Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekatları ile Türkiye'yi güneyden kuşatma planı akamate uğrayan ABD, Doğu Akdeniz'deki gerilimin yaşandığı bir dönemde Dedeağaç'a yeni askeri sevkiyatlar gerçekleştirdi.
Türkiye - Yunanistan sınırına yakın bir bölgede bulunan Dedeğaç'a NATO tatabikatları bahanesi ile ciddi silah yığınağı yapan ABD, buradaki stratejik limanın özelleştirilmesini ve işletmesini devralmaya çalışıyor.
Dedeağaç'ın Türkiye sınırlarına 60 değil, 30 kilometrelik alan içerisinde yer aldığını hatırlatan Özkan, şu ifadelere yer verdi:
ABD'nin askeri varlığını her geçen gün görünür hale getirdiği bu bölgenin son derece hassas olduğunu söyleyen Özkan, "Batı Trakya Türklerinin yerleşik olduğu ve Yunanistan tarafından özerklik haklarının 100 yıldır gasp edildiği bu bölgeye, Lozan'ı hiçe sayarak bir ABD üssü kurdurmak ve Türk azınlığın yoğun yaşadığı Gümülcine ve İskeçe ile Türkiye’nin arasına adeta askeri tampon oluşturmak manidar bir girişimdir" ifadelerini kullandı.
ABD'nin uzun süredir Türkiye'ye gözdağı vermek hem de alternatifler oluşturmak için Yunanistan ile askeri üsler konusunda görüşmeler gerçekleştirdiği hatırlatan Özkan, şöyle devam etti:
"Bizler Dedeağaç konusunda tepkimizi gösterince buraya üs kurmak yerine Balkanlardaki NATO tatbikatlarını bahane ederek geçici statü görünümünde ciddi bir silah yığınağı yapıyorlar. Ayrıca ticari anlamda Dedeağaç limanının özelleştirmesini talep ederek işletmesini almak istiyorlar. Böylelikle askeri resmi üs olmasa da limanı özelleştirme ile ele geçirip adeta fiili durum yaratmak istiyorlar.
ABD, Yunanistan’ın Türkiye’nin alternatifi olamayacağını biliyor, fakat bölgeye yakınlık anlamında üs ve liman kullanımı için alternatifmiş gibi onlara yaklaşıyor. Türkiye aleyhinde her davranışlarına uluslararası hukuka aykırı da olsa destek veriyorlar ve Doğu Akdeniz konusunda cesaretlendiriyorlar. ABD’nin Atina Büyükelçisi de her açıklaması ile adeta Yunan halkının nabzına göre şerbet veriyor ve hükümet ile yakın ilişkilerinde kazanımlarına karşı basında ve halkta ABD aleyhinde bir algı oluşmasını engelliyor."
ABD'nin Dedeağaç bölgesini hedef seçerek stratejik hesaplamalar yaptığını vurgulayan Özkan, "Washington, hem Türkiye’ye bir nebze alternatif yaratmak, hem de Rusya’ya karşı daha yakın olabileceği bir liman kullanmak istemektedir" ifadelerini kullandı.
Hasan Özkan, Dedeağaç bölgesinin stratejik önemi ise şöyle anlattı:
"Neuilly antlaşması ile Batı Trakya bölgesi Bulgaristan’dan alınıp öncelikle devletsiz bölge ilan edilmişti. Daha sonrasında Yunanistan’a bu bölge İtilaf devletleri tarafından işgal ettirildi ve işgal sonrası yapılan Sevr antlaşması ile bu bölge Türk azınlığın özerklik haklarını devam ettirmesi koşuluyla Yunanistan’a devredildi. Yunanistan’ın Türk azınlığın özerklik haklarını gasp etmesi ile aslında Sevr antlaşmasını da boşa çıkarmış oluyor.
Dolayısı ile uluslararası hukuka göre, bölge yine Neuilly antlaşmasındaki devletsiz bölge statüsüne dönmektedir. Tabii ki uluslararası arenada bu konunun takipçisi olması gerekenler Batı Trakya Türkleridir. Türkiye bu konuda Lozan ile sorumlu olduğundan garantör olarak Batı Trakya Türklerine destek verebilir. İşte ABD bu gerçeğin ve ileride olabileceklerin farkına vardığı için her şart ve koşulda Dedeağaç’a ister askeri ister ticari olarak yerleşmeyi kafasına koymuş görünüyor. Ayrıca Rusya’ya karşı da Karadeniz’e en hızlı çıkabileceği liman konum itibariyle Dedeağaç limanıdır. Bunun dışında Osmanlı Devleti zamanında Edirne vilayetimize bağlı Dedeağaç sancağında Kurşun,Bakır, Linyit ve Petrol ihalelerinin yapıldığı da belgelerde mevcuttur. Bölge madenleri ile de önemi göz ardı edilmemesi gereken bir yerdir."
"ABD’nin diğer ülkelerde askeri varlığını arttırması güvenliğimiz açısından bir takım riskler oluşturmaktadır. Bunları devletimizin güvenlik güçleri muhakkak ki göz ardı etmiyorlardır. ABD hem sınır komşumuz olmakta, hem de güneyimizin dışında Batı’da da bize yeni bir cephe oluşturmaktadır. Boğazların dibine yerleşmiş bir ABD dengeleri değiştirmektedir. Kanaatimce, Türkiye uluslar arası arenada Dedeağaç limanına askeri üs kurulmasının Lozan antlaşmasına aykırı olduğunu vurgulamalıdır, Balkanlar’daki NATO tatbikatları sonrası da ABD silahlarının Dedeağaç’tan ayrılması istenmeli ve takip edilmelidir. Aksi durumda Türkiye’nin de Yunanistan ve ABD’yi zora sokabilecek bazı stratejik adımlar atması kaçınılmaz olacaktır."