T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 19 ŞUBAT 2006 PAZAR | ||
|
İbn Haldun, en geniş anlamıyla bir düşünme ve hayat tarzı olan medeniyetin, kültürel, siyasal ve ekonomik temellerinin Farabi tarafından araştırıldığını vurgular ve ondan yararlanır. Onlar hayatı yaşanır kılmak için, insanların şehirlerde, birlikte yaşamak, birbirleriyle dayanışmak ve yardımlaşmak zorunda olduklarının üzerinde önemle dururlar. Bütün toplumlarda şehirler, medeniyetlerin hayat kaynağı olmuştur. Tarihin her döneminde medeniyetler güçlerini şehirlerde göstermişlerdir. Şehirler medeniyetlerin ayak izlerinden doğar, onların açtığı yolda ilerleyerek, kültürel dokularıyla birlikte ekonomik yapılarını da zenginleştirirler. Şehirlerin temelinde medeniyetler, onların temelinde de mabetler vardır. Bütün büyük dinlerin ortaya çıktığı, insanlığın dörtbin yıllık tarihine bakılırsa, mabetlerin medeniyetleri, medeniyetlerin de şehirleri geliştirdikleri görülür. Her şehirde sesini duyuran Burç Fm'in Genel Yayın Yönetmeni Bünyamin Şen'in özverili çalışmalarıyla başlatılan "Mavera Sohbetleri"nde bu hafta, Prof. Dr. Sadettin Ökten, Erdem Bayazıt ve Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Yorulmaz ile birlikte "Medeniyetler Çatışmasının Savaş Alanları Olan Şehirleri" konuştuk. Şehirler medeniyetlerin duvarsız, kapısız, doğal müzesi ve sergi alanlarıdır. Medeniyetsiz şehirler, şehirsiz medeniyetler, hem kültürel, hem de ekonomik açıdan yoksulluğun üstesinden gelemezler. Medeniyetler savaşında, onların kanını sürekli tazeleyen ve onlara hayat kaynağı olan iki ana şehir Mekke ve Atina'dır. Mekke kutsal, Atina da seküler kültürle beslenen medeniyetlerin anasıdır. Mekke'nin odak noktasında Tanrı'nın varlığının ve birliğinin simgesi Kâbe, Atina'nın odak noktasında ise Eski Yunan tanrılarının çokluğunun simgesi Akropol vardır. Bütün peygamberlerden izler taşıyan Mekke "Tektanrılı", mitolojinin tanrılarının vatanı olan Atina "Çoktanrılı" medeniyetlerin başşehridir. Mekke yalnızca Arapların olmadığı gibi, Atina da yalnızca Yunanlıların değildir. Onların insanlığın düşünce ve eylem tarihi içindeki yerlerini bütün boyutlarıyla ortaya koymadan, hiçbir toplumun sağlıklı bir medeniyet bilincine sahip olması mümkün değildir. Medeniyetler arasındaki ekonomik, siyasal ve kültürel çatışmasının büyük bir hız ve yoğunluk kazandığı yeni yüzyılda, Mekke ve Atina'nın öncülüğünü yaptığı değerleri güncelleştirmeden, köklü ve bütüncü bir medeniyet bilinci geliştirilemez. Bilgi ve hikmetle yoğrulmuş bir medeniyet bilinci geliştirmek için, mitolojinin efsanelerinden bütünüyle arındırılmış bir Atina'nın, peygamberlerin süreklilik ve bütünlük içinde birbirlerini doğrulayarak oluşturdukları Mekke'nin derinliklerinde içselleştirilmesi gerekir. Aydınlanma dönemiyle Batı medeniyeti, Eski Yunan'ın Olimpos Dağı'ndaki ilahlarından kurtulmak için, Mekke'de silinmez izler bırakan peygamberlerin çağrısına da duymazlıktan geldi. Kendisini aklın görünen dünyasıyla sınırlayan seküler kültür, kutsal kültürle bağlarını kopararak, medeniyeti bütünlüğü içinde kavrama bilincini dinamitledi. Seküler kültür, sırtını kutsal kültüre dönerek, kendi içine kapandı. Çevresine duvar ören her kültür canlılığını yitirir. Seküler kültürün de hayat kaynakları kurudu. Kâbe bütün insanlığın ilk ışığıdır. Onun ışığına gözlerini kapayanlar, kutsal kültürün derinliklerine inerek, güçlü bir medeniyet bilinci oluşturamazlar. Mekke'siz bir Atina medeniyetinin yolu, er ya da geç Hiroşima'ya çıkar.
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |