Burma hükümetine bağlı silahlı güçler ile Budist rahipler tarafından Arakan'daki Müslümanlara karşı başlatılan katliamların bir an önce durdurulması için Birleşmiş Milletler'e (BM) çağrıda bulunuldu.
Türkiye'de yaşayan Arakanlı aktivist Dr. Muhammed Eyüp Han, bölgedeki son gelişmeleri değerlendirdi. Dr. Han, "Burada dayanılmaz bir zulüm ortamı var. Katliamlar, tecavüzler, diri diri yakmalar her gün yaşanan olaylar… Ancak Burma hükümeti buraya uluslararası gazetecilerin, yardım kuruluşlarının ve BM gözlemcilerinin hatta yerel gazetecilerin bile girmesine izin vermiyor.” dedi.
2016’da zulümlerden artık nefes alamayacak duruma gelen birkaç Müslüman gencin ellerinde sopa, kılıç ve el yapımı tek atışlık silahlarla üç sınır karakoluna baskın düzenlediğini belirten Han, bunu fırsat bilen Burma hükümetinin bütün giriş çıkışları kapatarak, köylere, kasabalara baskınlar düzenlediğini, çoluk çocuk demeden herkesi katlettiğini anlattı.
Han, Temmuz’un 25’inde BM tarafından üç kişilik "Gerçekleri Araştırma Komisyonu" kurulduğunu hatırlatarak, Burma hükümetinin bu komisyon üyelerini içeri almayacağını açıkladığını söyledi. Han, “Dünyanın ilgisizliğinden cesaret alan hükümet 24 Ağustos gecesi 25 köyü daha muhasara altına aldı. Halk direniş gösterince de toplu katliamlara başladı. Bize gelen bilgilere göre son üç günde yaklaşık 500 Müslümanı öldürdüler.” bilgilerini paylaştı.
Dr. Han, BM yasalarına göre soykırım uygulayan ülkelere uluslararası bir yaptırım uygulanması gerektiğini belirterek, dünya kamuoyunun Burma’ya böyle bir yaptırıma yanaşmadığı için Arakanlı Müslümanlara soykırım uygulandığı gerçeğini kabul etmediğini kaydetti. Han, "BM burada yaşananlara soykırım yerine etnik temizlik diyor.” şeklinde konuştu.
Burma hükümetine bağlı silahlı kuvvetlerin ve çeteci Budistlerin Arakan'da insanlık dışı eylemlere imza attığına vurgu yapan Han, Burma hükümetinin önceki gün de uluslararası hukuk kurallarını hiçe sayarak askerlere çoluk çocuk yaşlı gözetmeden ''vur'' emri verdiği bilgisini paylaştı.
Han, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Tüm bu yaşananlar dünyanın gözü önünde gerçekleşiyor ve dünya bu zulme dur demiyor. Tecavüzü silah olarak kullanıyorlar. Tecavüzler, ölümler, bulunamayan cesetler, kimliksiz insanlar, vatansızlaştırılmaya çalışılan bir toplum, yakılıp yıkılan şehirler, köyler. Eğer müdahale edilmezse bir toplum yok olup gidecek.''