T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
S O N D A K İ K A | 19 NİSAN 2006 ÇARŞAMBA | ||
|
Gül: Hürriyetleri kısıtlamak tuzağa düşmek olur
Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, terörle mücadele ederken hak ve hürriyetleri kesinlikle kısıtlamayacaklarını vurgulayarak, "Bunu yaparsak terör örgütlerinin tuzağına düşmüş oluruz" dedi.
Terör örgütünün terörist faaliyetlerini tekrar canlandırma peşinde olduğuna işaret eden Gül, bugünkü şartlar altında bazı maddelerin daha kuvvetlendirilmesi, güvenlik güçlerinin daha etkin şekilde terörle mücadele edebilmeleri, halkın uyarılması, halkla terör örgütü arasındaki mesafenin açılması gibi ihtiyaçların tekrar doğduğunu belirtti. Türkiye'de yeniden istikrarlı bir dönemin olması, çok ciddi bir ekonomik büyümenin görülmesi ve bölge halkının devlete yeniden güvenmeye başlamasından terör örgütünün rahatsız olduğunu ve bu nedenle saldırılara başladığına işaret eden Gül, "Bizim hak ve hürriyetleri kısıtlamamız diye bir şey söz konusu olmaz. Bunları yaptığımız andan itibaren terör örgütlerinin tuzağına düşmüş oluruz. Terör örgütleri hürriyetlerin kısıtlanmasını ister, halkın hareket ortamının daraltılmasını ister. Onların tuzağına asla düşmeyiz" diye konuştu. "AB İLE TERS DÜŞMEK KESİNLİKLE SÖZ KONUSU DEĞİL" Meclis'e gönderilen taslağın dikkatle hazırlandığını kaydeden Gül, AB ile ters düşmenin ya da çıkartılan kanunlardan geriye dönmenin kesinlikle söz konusu olmadığını vurguladı. Gül, sözlerine şöyle devam etti: "Bizim için önemli olan çağdaş demokrasi. Biz AB'ye tam üye olma yolunda gidiyoruz zaten. Bu konuya AB'yi hiç karıştırmak istemem. AB ayrı bir konu. Onu niye karıştıracağım ki? Demokrasi benim için az önemli de, AB için çok mu önemli? Demokrasinin kıymetini biz daha az biliyoruz da, o daha mı çok biliyor? Demokrasiyi daraltınca terör örgütünün isteğinin bu olduğunu AB daha çok biliyor da, ben mi daha az biliyorum? O açıdan ben AB'yi bu işlere karıştırmamak lazım diyorum. Bizim için halkın temel hak ve özgürlüklerini geliştirmek bizim siyasi sorumluluğumuzdur. Kesinlikle gelinen noktadan geriye gidiş asla söz konusu olmayacak. Tam tersine daha yapacaklarımız var. Reform süreci devam ediyor ve daha da devam edecek. Ama 'sanki AB olmasa biz bütün yaptığımız işleri geri alacakmışız gibi bir davranış', bu yanlış. İnsanların önce kendi özgüveni olması lazım. Bir şey iyiyse o iyinin önce bizim farkında olmamız gerekir." Dışişleri Bakanı Gül, terör konusunun hükümet meselelerinin çok üzerinde bir konu olduğuna da işaret ederek, bunun üzerinden siyaset yapmayı ve günlük politikalara girmeyi çok yanlış bulduğunu ifade etti. AB sürecinin terörle mücadeleyi kolaylaştırıp kolaylaştırmadığına yönelik soru üzerine Gül, bu konuda yanlış anlaşılmaların olduğunu kaydetti. Terör örgütü PKK'nın AB terör listesinde bulunduğunu hatırlatan Gül, Avrupa'da terör örgütüyle ikili ve çoklu olarak mücadele edildiğini belirtti. Avrupa Parlamentosu'nun terör örgütünü bir bildiriyle kınadığını anımsatan Gül, bazı Avrupa ülkelerindeki komünist parti milletvekillerinin de Türkiye aleyhine bildiri yayımladığını, ancak Avrupa Parlamentosu'nun bildirisinin çok daha önemli olduğuna işaret etti. Bakan Gül bir soru üzerine, terör örgütünün ekonomik kalkınma ve demokratikleşmeden korktuğunu, bunların terörün kendileri açısından gerekçesini ortadan kaldırdığını kaydetti. Hükümetin bu anlamda önemli adımlar attığını ifade eden Gül, bu adımların terör örgütünün elindeki istismarı ortadan kaldırdığını söyledi. "OYUMUZ MUHAKKAK Kİ DAHA ÇOK ARTACAKTIR" Gül, AK Parti'nin Güneydoğu'daki oy potansiyelini koruyup korumadığına yönelik soru üzerine, seçimlere daha vakit olduğunu, seçimlerin vaktinde yapılacağını kaydetti. Bölge halkının hükümetin ve partinin yaptıklarını yakından takip ettiğini ve büyük destek verdiğini söyleyen Gül, "Oyumuz muhakkak ki daha çok artacaktır" dedi. Bölge halkının hükümet ve partinin yaptıkları karşısında, terör örgütünün bölge halkının başına açtığı belaları da görmeye başladığını söyleyen Gül, bunun tepkilerinin de kentlerde ve kazalarda açıkça verildiğini söyledi. "Partimiz Türkiye'nin sigortasıdır" diyen Gül, AK Parti'nin, Türkiye'de coğrafi olarak, etnik yapı olarak, düşünce yapısı olarak, hayat tarzı olarak herkese hitap eden ve herkesin buluşabildiği en önemli parti olduğunu ifade etti. Bakan Gül, "Bazıları zaman zaman yanlışlar yaptı, bazıları yanlış yapmaya devam ediyor, ama biz bunun farkında olarak bütün vatandaşlarımızı, bölge halkını tekrar kazanmak için, bölge halkının herhangi bir tereddüde düşmemesi için elimizden geleni yapıyoruz" diye konuştu. "FİLİSTİN HÜKÜMETİNİN SALDIRIYI KINAMASI GEREKİRDİ" Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, Filistin hükümetinin İsrail'deki son saldırıyı kınaması gerektiğini belirterek, "Hükümet kınasaydı, çözüm için bu büyük bir fırsat olurdu" diye konuştu. Gül, Filistin-İsrail meselesiyle ilgili olarak herkesin büyük bir sorumluluk duygusu içinde hareket etmesinin önemine işaret etti, bu arada fırsatların da değerlendirilmesini, örneğin 10 kişinin hayatını kaybettiği terör olayıyla ilgili kesin tavırların alınmasını istedi. Gül, "Filistin hükümetinin de İsrail'deki son saldırıyı kınaması gerekirdi. Hükümet kınasaydı, çözüm için bu büyük bir fırsat olurdu. Soğukkanlı analizlerin yapılması gerek. İleriye dönük olmalı artık her şey. Onu bunu suçlamanın faydası yok" dedi. Hamas heyetinin Türkiye ziyareti çerçevesinde, terör örgütüyle ilgili benzetmeler yapılmasını "yanlış ve saçma" bulduğunu söyleyen Gül, "Hangi mantıkla böyle bir benzetme yapılıyor? Türkiye başka bir ülkenin, başka insanların topraklarını işgal mi ediyor? Böyle bir şey söz konusu olabilir mi? Böyle bir benzetmeyi kabul etmiyorum" diye konuştu. Filistin, İran ve Irak ile ilgili meselelerin aynı bölgede ve aynı dönem içinde ortaya çıktığını belirten Gül, Türkiye'nin bu bölgenin içerisinde yer alan bir ülke olarak bu problemlerin çözümüne katkıda bulunması gerektiğini söyledi. Gül, Türkiye'nin bu meseleleri görmezlikten gelmesinin sıkıntıları beraberinde getireceğini vurgulayarak, "İnşallah İran ile ilgili sorunlar diplomatik yoldan çüzülür, yoksa düşünebiliyor musunuz ne büyük problemler çıkabilir" diye konuştu. İsrail-Filistin sorunu çerçevesinde yıllardır akan kan ve gözyaşının durdurulması gerektiğine işaret eden Gül, "Bu kan ve gözyaşı ister Müslümanın, ister Yahudinin olsun, netice aynı. Bu ister kadın, ister erkek, ister çocuk olsun. Bunların durdurulması için gayret sarf ediyoruz. Bunlar kötü şeyler mi?" dedi. Filistin ve İsrail ile ilgili yeni bir politik gerçeğin ortaya çıktığını belirten Gül, iki taraftan da yetkililerin, Türkiye'nin meselenin çözümüne katkıda bulunacak, iki tarafın da güvendiği tek ülke olduğunu dile getirdiğini söyledi. Gül, iki gün önceki saldırıda, 10 kişinin hayatını kaybettiğini hatırlatarak, herkesin konuyla ilgili olarak ciddi ve sağduyulu analiz yapmasının önemine işaret etti. Türkiye'nin gayretlerinin zaman içinde daha iyi anlaşılacağına inandığını kaydeden Gül, "Bazıları Filistin ve İsrail arasında bu ortamı görmek isteyebilir. İşin daha da kötüleşmesini, orada kan akmasını, işin içinden çıkılmaz hale gelmesini görmek isteyenler olabilir. Türkiye böyle bakmıyor" dedi. En radikal partilerin ve siyasi akımların iktidara gelince, iktidar sorumluluğunun onları daha ılımlı, daha gerçekçi hale getirdiğine dikkati çeken Gül, "Ama kaygıyla izlediğimiz bir şey var: Şu anda tersi olmaya başlıyor. Şimdi bunun tedbirini alıp da, en başından bu yöne gitmemesi için herkesin gayret sarf etmesi iyi bir şey mi, kötü bir şey mi?" dedi. Türkiye'nin gerek İsrail, gerek Filistin ile yakın temas içinde olmaya devam edeceğini bildiren Gül, önümüzdeki hafta Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın Türkiye'yi ziyaret edeceğini, kendisinin de İsrail dışişleri bakanıyla yakın zamanda konuştuğunu hatırlattı. "TERÖR ÖRGÜTÜ KONUSUNDA ABD'DEN BEKLENTİMİZ DAHA FAZLA" Terör örgütü PKK'nın Irak'ın kuzeyinden bertarafına ilişkin Türkiye'nin ABD'den beklentisine yönelik bir soru üzerine Gül, Türkiye-ABD ilişkilerinin çok önemli olduğunu, bu açıdan ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice'ın Türkiye ziyaretinin anlamlı olduğunu kaydetti. Dünya olaylarının Türkiye'yi ve ABD'yi yakından ilgilendirdiğini ifade eden Gül, bu çerçevede karşılıklı fikir alışverişinde bulunmanın önemine işaret etti. İki ülkenin belli değerler üzerinde ortak görüşleri bulunduğunu ve bunun sağlam olduğunu kaydeden Gül, ilişkilerin bu çerçevede ilerlediğini söyledi. Gül, ilişkilerde güvenin de önemine dikkati çekti ve son dönemde üst düzeyde yapılan ziyaretlerin bunun bir göstergesi olduğunu kaydetti. Terör örgütü başının Türkiye'ye nasıl getirildiğinin unutulmamasını isteyen Gül, ABD'nin terör örgütüne hoşgörülüymüş havası içinde olunmaması gerektiğini, terör örgütünün ABD'nin de terör listesinde bulunduğunu belirtti. "Ancak bu konuda Türkiye'nin beklentisinin daha fazla olduğunu" ifade eden Gül, ABD'nin Irak'ın kuzeyinde Türkiye'ye daha çok yardımcı olması beklentisini dile getirdi. İki ülke arasında terör finansmanının önlenmesiyle ilgili işbirliğinin söz konusu olduğunu belirten Gül, ancak Türkiye'nin beklentisinin daha fazla olduğunu yineledi. Gül, bu çerçevede Rice'ın ziyaretinin iyi bir fırsat olacağını sözlerine ekledi. SOSYAL POLİTİKALAR Gül, Güneydoğu Anadolu bölgesinin ekonomisi, burada yaşayanların istihdam sorunlarına ilişkin soruya karşılık olarak da, Türkiye'de ekonominin, ekonomik dengelerin iyiye gitmesinde her bölgenin payını aldığını, bunun ötesinde diğer ekonomik göstergelerdeki iyileşmelerin de halk üzerinde etkisini gösterdiğini belirtti. Bazı bölgelere özel teşvikler verilmeye başlandığını, bunların önemli bir kısmı da Güneydoğu Anadolu'da olduğunu anlatan Gül, buralarda yatırımların artmasını teşvik ettiklerini, yatırımcıya kamu arazilerinin bedava verildiğini, enerji ve sigorta vergileri gibi konularda yatırımcıların desteklendiğini kaydetti. Sosyal politikaların önemine işaret eden Gül, "Geçen gün de söylediğim gibi, sosyal politikalar açısından birçok sosyal demokrat partiden çok daha iyi olmuşuzdur" diye konuştu. Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki somut girişimlere de değinen Gül, çocuklara şartlı eğitim yardımı yapıldığını, ilkokuldan sonra eğitimine devam etmek isteyen çocukların ailelerine para ödendiğini, sadece bunun bile tek başına önemli bir destek olduğunu kaydetti. Bakan Gül, şartlı sağlık yardımına da değinerek, 6 yaşına kadar olan çocuklarını düzenli biçimde doktora getiren ailelere ve doktora giden hamile annelere de teşvik amacıyla ödenen paralar olduğunu bildirdi. İstihdam sorunun giderilmesi açısından yatırımların geliştirilmesi gerektiğine işaret eden Gül, ekonominin canlanmaya başladığına işaret ederek, bu durumun terör örgütünü rahatsız ettiğini, çünkü ekonomideki canlanmaya tanık olan halkın "daha çoğuna kavuşmak, daha çok kazanmak" istediğini ve hayata bağlandığını ifade etti. Gül, GAP Projesi ile ilgili olarak da, hükümetin köy yollarının yapılması ve suyu olmayan köylere su götürülmesiyle ilgili geçen sene yaptığı tüm harcamaların yüzde 35'inin Güneydoğu bölgesine ait olduğunu vurguladı. Türkiye'nin 4 yıl önce yaşadığı ekonomik krizi hatırlatan Gül, özel sektör ve yabancı yatırımcıların da GAP Projesi çerçevesinde bölgeye ilgi gösterdiğini kaydetti.
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |