T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
O K U R S Ö Z C Ü S Ü | 17 NİSAN 2006 PAZARTESİ | ||
|
Emin Çölaşan'ın eşi Tansel Hanım'ın Danıştay Başkanlığı'na aday olduğuna dair haberler, sadece Yeni Şafak'ta yayınlandı. Bu haberler bir kaç köşe yazarı tarafından eleştirilince ben de inceledim. İşte değerlendirmelerim: Tansel Hanım hakkında, kulaktan dolma, bir de bazı internet dedikodularından dolma malumatım var ama bunlar önemsiz şeyler. Yani, bunlara bakılıp da müsbet veya menfi bir sonuç üretilemez. Hele internet ortamında tedavül eden bilgilere hiç güvenilmez. Büyük ihtimalle, iyi bir hanımdır. Bazıları, insanlar hakkında eşlerini, dostlarını, akrabalarını didik didik eder, ona göre yargıya varır ama bu benim işim değil. Bütün çevresi iyi olan bir insan, iyi olmayan işler yapabilir. Tersi de doğru. Bunlara bakarak, insanlar hakkında yargıya varmak, tabir caizse 'bize uymaz.' Bir kadının, okullarda okuması, başarılı olması, meslek hayatına atıldıktan sonra da istikrarlı bir şekilde ilerlemesi, bir 'seviye'nin göstergesidir. Olsa olsa, takdir edilir. Tansel Hanım'ın Danıştay Başkanlığı'na aday olmasını da, normal şartlarda bu açıdan bakarak değerlendirmek gerekir. Hal böyle iken, bizim gazetenin, Tansel Hanım'ın Danıştay Başkanlığı'na aday olup zaman zaman rakiplerinin önüne geçmesini haber yapması nasıl yorumlanmalı?
HABERE 3 ELEŞTİRİ GELDİ
İlk adımı, Radikal'den Hakkı Devrim, sonra Yeni Şafak'tan Kürşat Bumin, onların arkasından Hürriyet'ten Ahmet Hakan attı. Her üç yazar da, Yeni Şafak'ın yaptığının, yanlış olduğunda hemfikirdi. Ben bu üç yazardan, Kürşat Bumin'in duyarlılığını iyi anlıyorum. Kürşat Bumin, gerçekten, insanların kişilikleri, hakları, özgürlüleri konusunda hassas olan bir gazetenin yazarı. Kendisi de hassas. Ve görüldüğü gibi, köşesinde kendi gazetesini eleştiriyor. Bu aynı zamanda Yeni Şafak'ın içtenliğinin bir göstergesi. Yeni Şafak'ın yayınlarını incelediğinizde, çok yakın geçmişten örnek vereyim, Hasan Cemal'in, Orhan Pamuk'un ve başka yazı ve sanat adamlarının, yazıları veya sözlerinden dolayı yargılanmalarına muhalefet ettiğini görürsünüz. Yani Yeni Şafak, sadece kendi çizgisinde olanların değil, başkalarının da hak ve özgürlüklerini, başka gazetelerde nadiren rastladığımız bir içtenlikle savunuyor. Evet, bu sebeple, Kürşat Bumin'i iyi anlıyorum. Hakkı Devrim ile Ahmet Hakan'ı da çok iyi anlıyorum, anladığım için aynı kefeye koymuyorum. Kürşat Bumin, basının tamamının ombudsmanlığını yapabilen bir yazar. Bu haber hakkında da, kanaatlerini beyan ettikten sonra, konuyu bana havale etmiş. BİZİM ÖLÇÜLERİMİZ FARKLI
Bizim ülkemizdeki 'medya etiği' standartlarına bakarak söylesem, Tansel Hanım'la ilgili haberler için, hiç düşünmeden, 'son derece normal, temiz haberler' demem lazım. Mesela, Emin Çölaşan, benzer durumlarda, bizdeki haberler gibi mi yazardı? Hiç zannetmiyorum. Ama benim standartlarım, bizim basının standartlarından farklı. Yeni Şafak'ın haberlerinde, Tansel Hanım'ın, Hürriyet yazarı Emin Çölaşan'ın eşi olduğuna dikkat çekiliyor. Emin Çölaşan'ın sık sık yargıyı etkilemesi muhtemel yazılar yazdığı hatırlatılıyor ve Tansel Hanım'ın, eşinin yazılarından etkilenme ihtimali üzerinde duruluyor. Eşinin yazıları, sözleri, Tansel Hanım'ı etkileyebilir mi? Eğer bir insan, meslek hayatı ile özel hayatı arasındaki çizgiyi doğru çizmişse, etkilemesi zor. Tansel Hanım'la Emin Bey arasındaki yakınlığı dikkate aldığımızda, bu 'çizgi'nin, hem Emin Bey, hem de Tansel Hanım tarafından doğru bir şekilde çizilmesi gerektiğini düşünmek mantıklı görünüyor. Yani çizgiyi sadece Tansel Hanım'ın çizmesi, yeterli olmayabilir. Emin Çölaşan, sıradan bir yazar değil. Gerçekten, ele aldığı konuları, 'radikal' bir duyarlılıkla, toplumun bir kesiminin 'duygularına' çok iyi hitap ederek işliyor. Etkili bir yazar. Günlük yaşamı da yazısı gibiyse, ki