlikle daha düşük bir faiz modeline geçmesi lazım. Cumhurbaşkanı’nın düşük faizle ilgili, söylediklerine katılıyorum. Bu paradigmayı kırmamız lazım” dedi. Girişimcilere ve yatırımcılara dolarla yatırım yapmaktan vazgeçmeleri önerisinde bulunan Demiröz, “Çünkü bunun bir ideolojik tarafı var. Türkiye bir vatan savaşında Amerika ile savaşıyoruz ve Amerikan Doları'yla, işlem yapmamamız lazım.
ABD Doları 5-10 sene içerisinde değer kaybedecek. Ne yaparlarsa yapsınlar kurtaramayacaklar. ABD Doları ciddi bir düşüş görecektir. Doların Avro karşısında daha çok değer kaybedeceğini tahmin ediyorum. Bu kadar karşılıksız para bastılar. Bunun sonucuna katlanmak zorundalar. Şimdiki aldatıcı yükselişe bakmayın” diye konuştu.
“Türkiye şu an bir vatan savaşında” diyen Demiröz; yatırımcılar ile tasarrufçuların spekülatif hareketlerden uzak durmasını önerdi. Demiröz, “Vatanperver bir bakış açısıyla değerlendirme yapmaları lazım. Belki kısa dönemde kaybedecekler ama uzun vadede kazanacaklar. Kazanmaları içinde hükümetimizin politikalarına, destek verecek şekilde pozisyon almaları gerektiğini düşünüyorum. Hepimizin bir olması gerekiyor. Sadece sözde destek yetmez. Parayla da destek vermemiz lazım. Yatırımlarımızla da devletimize destek vermemiz lazım” çağrısında bulundu.
Ankara Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran, Türkiye’nin büyüme potansiyelini sürdürülebilir hale getirmesi için yatırımların maliyetini belirleyen uzun vadeli faizlerin düşmesine işaret etti. Bankaların enflasyon ve zorunluluklar nedeniyle faizlerin yüksek olduğunu ileri sürdüğünü ancak açıkladıkları karlara bakıldığında durumun hiç de öyle olmadığı anlatan Baran, şöyle konuştu: “Bankalarımız, teknolojinin gelişimiyle pek çok hizmet dijital yolla çözümleniyor diye şube ve personel azaltıyor ve bu şekilde giderleri kısıyor. Kredilerden sadece faiz değil, ücret ve komisyon geliri de sağlıyor. Bankacılık hizmet gelirleri de sürekli artıyor. Bankaların odak noktası karlılığı artırmak, maliyeti azaltarak kazançta artış sağlamak üzerine kurulu. Bankaların kredi verdiği kesimlerle aynı gemide olduğunu unutmaması lazım. Bankacılık sisteminin elinde bulunan kaynaklar özel sektörün kaynaklarıdır ve sağlıklı bir gelişim için bu kaynakların yine özel sektöre yönlendirilmesi gerekir.”
Kayseri Ticaret Odası Başkanı Mahmut Hiçyılmaz, faizin bu kadar yüksek olduğu bir ortamda yatırımın mümkün olmadığını söyledi. Bügünkü şartlarda sanayiciye 'yatırım yap' demenin zor olduğunu belirten Hiçyılmaz, "İş dünyası olarak faiz oranlarının aşağıya çekilmesi için mevduatlarımızı, yüksek faizle değil ama düşük faizle verelim ve oradan da üyelerimize düşük faizlerle verilsin ve piyasaya düşük faizle para girsin ve çark dönsün diye uğraşıyoruz” dedi.
TOBB öncülüğünde geçen yıl verilen ‘Nefes Kredisi’nin’ piyasada bir rahatlama getirdiğini belirten Hiçyılmaz, şunları kaydetti: “Bu sene de yine benzer kararlar alındı ve odalar olarak mevduatta tuttuğumuz paraları yine düşük faizle bu yıl da anlaşma yapılan 4 bankaya vereceğiz. Onlar da bu kez bize 9.9 değil ama, 1.09 faizle piyasadaki faiz oranlarının çok daha altında bir oranla, üyelerimize finansa edilmesini sağlayacağız. Bizim bu hareketimize bakarak diğer bankalarda faiz oranlarını düşürme noktasında gayret göstersinler diye düşünüyoruz. Böyle bir uygulama yapacağız.”
Yüzde 80'i tamamlanan İstanbul Yeni Havalimanı'na taşınma için hazırlık toplantıları başladı. Dün yeni havalimanı şantiyesinde yapılan İşletmeye Hazırlık ve Havalimanı Transferi toplantısına Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşarı Suat Hayri Aka, Müsteşar Yardımcısı Orhan Birdal, Sivil Havacılık Genel Müdür Vekili Bahri Kesici, Atatürk Havalimanı Mülki İdare Amiri Mehmet Ali Ulutaş, İGA Havalimanları İnşaatı Üst Yöneticisi (CEO) Yusuf Akçayoğlu, DHMİ yöneticileri ile bazı kuruluşların temsilcileri katıldı. Toplantıda DHMİ Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı Funda Ocak konuyla ilgili bilgilendirmelerde bulundu. İGA Genel Müdürü Kadri Samsunlu ise İstanbul Yeni Havalimanı ile ilgili genel bilgiler verdi ve bugüne kadar ORAT konusunda yapılanlarla ilgi sunum yaptı. Sunumdan sonra toplantı, karşılıklı soru cevap şeklinde devam etti.
- Çekte karekod güveni
- Karekod uygulaması çeklere olan güveni artırdı. 2017’de karşılıksız çek adedi yüzde 44 azaldı. Karşılıksız çek yazan kişi sayısı bir yılda yarı yarıya düştü. Protesto edilen senette ise adet azaldı, tutarı arttı. Rakamları değerlendiren TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Karşılıksız işlemi yapılan çek sayısı geçen yıl bir önceki yıla göre yüzde 44 azaldı. Bu azalmada güvenilirliği artıran karekod uygulamasının büyük payı var” dedi. Karşılıksız çıkan çek sayısındaki azalmanın en büyük etkenlerinden birinin karekod uygulaması olduğunu vurgulayan Palandöken, “Geçtiğimiz yıl bankalara ibraz edilen 20 milyon adet çekin 17 milyar TL tutarındaki 435 bini karşılıksız çıktı. Bir önceki yıla göre ise çek tutarı yüzde 38, çek adedi ise yüzde 44 azaldı. Karşılıksız çek yazan kişi sayısı geçtiğimiz yıl bir önceki yıla göre 14 bin 368’den yüzde 48 azalarak 7 bin 395’e düştü. Çeklere karşı kaybolan güven bu şekilde tekrar kazanılmış oluyor” şeklinde konuştu.