T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
D Ü Ş Ü N C E G Ü N D E M İ | 18 ŞUBAT 2006 CUMARTESİ | ||
|
Batı, Ortadoğu'ya hep İsrail gözü ile bakar. Böyle baktığı için, özelde Amerika, genelde batı için Ortadoğu'da iki önemli husus var: 1- İsrail'in güvenliği, tek bölgesel süper güç olarak kalmasının garanti edilmesi. 2- Ortadoğu petrollerinin en ucuz yoldan elde edilmesi.
Geçen hafta, El Cezire Televizyonu tarafından düzenlenen uluslararası bir toplantıya katılmak üzere Katar'ın başkenti Doha'daydım. Orada Arap dünyasının önemli aydınlarıyla, Filistin meselesinde gelinen noktayı, seçimler üzerine Avrupa'dan ve Amerika'dan gelen değerlendirmeleri konuştuk. Hamas'ın beklenmedik biçimdeki bu zaferinin ardından yapılan yorumlara baktığımız zaman şunu gördük: Başta İsrail ve Amerika olmak üzere uluslararası güçler daha seçim sonuçları ortaya çıkar çıkmaz Hamas'tan bir takım isteklerde bulundular. Daha doğrusu iktidara gelmesi için bazı şartları koştular: İsrail'i tanıması, silahları bırakması, şiddetten vaz geçmesi..vs. Hatta Filistin'e verilen uluslararası yardımların devamı için bunlar şart olarak ileri sürüldü. ÜÇÜNCÜ İNTİFADA Fehmi Hüveydi Mısır'lı çok önemli bir aydın. El Ahram gazetesinin yazarlarından. Hüveydi'ye göre tüm dünyada hissedilen bu seçimler Filistin'de yeni bir başlangıcın ifadesi. Hüveydi yeni dönemi Üçüncü İntifada olarak tanımlıyor. "Filistinli seçmenler Hamas'a, Direniş hareketi olduğunu bilerek oy verdi. Öyleyse Hamas, halka sunduğu siyasal programında bir değişikliğe gidemez. Değiştirirse insanların umudunu heder etmiş olur. Halk Hamas'ı, El Fetih'in izinden yürüsün diye seçmedi. Öyle olsa El Fetih'e oy verirdi." Hüveydi önemli bir tespitin daha altını çiziyor: "Asıl sorun, Filistin halkının Hamas'tan beklentisi ile uluslararası toplumun beklentisinin farklı olması!"' Filistin mücadelesinin tarihi kişiliklerinden Münir Şefik'e göre, Filistin halkı, içinde bulunduğu şartları değiştirmek için Hamas'ı seçti. Şefik, İsrail hükümetinin, sadece geçen yıl yaptıklarını şöyle sıralıyor: "İsrail duvarı yapmaya devam etti, yeni Yahudi yerleşim birimleri kurdu, su kaynaklarını işgal etti, Kudüs'ten vazgeçmeyeceğini defalarca söyledi." İSRAİL'İN GÜVENLİĞİ VE PETROLÜN KONTROLÜ Yani İsrail'in Filistinlilere yönelik uygulamalarında bir değişiklik olmadı. İşgal devam etti. Filistin halkı, Batı Şeria ve Gazze'deki kontrol noktalarında insanlık dışı uygulamalara maruz kaldı. Günlük hayat cehennem olmaya devam etti. Dolayısıyla Filistin halkı, İsrail işgaline karşı verdiği mücadele ile dikkati çeken Hamas'ı seçti. İkincisi ise en az birincisi kadar önemli: Amerika'nın Ortadoğu politikası hep İsrail yanlısıdır. Londra'da Arapça yayınlanan Kudsü'l-Arabi gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Abdul Bari Atvan bunu şöyle özetledi: "Batı, Ortadoğu'ya hep İsrail gözü ile bakar. Böyle baktığı için, özelde Amerika, genelde Batı için Ortadoğu'da iki önemli husus var: 1- İsrail'in güvenliği, tek bölgesel süper güç olarak kalmasının garanti edilmesi. 2- Ortadoğu petrollerinin en ucuz yoldan elde edilmesi." BATI 'ŞARTLI DEMOKRASİ'DEN YANA Ancak burada, iktidara gelebilmesi için Hamas'a şartlar öne sürülmesi, Batı'nın çifte standardı olarak değerlendiriliyor. Çünkü Hamas, demokratik bir seçim sonucu iktidar hakkını elde etti. Bundan dolayı Fehmi Hüveydi, "Batı, Filistin'de şartlı demokrasi istiyor" diyor. Abdul Bari Atvan ise, bu yaklaşımının Batı'yı siyasal ve ahlaki bir çıkmaza ittiği görüşünde: "Batı sıkıntıda. Çünkü Hamas demokratik yollarla iktidarı hak etti. Şimdi Batı bunu kabul ettiği takdirde Hamas'ın iktidarını onaylamış olacak. Reddederse, bu sefer de kendi değerleri ile ters düşecek. Batı şimdi kendi çıkmazını aşmaya çalışıyor."
Arap dünyası, Hamas kazandığı için Filistin halkına yapılan para yardımlarının kesileceği tehdidinden çok rahatsız. Fehmi Hüveydi Filistin halkının demokratik tercihinden dolayı açlığa terk edilmek istendiğini vurgularken, Abdul Bari Atvan, bir başka noktaya dikkat çekiyor: "Hamas kazandığı için yardımları kesmekle Hamas'ı değil Filistin halkını cezalandırıyorlar." Atvan, Amerika ve AB'nin bu tavrını çok tehlikeli buluyor: "Çünkü Batı yardımlarını keserse Filistin halkı buhar olup uçmaz. Varlığını sürdürür. Ama daha da radikalleşir. O zaman da Hamas'dan daha radikal guruplar ortaya çıkar. Üstelik Hamas alternatifler arayışına girerek İran'dan yardım isteyebilir." HAMAS'IN ZOR SINAVI Filistin halkına para yardımı konusunda İran'ın adının geçmesi ve İran-Irak savaşı sırasında İran'ın FKÖ lideri Yasir Arafat'a "tarafsız kal Filistinlilerin tüm para ihtiyacını karşılayalım" şeklindeki önerisinin bilinmesi, bir anda durumu değiştirdi. Bazı kaynaklar, "Filistinlileri İran'a bırakmayalım" endişesi ile bazı Arap ve İslam ülkelerinin Filistin'e para yardımı için harekete geçtiğini söyüyor. Ancak "Filistinliler olarak bizim bir onurumuz var" diyen Münir Şefik, Batı'nın şartlı yardımının karşısında Filistin halkının İslam ümmetine güvendiğini söylüyor: "Hamas yönünü İslam dünyasına çevirmeli. İslam ülkelerinin yöneticileri, biz Filistin'e yardım etmiyoruz, derse, ki bunu bizzat onlardan duymalıyız, o zaman İslâm ümmeti var. İslâm ümmeti, Filistin halkını açlığa terk etmez. Her Müslüman bir dinar verse, Filistin halkının parasal ihtiyacı karşılanır. Ama biz şartlı yardımı aslâ kabul etmeyiz." Fehmi Hüveydi ise, "Filistin halkının, demokratik tercihinden dolayı açlığa terk edilmesi durumunda tüm İslam dünyasının Hamas etrafında kenetleneceği" görüşünde. Arapların şiddetle karşı çıktıkları bir diğer husus, tavizin sadece bir taraftan, yani Hamas'tan/Filistinlilerden istenmesi. "Hırsızın hiç mi suçu yok?" diyorlar. Filistin'de asıl sorunun, İsrail'in işgalinden kaynaklanıyor olmasının kasıtlı olarak gözardı edilmesi Arap kamu oyunda ciddi rahatsızlık meydana getiriyor. Hamas, parlamentodaki çoğunluğu elde etmiş olmasına rağmen kesinlikle tek başına iktidar olmak eğiliminde değil. Muhtemelen Filistinli diğer örgütlerin de katılacağı geniş tabanlı bir hükümet kurulacak. Elbette bu durum Hamas'ın mücadale çizgisini de etkileyecek. Ancak nasıl ki El-Fetih iktidara geldiğinde askerî kanadı El-Aksa Tugayları silahları bırakmadı, Hamas'ın askerî kanadı İzzettin Kassam Tugayları'nın da silahları bırakması söz konusu olmayacak. İşgal var olduğu müddetçe sadece Hamas değil Filistinli tüm örgütler silahlı mücadeleyi sürdürecekler. Ama şu da bir gerçek ki, Hamas yeni bir söylem, yeni bir mücadele tarzı ile ortaya çıkmak durumunda kalacaktır. Çünkü seçimler nasıl ki tüm dünyayı Filistin gerçeği ile yüz yüze getirdi, Hamas'ı da dünya gerçeği ile yüzleştirdi! Yeni yolun nasıl bir yol olacağını Hamas'ın liderleri kararlaştıracak. Münir Şefik'e göre Filistin'de yeni hükümeti kimlerin kuracağı değil, hükümetin ne yapacağı önemli: "Yeni hükümetin görevi, işgal altındaki toprakların kurtarılmasıdır. Bunun için yeni bir İntifada gerekli." Fehmi Hüveydi'nin "Üçüncü İntifada" olarak adlandırdığı yeni dönemin nasıl olacağının ipuçlarını da Münir Şefik şu cümlelerle açıklıyor: "Yeni İntifada illa da silahla olacak diye bir şart yok. Kitleler sokağa dökülür, isyan olur, protestolar yapılır. Gerekirse görüşmeler durdurulur, askıya alınır, dünya ülkelerine baskı yapılır, dünya ülkelerinin Filistin meselesine daha duyarlı olmaları sağlanır. Filistin'in asıl sorunları gündeme getirilir. Bütün bunlar yapılırken eğer İsrail saldırırsa o zaman elbette kendimizi savunmak için silaha başvururuz." Arap aydınlarına göre Filistin'de kurulacak yeni hükümetin yapması gereken en önemli husus, bu asıl sorunları ortadan kaldırmak için çalışmak: Duvarın yıkılması, Batı Şeria'daki Yahudi yerleşim birimlerinin ortadan kaldırılması, Doğu Kudüs'ün kurtarılması, İsrail askerlerinin Batı Şeria'dan çekilmesi. İşin ilginç yanı bu dört sorun halledilmeden Filistin Devleti'nden bahsetmek de imkansız. Kurulacak Filistin Devleti sadece kağıt üzerinde kalır. Özetle... Filistin halkı ve umum olarak Araplar, Hamas'ın öncülüğünde kurulacak yeni Filistin yönetiminden, hayatı dayanılmaz hale getiren İsrail işgalinin ortadan kaldırılması için çalışmasını, işgale karşı direnmesini, yolsuzlukla mücadele etmesini, temiz bir yönetim kurmasını; Batı'dan ise İsrail yanlısı politikasından vazgeçmesini, daha insaflı olmasını istiyor. Fehmi Hüveydi'nin ifadesiyle "hep mazlumu değil zalimi de hesaba çekmesini" bekliyor. Filistinlilerden taviz istenmesi yerine, işgalcilerden de bir takım isteklerde bulunmasını istiyor. Ama gelin görün ki bugün Batı Şeria, etrafına çekilen duvar sonucu "F tipi ceza evi" ne döndü, buna rağmen hiç kimse sesini çıkartmıyor. *Sefer Turan, Kanal7 Dış Haberler Müdürü.
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Kültür |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |