Bir olmamızı, iri olmamızı ve diri olmamızı sağlayan toplumsal dinamiklerimizden bayramlar “Nerede o eski bayramlar” serzenişiyle yad edilse de her bayram her yıl yeniden gelen bahar ayı gibi bir diriliştir.
Bayramlar, bireylerin topluma ait olmalarını sağlayan ve özel anlamlar atfedilen günlerdir. Bayramlar; sabrın selamete erdiği, vuslatın gerçekleştiği, sevinç ve neşenin gerçek manada yaşandığı kutlamalardır. 30 günlük rahmet ve mağfiret ayının ödülü olan Ramazan Bayramı, bu duyguların yoğun olarak yaşandığı ilahi bir lütuftur. Bir dirilişe geçiş, iyiyi daha iyi yapma, kötüden kurtulma, olumsuzluklara format atma, başarıları kutlama ve yenilenme anlamına gelen bayramlar; zaman mefhumuna bağlı olarak geleneksel bayramlar, milli ve dini bayramlar olarak adlandırılır.
Türklerin İslam’dan önce kutladıkları bazı şenlik günleri vardı. Çin kaynaklarından, Göktürk asillerinin, atalarının çıktığına inandıkları mağaraya giderek takdis merasimi yaptıkları öğrenilmektedir. Ayrıca, Dede Korkut Kitabı’nda anlatılan Bayındır Han’ın yıllık toyları da özel birer bayram olarak kabul edilebilir. Bahar’ın gelmesiyle 21 Mart dahil olmak üzere farklı tarihlerde yapılan Nevruz (Yeni/Gün) ve Hıdırellez şenlikleri de Türk dünyasında, Turan ve İran coğrafyasında kutlanıyordu. Halen devam eden bu şenlikler, tabiatın uyanışını ve yeni bir başlangıcı temsil ederken, toplumun birlik ve beraberlik duygularını güçlendirir.
Türkler, İslam’la şereflendikten sonra dini bayramları büyük bir sevinçle kutlamaya başladı. Büyük ölçüde Talas Savaşı’ndan (751) sonra, İslam’a giren Türkler arasında kutlanmaya başlanan Ramazan ve Kurban bayramları barış, toplumsal birlik ve beraberliğimizin temel dinamikleri arasında yer almakta ve benzer uygulamalarla kutlanılmaktadır. Bayram hazırlıkları, bayram için yapılan alışverişler, bayram kıyafetleri, bayrama özel hazırlanan yemekler ve tatlılar bu ritüellerden bazılarıdır.
İSLAM BELDELERİNDE RAMAZAN BAYRAMI
Müslümanlarda Ramazan ve Kurban olmak üzere iki önemli bayram bulunmaktadır. Ramazan Bayramı, Arapça’da “Îdü’l-Fıtr” Kurban Bayramı ise “Îdü’l-Adha” olarak adlandırılır. Her iki bayram da hicretin ikinci yılından itibaren kutlanmaya başlanmıştır.
Ramazan Bayramı, İslam tarihinde önemli bir dönüm noktası olan Ramazan ayının sonunda gerçekleşir. Hicretin 2. yılında oruç tutmak ilk kez farz kılınmış ve Ramazan ayını oruçla geçiren müminler, sonraki ayın (şevval) ilk üç gününü bayram olarak kutlamışlardır. Bu sebeple, bu bayrama Ramazan Bayramı veya bayramdan önce verilen fitre (fıtır sadakası) nedeniyle “Fıtır Bayramı” denilmiştir. Türkiye’de uzun bir geleneğe dayanan şeker, lokum ve tatlı ikramı nedeniyle buna “Şeker Bayramı” da denir.
Dini bayramlar aile ve toplum birliğini güçlendirme, sevgi ve dayanışmayı pekiştirme fırsatı sunar. Ramazan Bayramı'nın önemli bir yönü de zekat ve fitre gibi sadaka verme geleneğinin yoğunlaştığı bir dönem olmasıdır. Müslümanlar, bayram boyunca ailelerini ziyaret eder, bayramlaşır, tatlılar ve özel yemekler hazırlar, giyim-kuşamına özen gösterir ve ibadetlerini yerine getirir. Ramazan Bayramı, Müslümanlar arasında birlik, beraberlik ve kardeşlik duygularını güçlendirir. Aynı zamanda geçmişten günümüze uzanan geleneklerin yaşatılmasına ve toplumun dini değerlerinin nesilden nesle aktarılmasına da katkı sağlar.
On Bir Ayın Sultanı Ramazan’ı uğurlamanın hüznü yanında bütün Müslümanlar bayramın gelişiyle sevinir, mutluluklarını yakın dostlarıyla paylaşır. Tüm İslam aleminde devlet ricalinin katılımıyla gerçekleşen Bayram Namazı hutbelerinde dostluk ve birlik mesajları verilerek tüm dünyada huzur barış ve istikrar için dualar edilmektedir.
GELENEKSEL TATLAR
Endonezya’da halk, renkli kıyafetleriyle kadın-erkek bayram namazı için camilere koşmaktadır. Ramazan Bayramı boyunca “Lebaran” adı verilen özel yemekler arasında “ketupat” adı verilen pirinç keki, “rendang” adı verilen et yemeği ve “sayur lodeh” adı verilen sebze yemeği yer almaktadır.
Ramazan ayının son günlerinde, İran halkı Ramazan Bayramı’nı karşılamaya hazırlanır. Bu önemli bayram, ülkede iki gün boyunca resmi tatil olarak kutlanır. Aileler arası ziyaretler ve şehirlerarası seyahatler, İranlıların Ramazan Bayramı’nı sevdikleriyle bir araya gelerek kutlamalarına olanak tanır.
Mısır’da, Ramazan Bayramı boyunca her evde “Kahk” adı verilen bir tatlı yapılır. Bu tatlı; un, tereyağı, pudra şekeri ve fındıkla yapılır ve bayram boyunca aileler ve arkadaşlar arasında paylaşılır. Tunus’ta, Ramazan Bayramı’nın ilk günü, insanlar “Assida” adı verilen özel bir yemek yaparlar. Bu yemek; mısır unu, zeytinyağı, baharatlar ve etle pişirilir.
Irak’ta, Ramazan Bayramı’na özel olarak “Gaban” adı verilen bir yemek yapılır. Bu yemek; kuzu eti, pirinç, sarımsak, soğan ve baharatlarla yapılır. Bayramın diğer günlerinde, aileler birbirlerini ziyaret eder ve “tashreef” adı verilen hediyeler verirler. Filistin’de ise Ramazan Bayramı’na özel olarak “Maamoul” adı verilen bir tatlı yapılır. Bu tatlı; dışı hamur, içi ise hurma, ceviz veya bademle doldurulur.
Bugün halen Irak, Suriye ve özellikle Doğu ve Güneydoğu Bölgemizde halk arasında külümçe olarak bilinen uzun süre dayanıklı olan üstünde çörek otu ve çok sayıda baharatın içine konulduğu tatlı/tuzlu kuru pastalar yapılmaktadır. Köylerde evlerde yoğurulan hamur, şehirdeki fırınlarda pişirilir ve bayramda misafirlere, bayram namazından sonra kapıları çalan çocuklara ve mezarlıklarda Fatiha okuyanlara dağıtılır.
TÜRK DÜNYASINDA “HAYT”
Türk Dünyası kavramı bir coğrafyayı işaret etmenin yanında Türk soylu halklar için kullanılan kültürel ve gönül coğrafyamızın da adıdır. Bugün dahi Avrupa’da biri Müslüman olunca Türk oldu derler. Türk dünyasında farklılıklardan çok müştereklerimiz daha fazladır. Bu ortak değerlerimizden biri de Ramazan Bayramı’nda gerçekleştirilen uygulamalardır.
Maveraünnehir coğrafyasında özellikle Özbekistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve Kazakistan’da Ramazan sadece kutsal bir ay değil, aynı zamanda gerçek bir manevi bayram olarak kabul edilir. Ramazan ayı boyunca düzenlenen kutlamalar, iftar sofraları ve yardım kampanyaları bayramı haber verir. Özbek ve Kazak Türkleri, Ramazan Bayramı’na “Oraza Hayt” derler. Kazaklar, ata babalarının ruhları için yedi ekmek pişirerek fakirlere dağıtır. Türk dünyasının tamamında olduğu gibi dini bayramların en dikkat çekici yanı, şehirlerin büyük merkezlerinde kılınan toplu bayram namazlarıdır. Bayram günü temiz kıyafetini giyen herkes eline seccadesini alıp küçük büyük demeden bayram namazını bu mekânlarda eda eder.
Kırgız Türkleri “Arapa” dedikleri arife gününde, ölmüşleri için Kur’ân-ı Kerim (Özellikle Yasin Süresi) okur yağda kızartılan “borsak” adı verilen ikramlar dağıtırlar.
Sovyet döneminde kısıtlanan Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı, Türk Dünyası devletlerinin bağımsızlıklarını kazanmasının ardından halk tarafından yaygın bir şekilde kutlanmaya başlanmıştır. Azerbaycan Türklerinde bayram günü dilek tutan kimselerin o gece uyumazlarsa bir yıl sonra dileklerinin gerçekleşeceğine inanılır. Ramazan ayının manevi iklimi nedeniyle Özbek ve Türkmenlerde maddi durumu iyi olan oruç tutan aileler iftar ve sahur sofraları kurup birbirlerini davet ederler. Bayramlar birlik ve beraberlik günü olduğu için şenlikler kurulur, halka Özbek pilavı ikram edilir.
Kerkük’te Ramazan Bayramı’nda fırınlarda yöresel tırnaklı, kavurgalı, hurmalı, şekerli külçe adı verilen hamur işleri hazırlanır. Bayram günü erkekler bayram namazına giderken kadınlar da bayram yemeğini hazırladıktan sonra gruplar halinde mezar ziyaretini gerçekleştirirler. Erkekler camiden, kadınlar da mezarlıktan döndükten sonra aile içi bayramlaşma merasimi gerçekleştirilir.
BURUK BİR SEVİNÇ
Ramazan bayramı, tüm İslam dünyasında olduğu gibi Uygur Türklerinde de (Çin işgalindeki Doğu Türkistan) önemlidir. Çin yönetimi bölgede oruç tutulmasını engellemesine rağmen çalışan kesime bir günlük izin hakkı tanımaktadır. Dolayısıyla bayram kutlamaları bu bir güne sığdırılmaya çalışılır, diğer günlerin akşam saatlerinde akraba ve dost ziyaretleri yapılır. Uygurlarda geleneksel bayram kutlamaları, bayramlaşma, sema gösterileri, mezar ziyaretleri, bayram sofraları, bayram harçlıkları ve bayram ziyaretleri şeklinde gerçekleşmektedir. Bayram namazı çıkışında caminin önünde ve avlusunda davul zurnalar çalınır. Önce gençler organize bir şekilde daireler oluşturur, katılıma göre bu dairelerin sayısı 4,5 hatta daha fazla olabilmektedir, davul ve zurnacıların tempolu sesi eşliğinde Sema dansları yapılır. Hararetle yapılan bu dans gösterileri büyük bir bayram coşkusu havası yaratmaktadır. Tertemiz giyinen insanların üstünde en dikkat çeken özellik, neredeyse hepsinin üstünde milli değerleri yansıtan kıyafet ve aksesuarlarıdır.
Burada bahsettiğimiz konular bundan yedi sene önce görülen bayram kutlamalarıdır, ancak son durumun ne olduğu konusunda pek bir fikrimiz yoktur. Yedi yıldır devam etmekte olan soykırım politikasından sonra bölge halkının çok büyük bir oranda toplama kampları ve hapishanelere doldurulduğu, diğer bir kısmının da Çin’in iç bölgelerindeki fabrikalara ucuz işçi olarak gönderildiği bilinen acı gerçeklerdir.
ÇOCUK SEVİNDİRME GÜNÜ
Anadolu’da Ramazan Bayramları, benzer bayramlaşma usullerine göre yapılmaktadır. Bayramlar, erkeklerin cami avlusunda uzun bayramlaşma halkasına girdiği, dargınlıkların ortadan kalktığı, küçüklerin büyüklerine saygı, büyüklerin küçüklere sevgi tohumları ektiği toplumsal değerlerin aktarımının gerçekleştiği özel günlerdir. Köy odası geleneğinin devam ettiği bölgelerde bayramlaşmalar köy odalarında gerçekleşmekte ve birlikte yemekler yenmektedir.
Anadolu’da Arife Günü mezar ziyaretleri yapılır, çocuklara dağıtılmak için şekerler hazırlanır ve bu güne “Çocuk Sevindirme Günü /Adak Günü” denilmektedir. Nasıl ki her törenin bir hazırlık aşaması varsa Ramazan Bayramı’ndan üç dört gün öncesinde evler temizlenerek bayram hazırlıkları başlatılır. Bayramda gelecek misafirlere ikramda bulunmak için lokumlar, şekerler, tatlılar ve kolonyalar alınır. Bayram yaklaşırken çocukların bayramlık elbiseleri hazırlanır ve daha bayram gelmeden çocuklar, kendilerini bayram sevincine kaptırırlar.
Arife Günü kadınlar hamur yoğurup çeşitli tatlılar ve pideler yapar. Bayramlar, şehirlerde yaşayan insanların doğup büyüdükleri topraklardaki buluşma günleridir. Yaşlısı, genci, çocuğu, arife günü mezar ziyaretlerine gider. Bu ziyaret, yöredeki evliyanın mezarının ziyaretiyle başlar; ardından yakın akrabanın kabirleri ziyaret edilir. Bayram namazı sonrasında cami önünde tokalaşarak bayramlaşmalar yapılır. Camiden dönülmeden önce evde bayram hazırlığı tamamlanmış olur. Ev halkı tertemiz giyinmiş vaziyette evin beyinin camiden dönüşünü bekler. Büyüklerden başlanarak el öpülüp bayramlaşılır. Birlikte yapılan bayram kahvaltısından sonra misafirler beklenir, evler dolup taşan ziyaretçilere sahne olur. Bayramların en güzel uygulaması ise dostların, hısım akrabanın karşılıklı ziyaretleridir. Eller öpülür, küçüklere hediyeler ve harçlık verilir, büyüklerin hayır duaları alınır.
Bayramlarda özelikle cevizli baklavalar hazırlanır ve gelen misafirlere ikram edilir. Bayram yemekleri olarak zeytinyağlılar, dolmalar, tatlılar yapılır. Türk kültürünün olmazsa olmazlarından biri de hediyeleşmektir. Bayramda verilmek için önceden hediyeler hazırlanır. Hediye paketi içerisinde bir çift çorap, oyalı mendil gibi küçük hediyelikler olur. Bayramlar, uzak yerlerden köyüne-memleketine dönen insanların hoşça vakit geçirmelerini de sağlar. Bu vesileyle hayır aşları, düğünler ve toplumsal uygulamalar bayramın üçüncü gününe denk getirilir.
Bir olmamızı, iri olmamızı ve diri olmamızı sağlayan toplumsal dinamiklerimizden bayramlar “Nerede o eski bayramlar” serzenişiyle yad edilse de her bayram her yıl yeniden gelen bahar ayı gibi bir diriliştir. Yüzlerimizi gülümseten, kalplerimizi ısıtan, saygı ve sevginin filizlenmesinde büyük katkısı olan Ramazan Bayramı’nızı tebrik eder; sağlık ve huzur dolu nice bayramlara erişmenizi dilerim...