Çin’in yeni dönem Afro-Avrasya perspektifli dış politikası, sadece Orta Asya coğrafyasında değil, Çin’in Şian kentinden Batı Avrupa Yarımadası’nın en ucuna kadar ulaşacak rota üzerinde birçok ülkenin şehirlerini ve limanlarını birbirine zincirleyen bir tedarik yolu oluşturmaktadır. Dünya ticaretinin yaklaşık yüzde 90’ının deniz yolu ile gerçekleştiği göz önünde bulundurulduğunda, Yeni İpek Yolu’nun Afrika havzasına ulaşacak en önemli güzergahı Doğu Akdeniz’de Çin’in etkisi giderek yoğunlaşmaktadır.
Uluslararası siyasal sistem yeni bir Yalta düzeni ve ekonomi yeni bir Bretton Woods sistemi ararken şüphesiz akıllara gelen ilk sorulardan biri “O halde yeni Roma neresi olacak?” sualidir. Ukrayna savaşı ile oluşan jeopolitik kara delik, arkasından jeoekonomik buhranlar ile toplumsal olayları tetiklemeye başladı. Fransa’da son zamanlarda gerçekleşen en büyük başkaldırı adeta “Batı Baharı kapıda mı?” sorusunun sorulmasına neden oldu. En büyük endişe bu ateşin Batı Avrupa yarımadasının tümüne yayılması neticesinde Birinci ve İkinci Dünya Savaşları arası Avrupa ikliminin yeniden kâbus gibi kıtanın üzerine çökmesi. Bu süreçte en büyük jeopolitik bilek güreşi adeta Timur Satranç Tahtası olarak adlandırılabilecek devasa Afro-Avrasya coğrafyasında yaşanmaya devam edecek.
İŞ BİRLİĞİ ALANLARI GENİŞLİYOR
Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI) raporuna göre son bir yıl içerisinde kullanıma hazır savaş başlıkları sayısını ABD 1770’e, Rusya ise 1674’e çıkarmış durumda. Genel olarak ise yüzde 90’ı Rusya ve ABD’nin olan yaklaşık 2 bin savaş başlığı, yüksek alarm durumuna geçirilmesi, silahlara füze konulması ya da stratejik hava üslerine konuşlandırmak anlamına gelmektedir. Diğer taraftan Ocak-Mayıs 2023 dönemi içerisinde Rusya ile Çin arasındaki ticaret hacmi yüzde 40 oranında artarak yaklaşık 93.8 milyar dolara yaklaştı. Bir yandan silahlanma yarışı devam ediyor, diğer taraftan ekonomik ittifaklar kısa ve orta vadeli şekillenmeye devam ediyor. Bunun yanısıra Japonya yeni bir silahlanma projesi başlatırken aynı zamanda önemli ölçüde savunma bütçesini de arttırdı. Elbette Japonya’nın en önemli silah tedarikçisi olarak ABD, kendine ön sırada yer buldu.
YENİ İPEK YOLUNUN DENİZ ROTASI
Çin’in yeni dönem Afro-Avrasya perspektifli dış politikası, sadece Orta Asya coğrafyasında değil, Çin’in Şian kentinden Batı Avrupa Yarımadası’nın en ucuna kadar ulaşacak rota üzerinde birçok ülkenin şehirlerini ve limanlarını birbirine zincirleyen bir tedarik yolu oluşturmaktadır. Çin’in Yeni İpek Yolu Projesi’nin başlangıçta hedefi 70 ülkeyken, bugün yeni anlaşmalarla beraber, alternatif rotaların da oluşturulmasıyla sayı iki katına çıktı. Ayrıca dünya ticaretinin yaklaşık yüzde 90’ının deniz yolu ile gerçekleştiği göz önünde bulundurulduğunda, Yeni İpek Yolu’nun Afrika havzasına ulaşacak en önemli güzergahı Doğu Akdeniz’de Çin’in etkisi giderek yoğunlaşmaktadır.
Bu bağlamda, Putin 2012 seçimleri öncesi yazmış olduğu bir makalede Çin’in ekonomik büyümesinin bir tehdit değil, Rus-Çin arasında devasa potansiyel olduğunu ve Çin rüzgarının arkaya almaya almak için fırsat olduğunu yazdı. Rusya’nın yüzünü doğuya dönmesinin birçok anlamı var. Avrupa tercihini zoraki kabul ettiği düşünülürse artık bu dönüşün daha verimli bir birlik anlayışının oluşacağı iklimi tesis edeceği düşünülebilir. Büyük Avrasya Birliği, Rusya-Çin ortaklığında Şanghay’dan Lizbon’a, Yeni Delhi’den Murmansk bölgesine kadar finansal, enformasyon iş birliği, barış ve güvenlik adına ortak bir alanı tanımlıyor.
KISA VE ORTA VADELİ KOALİSYONLAR DÖNEMİ
20-21 Mart 2023 tarihinde Japonya Başbakanı Fumio Kişida’nın Hindistan ziyareti oldukça önemli. Bu ziyaret ile Kişida, Hindistan’ın kuzeydoğu eyaletleri ile olan ilişkisini güçlendirme planına desteklerine devam edeceklerini açıkladı. Ayrıca, Hint-Pasifik havzasında yaklaşık 75 milyar dolarlık altyapı ve güvenlik desteği vereceklerinin altını çizdi. Hint-Pasifik stratejileri açısından ekonomik iş birliğinin Rusya, ABD ve Çin nezdinde yansımaları olacaktır. Ayrıca İran ile Suudi Arabistan’ın yedi yıl aradan sonra Çin’in arabuluculuğunda yeniden diplomatik ilişkilere başlaması oldukça önemli. Çin’in Orta Doğu kartını önemli ölçüde güçlendiren ve dengeleri değiştirecek oyun kurucu rolünü müzakere masasına yansıtan bu önemli gelişme başta ABD ve NATO’yu oldukça endişelendirdi. Çünkü Çin’in Yeni İpek Yolu Projesi’nde Orta Doğu önemli bir köprübaşı özelliği taşımakla beraber Afrika boynuzuna uzanan yolda önemli bir sıçrama tahtasıdır.
