T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 19 NİSAN 2006 ÇARŞAMBA | ||
|
Eh, "Menemen" kesmiyor artık... Daha özgün, daha sofistike mevzulara ihtiyaç var... Redd-i miras etmiş Türkiye Cumhuriyeti entelijansiyası bu kez Osmanlı'nın bir dönemini ilgilendiren bir olayı, tarihe "31 Mart irtica ayaklanması" olarak geçen askerî kalkışmayı köpürtüyor. Haber şu: Bir grup öğrenci, 31 Mart günü, İstanbul Üniversitesi Hasan Ali Yücel Fakültesi kantininde, gerici ayaklanmayı öven bir eylem yapmış... İddia, aslında bir iletişim profesörü olan, ama "babası konservatuvara gitmesine izin verseydi" bugün ikinci bir Mehmet Ali Erbil'imiz olarak sahneleri kırıp geçirecek "cool insan" Alif Atıf Bir'e ait... Bu arkadaşı yeterince tanımayanlar için sevabına küçük bir iki ayrıntı sunalım: Bir röportajında, kendisinin "Matrix"in Neo'su gibi "seçilmiş bir insan" olduğunu söylüyordu. Hem TV reyting hakemi, hem akademisyen, hem danışman, hem gazeteci, hem yazar, hem komik-i şehir... Olmak istediği Mehmet Ali Erbil'den de, gülünç bir güldürme çabasıyla taklit etmeye çalıştığı Okan Bayülgen'den de, "Bir gün stand-up yaparsam onun gibi yaparım" dediği Cem Yılmaz'dan da başarılı, hatta daha komik. "Matrix"in Neo'su gibi "seçilmiş bir insan" değilse de, nerden baksanız "seçme" bir insan. Mesela, Okan Bayülgen'in oynadığı terlik reklamını önce "uzman" diye buna seyrettirip okey alıyorlar, sonra yayıma sokuyorlar; ama bizimki "önce beğendiği" reklam filmi hakkında, yayıma girdikten ve hasbelkader başarılı olduktan sonra zehir-zemberek eleştiriler döşeniyor. "Hani beğenmiştin?" diyenlere de, "Çok kötü mü diyecektim? Hımm, iyi, elinize sağlık dedim" diyor. İşbu Ali Atıf Bir'e, bir okuru imzasız e-mail yolluyor. "İrticanın dehşet boyutlarını" gözler önüne seren bu imzasız e-maile göre, İstanbul Üniversitesi'nde bir grup öğrenci, 31 Mart günü, gerici ayaklanmasının anısına, öğrencileri kampuse toplayıp kızların başını örttürüyor, zorla Kur'an okutuyor, sonra da gerici ayaklanmayı öven sloganlar atıp dağılıyor. Bugün 31 Mart ayaklanmasını anacak kadar şaşırmış dangalak var mıdır, bilmiyorum. İhtimal de vermiyorum. Fakat, hem haber yalan (nitekim, okulun yöneticileri haberin doğru olmadığını açıkladılar), hem de haberi servise koyanların tarih bilgisi kıt. Bir kere, 31 Mart'ın miladî takvimdeki karşılığı 13 Nisan'dır. Hadi, gerici ayaklanmayı sahiplenen şaşkınlar bilmiyor diyelim, koskoca iletişim profesörü de mi ülkenin gerçeklerine bu kadar yabancı? Bu ne aymazlık böyle! Hatta bu ne laubalilik! Haberin üzerine balıklama atlayan, bir de "yürek sızlatıcı" yazı döşenen Ertuğrul Özkök ne kadar farkındadır bilmiyorum ama (Ali Atıf Bir anlamaz nasıl olsa), 31 Mart vak'ası, gericilerin silâhlanarak sokağa dökülmesi olayı değildir; işin içinde dinî motifler olsa bile, özünde askerî bir kalkışmadır. Ordu, irticayı ve iç düşmanı meşruiyet gerekçesi yaparak ayaklanmıştır. Bu nedenle, 31 Mart, orduyu siyasetin içinde tutan bir "gerekçe" olarak günümüze kadar yaşatılmıştır. Tıpkı, "irtica geliyor" denilerek yapılan ve askerin siyaset içindeki varlığını kurumsallaştıran 28 Şubat müdahalesi gibi... Demek ki "irtica gündemi" böyle oluşturuluyor. Demek ki siyasî destabilizasyon, sorumsuz bir iletişim profesörünün ufak bir işaretine bakıyor.
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |