Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula Von Der Leyen’in performansı sorgulanıyor.
Koronavirüs aşılama uygulamasında ABD ve İngiltere karşısında oldukça geride kalan AB, dış politika yönetiminde de kriz yaşıyor. Birlikteki zengin ülkelerin Brüksel’in politikalarında ağır basması sorunu derinleştiriyor. Avrupa Komisyon’un Alman başkanı Ursula Von der Leyen, aşı meselesini yönetememekle itham edilirken, istifaya davet edildi.
Avrupa Birliği (AB), son yıllarda içine girdiği yönetim türbülansından çıkmayı başaramıyor. İngiltere’nin 2020 yılı sonu itibarıyla Birlik’ten ayrılması, Brüksel’in küresel gücüne önemli bir darbe indirirken, üye sayısı 27’ye düşen yapıda çok parçalı ve bazı ülkelerin artan gücü dikkatlerden kaçmıyor.
Birlik’i oluşturan devletler arasındaki problemler su yüzüne çıkarken, Brüksel’deki bürokrasinin de sorunlara çözüm bulma noktasında yetersiz kalması, eleştiri oklarının hedefi haline getirdi. AB’nin yaşadığı varoluşsal sorunlar, 21. yüzyılın üçüncü on yıllık dönemine girildiğinde iyice su yüzüne çıktı.
Avrupa Komisyonu’nun Kovid-19 aşı tedariğinde içine düştüğü kriz, Brüksel’in önemli sınamalar karşısında yetersiz kaldığını gösterdi. Öte yandan Birlik’in iç ve dış politikasının belirlenmesinde Almanya ve Fransa gibi ülkelerin ağırlığının artması da krizin diğer boyutunu oluşturuyor.
Ocak ayında AB’nin ilaç şirketleri, ABD ve İngiltere’yle yaşadığı aşı savaşı, Brüksel’in karşı karşıya kaldığı krizlerde çözüm bulma potansiyelinin ve yeteneğinin sorgulanmasına neden oldu.
AB’nin yürütme gücünü elinde tutan Avrupa Komisyonu bu tartışmalarda hedefe kondu. Komisyonun Alman başkanı Ursula Von Der Leyen, aşı meselesini hafife almak ve yönetememekle itham edilirken, istifa çağrılarıyla karşı karşıya kaldı.
Hatırlanacağı üzere, ABD ve İngiltere’nin 27 AB üyesi ülkeye göre aşılamada hızla ilerlemesi, Birlik kapsamında kriz çıkarmış, birçok üye ülke Çin ve Rus aşılarını elde etmek için harekete geçmişti.
AB Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’in Şubat ayı başındaki Rusya ziyareti de, Brüksel’in dış politika konusundaki yetkinliğinin sorgulanmasına neden oldu.
Borrell’in ziyaretine denk gelecek şekilde Avrupalı diplomatların Rusya’dan sınır dışı edilmesi ve ortak basın konferansı sırasında Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un AB’yi hedef alan “Güvenilmez ortak” sözleri karşısında Borrell’in aciz kalması AB içinde tartışmaları beraberinde getirdi.
Borrell, Rusya ziyaretine iyi hazırlık yapmadığı belirtildi ve istifası gündeme geldi.
ZENGİN ÜLKELER DÜDÜĞÜ ÇALIYOR
AB içinde büyüyen bir sorun ise kararların her geçen gün Birlik içindeki zengin ülkelerin çıkarlarına göre daha fazla alınmaya başlanması ve Brüksel’in rotasının Almanya ve Fransa gibi ülkeler tarafından belirlenmesi.
Komisyon Başkanı Von der Leyen de Alman ve Fransız liderlere oldukça yakın tutum almasıyla eleştiriliyor. Berlin ve Paris’in ekonomik çıkarlarının Brüksel’in dış politikasını belirlediğine yönelik eleştiriler AB içindeki diğer ülkelerde rahatsızlığı artırıyor.
Kovid-19 salgınının geçen yıl İtalya ve İspanya gibi ülkeleri sosyal ve ekonomik olarak sarstığı dönemde Hollanda ve Almanya, bu ülkelerin talep ettiği ekonomik yardıma uzun süre ayak diremiş ve bu durum Birlik içinde krize neden olmuştu.