ÇİN’İN FİNANSAL EMPERYALİZM ANLAYIŞI
Çin’in Afrika siyasetinin önemli coğrafyalarından biri olan Orta Doğu’da 15-19 Mart 2023 tarihleri arasında Rusya, Çin ve İran Umman Körfezi’nde ortak deniz tatbikatı düzenlediler. Aslında bu tatbikatta kısıtlı donanma imkanlarına rağmen verilen mesaj öncelikle ABD’ye İran’ı vurmanın sanıldığı kadar kolay olmadığı, Orta Doğu ülkelerine ise Rusya ve Çin bu bölgede olduğu sürece ABD istediğini yapamaz şeklinde oldu. Çin’in dışişleri bakanlığı geleneğinde ilk ziyaretlerinin Afrika kıtasına yapılmasının büyük önemi var. Çünkü her ziyaret sonrası ABD kanadından, güçlenen Çin-Afrika ilişkilerinin Washington’ın Afrika politikasına olumsuz yansıyacağı dile getirilir. Pekin yönetimin Afrika kıtasına olan ilgisi elbette finansal temelli. Taraflar yatırım havzası kurma ve aralarındaki ticaret hacmini yükseltme isteğini her platformda yansıtıyor. 2022 yılında Çin’in Afrika ülkeleri ile ticaret hacmi 255 milyar doları aşmış durumda.
Örneğin Çin’in en sıkı ekonomik iş birliği içinde bulunduğu ülkelerin başında Mısır geliyor. Yaklaşık dokuz yıldır Mısır Çin’in bölgedeki en büyük ticari ortağıyken aynı zamanda Mısır ekonomisinin hızla büyümesinde itici güç olmuştur. Çin’in son olarak 21 Arap ülkesiyle Yeni İpek Yolu projesi kapsamında anlaşması, Arap Ligi ve Afrika Birliği ile ortak iş birliği ve dostluk belgelerine imza atması, şimdilik 200 den fazla projenin sahada uygulanmasına zemin hazırladı.
BATI’NIN BALKANLAŞTIRMA POLİTİKALARI
Artık hiçbir küresel güç dünyanın efendisi olacak kadar güçlü değil. Çin’in yükselen ekonomik güç kapasitesi karşısında ABD’nin uluslararası düzendeki belirleyici rolü her geçen gün zayıflıyor. Amerikan Avrasyacılığı kapsamında Batı Avrupa yarımadasını kendi tarafına çıpalayarak, özellikle Türkistan coğrafyasını Balkanlaştırmak ve Ukrayna savaşını bu politikanın adeta çimentosu olarak kullanmak, Atlantik stratejisinin belirleyici özelliğidir.
ABD’nin Rusya ve Çin’i çevreleyerek özellikle denizlerden uzak tutmaya çalışması oldukça zor. Çin donanmasının kapasitesi ABD’yi neredeyse geçti. Rusya ise Rus donanması sancağını bütün denizlerde dalgalandırmak üzere deniz stratejilerini geliştirmeye devam ediyor. Rus jeopolitiğinin hedefi Asyatik devletten Avrasya gücüne dönüşmek ve bunu denizlerdeki gücü ile mühürlemek. Bu açıdan ABD için kenar kuşağın güvenliği ve kendine bağlılığı büyük önem arz ediyor. Bu kapsamda bu kuşağın en önemli aktörü Türkiye’nin Avrasya blokuyla daha yoğun temas yürütmesi ABD’yi endişelendiriyor ve kurmuş olduğu üs zincirleri Soğuk Savaş dönemine olduğu gibi etkili olamıyor.
BÜTÜN KİLİTLERİN ANAHTARI ANADOLU
Türkiye’nin oyun kurucu aynı zamanda oyun bozucu olabilmesinin en büyük nedeni bölgesel krizler karşısında “aktif tarafsızlık” politikasını hassasiyetle yürütebilmesidir. Sadece yanıbaşındaki meselelerde değil, özellikle Güney Çin Denizi, Tayvan gibi dondurulmuş sorunlar karşısında Türkiye barış temelli, taraflarla görüşebilen ve itibarı sözü dikkate alınan önemli bir bölgesel güç konuma erişmiştir. Türkiye’nin yeni Afrika açılımı ise Türklerin tarihi derinliği ile birlikte kamu diplomasisi vasıtasıyla kalıcı bir etki alanı oluşturdu.
Genel itibarıyla Nil deltası, Akdeniz havzası, Mezopotamya ve İndus deltası olmak üzere Rusya, ABD ve Çin arasındaki bilek güreşi bu havzalar etrafında gerçekleşmektedir. Bu coğrafyanın dış halkası Afrika havzasıdır. O halde “Üçüncü Büyük Oyun” olarak tabir edilebilecek jeopolitik mücadele, Ukrayna Savaşı, Orta Doğu’daki istikrarsızlık, Tayvan meselesi, Arktik mücadelesi, Çin, Hindistan, Rusya ve ABD başlıkları ve aktörleri ile dünyanın yeni çatısı Afro-Avrasya coğrafyasında, yaşanmaya devam edecek.