Türkiye ile Yunanistan arasında uzun yıllardır devam eden Batı Trakya sorunu Doğu Akdeniz'de yaşanan gerilimle birlikte yeniden gündemde.
Geçtiğimiz günlerde Yunanistan ordusuna bağlı özel kuvvetleri, bölgedeki Türk köyünde tatbikat yaparak bölgedeki Türk azınlığa gözdağı vermek istedi.
Bu gelişmenin ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yunanistan'ı sert şekilde uyararak, "Soydaşlarımızı yalnız bırakmayız" mesajını verdi.
Yeni Şafak'a değerlendirmelerde bulunan Rumeli Balkan Stratejik Araştırmalar Merkezi'nden Hasan Özkan, Yunanistan'ın Müslüman Türk azınlığın özerklik haklarını Sevr antlaşmasıyla koruma altına aldığını ancak yıllardır iç hukukunda yaptığı düzenlemelerle Batı Trakya'daki Türklerin haklarını gasp ettiğini söyledi.
Yunanistan hükümetinin Batı Trakya topraklarını kendisine katması dışında anlaşmadan kaynaklı diğer bütün hakları usulen reddettiğini belirten Özkan, şu ifadelere yer verdi:
Uluslararası hukuka göre, Yunanistan'ın Batı Trakya'da işgalci konumuna düştüğünü söyleyen Özkan, "Uluslararası hukuk, Batı Trakya Türklerine o bölge için bir hükümet kurma hakkı tanımaktadır." değerlendirmesinde bulundu.
"Yunanistan Batı Trakya'ya özerklik verilmesini kabul eder mi?" sorusuna yanıt veren Özkan, şu ifadelere yer verdi:
"Yunanistan elbette ki kazandığı toprakları kaybetmek istemeyecektir. Fakat bunun için Batı Trakya Türklerinin özerklik haklarını geri vermek zorundadır. Bunu yapar mı? Bugüne kadar sistemli bir şekilde asimilasyon yapan bir ülke bu hakları geri vermez. Özellikle Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin kararlılığı ve sahadaki aktif adımları Yunanistan’ı daha da köşeye sıkıştırmışken bunu yapacağını zannetmek hayalcilik olur. Zaten bunu yapmayacağını da Türk köylerinin içine komandolarını çıkararak tatbikat yaptırarak Yunanistan apaçık belli etmiştir. Bugüne kadar böyle bir olay hiç yaşanmamıştı. Avrupa Birliği içerisinde, demokrasi ve AB değerlerini her fırsatta dile getiren Yunanistan’ın kendi vatandaşları olan Batı Trakya Türklerini korkutma ve göz dağı verme adına yaptığı bu tatbikatların, AB ve Avrupa Parlamentosu tarafından da şiddetle kınanması gereklidir."
Yunanistan'ın elinde sonunda Batı Trakya'nın statüsüne ilişkin müzakere masasına oturmak zorunda kalacağını belirten Özkan, "Batı Trakya Türkleri bugün Yunanistan’da varlığını sürdürebiliyorsa hiç kuşkusuz Anavatanımız Türkiye sayesindedir. Türkiye, Batı Trakya Türklerinin mücadelesine her dönemde destek olmuştur ve olacaktır. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan en son açıklamalarında gereken her şeyi yapabileceklerini ifade etmiştir. Bu mesaj Yunanistan’a çok açık bir uyarıdır çünkü Batı Trakya Türklerinin geldiği durum artık bir çıkmaz sokaktır." ifadelerini kullandı.
Yunanistan'ın Batı Trakya'da uzun yıllar süren asimilasyon politikaların sebebiyle bölgedeki Türk nüfusunun azaldığına dikkat çeken Özkan şu ifadelere yer verdi:
"Türk azınlık okulları Lozan’dan bu yana 330’dan 115’e düşürüldü. Bu yıl yine 8 okulumuzu çeşitli bahanelerle kapattılar. Ekonomik olarak zaten bölgede tam bir adaletsizlik hakim. Yunanistan yıllardır bölgeye bir çivi çakmadı ve yatırım konusunda hiç destekte bulunmadı. Tarım politikaları konusunda da ayrımcılıklar artık insanları yaşamdan bezdirmiş vaziyettedir. Bu hak gaspları Yunanistan’ın bölgemizi artık gözden çıkardığını gösterse de Yunanistan son bir hamle ile göz boyamak adına Trakya kalkınma komisyonu kurmuştur.
Yakından takip ettiğimiz üzere Yunanistan Meclisinde oluşturulan Trakya Kalkınma Komisyonu’nun ilk toplantısında iki çalışma grubu oluşturulmuştur. Birinci çalışma grubunun Trakya ile ilgili kalkınma konularını ele alacağı; ikinci çalışma grubunun ise eğitim, sosyal gruplar, demografi ve azınlık (entegrasyon, eşitlik, dinler arası uyum, v.s.) gibi konuları ele alacağı gazetelere yansımıştır.
Hak gasplarını meşrulaştırmak üzere, Avrupa Birliği ve Avrupa Parlamentosunun gözünü boyamak, Dünya kamuoyunu adım atıyorum kandırmacasıyla oyalamak adına atılmış çözüm sağlamayacak adımlardır.
Tüm bunların karşısında Batı Trakya Türkleri toprağına sahip çıkmakta, Anavatan Türkiye’den haklarının uluslararası arenada ve Birleşmiş Milletler nezdinde dile getirilmesi konusunda yardım beklemektedir."