ben öyle olduğunu zannediyorum, çevresindekileri de etkileyebileceği düşünülebilir. Buna rağmen, bir çok insanın, sözünü ettiğimiz çizgiyi çizerken, adil davranabileceğini hesaba katmalıyız. Evet, bana göre, o çizgi doğru çizilmişse, Yeni Şafak'ın haberlerinde dile getirilen endişeleri gözardı edebiliriz. Ama, doğru çizilememişse, haberler, haklı bir endişeyi yansıtıyor demektir. SON SÖZ KARAALİOĞLU'NUN Yeni Şafak'ın yayınıyla ilgili nihai söz, Yayın Yönetmenimiz Mustafa Karaalioğlu'nun. Benim de, haberle ilgili soruları yönelteceğim en yetkili kişi Karaalioğlu. Sordum. Karaalioğlu, haberleri şöyle değerlendirdi: "Bu ülkede, önemli bir gazetenin önemli bir yazarının eşinin yüksek yargının başına gelmesi haber değeri taşır. Benim asıl dikkatimi çeken, medyanın diğer kesiminin bundan hiç bahsetmemesi. Oysa Çölaşan, yazılarında sıkça yüksek yargı kararlarına değinen, bunlarla ilgili bilgileri yorumlayan bir gazeteci olduğu için, eşinin seçimi haber konusu yapılabilirdi. Niyetimiz, Tansel Hanım'ın hukukçuluğunu önyargıyla değerlendirmek değil, sadece bu paralelliğe dikkat çekmekti. Eminim, bir Yeni Şafak yazarının eşi aynı göreve talip olsaydı, refiklerimiz benzer bir tutum sergilerlerdi." Ümid ediyorum, konu vuzuha kavuşmuştur.
Röportajın kiminle yapıldığını anlamak daha kolay olmalı Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Pişkin, gazetemizde yapılan bir röportajın kiminle yapıldığını anlamakta güçlük çektiğini yazıyor. Mektubu şöyle: 10 Nisan 2006 tarihli gazetenizin 9. sayfasında bir işadamıyla yapılmış röportaj var. Röportaj yapılan işadamının adını öğrenebilmek için yazıyı dört-beş dakika araştırmak zorunda kaldım; önceki röportajlarda da aynı durum sözkonusuydu. Okuyucunun, röportaj yapılan kim-senin adını hemen ilk bakışta görmesi gerekmez mi? Örneğin, başlığın üzerine adı iri puntolarla yazılıp iki nokta üstüste ( : )' den sonra haberin başlığı yazılamaz mı? Değerli Hocam. Haklısınız. Röportajın kiminle yapıldığı, aramaya gerek olmadan, ilk bakışta farkedilmeli. Bunun değişik yöntemleri var. Yani iri puntolarla yazılıp altına haberin başlığını yazmak şart değil. Genellikle, sadece röportajlarda değil, diğer haberlerde de, açıklamayı yapak kişinin, ya da kurumun, yani haber neyle ve kiminle ilgiliyse onların 'gösterilmesi' gerektiğini arkadaşlarımıza iletiyor, sayfalar önümüze geldiğinde, bu eksikliklerin tamamlanmasını söylüyoruz. Arkadaşımız Fatma Çiftçi'nin yaptığı röportajın kiminle yapıldığı, giriş yazısının taa ortalarına gelince anlaşılıyor. Bu yanlış. Mektubunuz vesilesiyle, bu 'mesleki' ilkeye bir kez daha dikkat çekmiş olduk. Teşekkürler. Mailler konusundaki önerinizi de, ilgili arkadaşlara ileteceğim.
Geçen hafta kitap dergisiyle yeni tanıştım ve çok beğendim. Aslında bir ihtiyaçtı. Bu sayede yeni çıkan yayınları takip etme imkanını bulmuş oluyoruz. Emeği geçenlere sonsuz teşekkür ederim. Daha da geliştirerek devam etmesini rica ediyorum. Yayınlarınızı beğenerek izliyorum. Mevlid Kandiliniz kutlu olsun..
Ben amatör futbolcuyum. İncirtepe Spor Kulübü'nün minik takımında oynuyorum. Bizim maçlarımızn sizin gazetede yayınlanmasını istiyorum. Maçlarımız Büyükçekmece toprak sahasında oynanıyor. Lütfen bizim maçlarımızıda gazetenizde bir yer ayırır mısınız? Cevabını adresime lütfen yollarsanız sevinirim.
Ben sözleşmeli öğretmenlik yapmaktayım. Bizimle ilgili olarak gazetenizde daha fazla bilgi görmek istiyorum. Bakanlar Kurulu'nda bizimle ilgili çıkmasını beklediğimiz 4/b ye geçirilme kanunun son durumu hakkında bizlere daha fazla bilgi verirseniz memnun oluruz. Sözleşmeli olarak çalıştığımız halde sonunun ne olacağını bilmemek bizleri son derece üzmekte ve artık psikolojimizin bozulmasına neden olmaktadır. Bizlerin duygularına tercüman olacağınıza inanıyor teşekkür ederiyorum.
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |