T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 11 OCAK 2006 ÇARŞAMBA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

İbrahim KARAGÜL

Şaron-2: Cenin'de diri diri gömülen çocuklar anısına

Dünya Ariel Şaron'dan çok şey öğrendi. Terörizmin ne olduğunu, soykırımın nasıl planlandığını, okul çocuklarının nasıl kurşunlandığını, masum insanların evlerinin başlarına nasıl yıkılabildiğini, mahallelerin nasıl toplu mezarlara dönüştürülebildiğini, en iğrenç suikast yöntemlerini, uluslararası ilişkilerdeki arsızlıkları, çete yöntemlerini, hukuk ve teamüllerin nasıl çiğnendiğini... Dünyanın gördüğü en büyük teröristlerden biri olan Şaron'un, terörle mücadele kavramını ortaya atıp İslam'a ve Müslümanlara karşı nasıl bir küresel savaş tezgahlandığını da... 14 yaşından bu güne kadar kötülük yöntemleri geliştirdi ve uyguladı. Tutuklanma korkusuyla bir çok ülkeye gidemez oldu. Kendisi ve subayları hakkında davalar açıldı. Ama hep korundular.

Şaron hakkında Belçika'da insanlık suçu işlemekten resmen soruşturma açıldı ve 24 tanık ifade vermek için çağrıldı. Belçikalı bir avukatla anlaşmak zorunda kalan Şaron, 1982 yılında Sabra ve Şatilla katliamları yanısıra 1992'de Kanada'da 105 kişinin ölümüne yol açan bombalama olaylarından sorumlu tutuldu. Hava Kuvvetleri Komutanı Dan Haluzt gibi bir çok İsrailli yetkili aynı suçlamalarla yüzleşti. Hepsi savaş suçlusu ilan edilecekti. Öyle ki; İsrailli güvenlik yetkilileri, hangi ülkelerde dikkatli olmaları gerektiği konusunda Dışişleri'nden tavsiye istemek zorunda kaldılar.

Mesela Danimarka, İsrail'in Kopenhag Büyükelçisi olarak atanan Şin Bet'in eski başkanı Carmi Gillon'u ülkeye ayak basması halinde, işkenceden tutuklayacağını açıkladı.

Ancak, her soruşturma, ABD ve İngiltere tarafından engellendi. Belçika'da ilgili yasa değiştirildi. Sabra ve Şatilla katliamı mağdurlarının açtığı dava düşürüldü. ABD, Belçika'yı askeri yaptırımla tehdit etti, Senato'dan karar bile çıkardı. Brüksel'deki NATO üssünün bir başka ülkeye taşınmasını gündeme getirdi. Bunlar, AB'nin İsrail'e ekonomik ambargoyu bile düşündüğü, Güney Afrika'nın Duban kentinde yapılan Dünya Irkçılık Konferansı'nda İsrail'in ırkçı devlet ilan edilmesi için çalışmalar yapıldığı bir dönemde oldu. Artık ölümle pençeleşiyor. Bundan sonra yasal süreç işletilmesi zor. Ama o insanlığın vicdanında çoktan mahkum oldu.

Şimdi Cenin katliamını hatırlayalım. Dünya sessiz, şaşkın seyrederken hem ABD hem de BM, katliamda İsrail'i ve Şaron'u korudu, soruşturma açılmadı, Cenin'e giden müfettişler engellendi, bölgeye kimse sokulmadı.

3-15 Nisan 2002'de Cenin'de yüzlerce insan katledildi, binlerce insan elleri ve gözleri bağlanarak toplama kamplarına götürüldü, binlerce kadın ve çocuk evlerinden kovuldu, genç kızlar ve kadınlar günlerce işkence altında tutuldu, yüzlerce ev yerle bir edildi, hastaneler çalışamaz hale getirildi, elektrik ve su kesildi, sokaklarda çürüyen cesetlerin gömülmesine ve yaralıların tedavi edilmesine izin verilmedi, ambulanslar askeri hedef gibi ateş altına alındı, kuşatma altındaki insanlara ilaç ve yiyecek yardımları engellendi, sokağa çıkan herkese ateş açıldı, evlere baskın yapılıp insanlar kurşunlandı, esir alınanlar kurşuna dizildi, doğum yapan kadınların hastaneye götürülmesine izin verilmedi, evlerin/hastanelerin bahçelerine mezarlar kazıldı.

Cenin, üç yüz tank ve zırhlı araçla, binlerce askerle kuşatıldı. Bir kilometrekarelik mülteci kampına yüzlerce füze atıldı, sadece bir saatte 50 füze fırlatıldı, F-16 savaş uçakları ve Apache helikopterleriyle durmaksızın bombalandı, silahlı-silahsız, kadın-erkek, çocuk-ihtiyar ayırımı yapmadan insanların evleri başlarına yakıldı, yüzlerce insan enkaz altında kaldı, bölge toplu mezara dönüştürüldü, bir halkın özgürlük ruhu, yaşama hakkı ve mahremiyeti ayaklar altına alındı. Camiler, yollar, dükkanlar, evler, devlet daireleri, Filistin halkının ekonomik değerleri yok edildi. Cinayet, yıkım, vandalizm, yağma ve terör dehşetine, katledilen kadın ve çocukların cesetlerinin buldozerlerle toplu mezarlara sürüklenmesine karşı bütün dünya sustu, susturuldu.

Devam edeceğiz...

Geri dön   Mesaj gönder   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi