T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 12 NİSAN 2006 ÇARŞAMBA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Son Dakika
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Bekir HAZAR

Vatandaş ne yapacak?

Önceki gece gazeteci, televizyoncu ve dizi oyuncusu 46 kişi ile yemekli toplantı vardı... Bir restaurantın üst katı tamamen kapatılmış, yemekler yeniyor, bir taraftan da Can Tanrıyar, meslektaşlarını tek tek sağ yanında boş bıraktığı sandalyeye alarak özel görüşmeler yapıyordu. Can'ın hemen solundaydım... Genç birisi iki defa geldi. "Alt katta falanca beyler sizi masaya davet ediyor" dedi. Can "Burada daha önceden planlanmış bir toplantı yapıyoruz. 46 arkadaşımı burada bekletme uğruna aşağıya gelemem, onlara saygısızlık olur, davetiniz için teşekkür ederim" deyip nazikçe toplantıdan ayrılamayacağını söyledi.

Onbeş dakika sonra bir başka genç çıkıp "Benim adım .... Çakıcı... Bu davete gelmemeniz yakışır mı" gibi laflar etti. Can aynı sabırla durumu ona izah etti.

Adamlar alkollüydü. Tedbir olarak derhal en yakındaki karakol ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü arandı. Yarım saat gelen giden olmadı. Şöyle bir düşündüm. Bu yarım saat içinde, bir alt katta alkollü olan insanların, iradeleri dışında neler yapabileceğini hesapladım kafamda...

Dayanamadım gece yarısı İstanbul Emniyet Müdür yardımcısı İnci Aksoy'u aradım... Beş dakika sonra sivil polisler olay yerine intikal etti.

Ve o sivil polislerin gözü önünde alt kattan biri gelip, Can Tanrıyar'ın göğsüne vura vura "Aşağıda silahlıyız, nasıl gelmezsin" deyip küfürler savurdu.

Emniyetten "Durum gergin" diye müdahale istiyorsun, geç de olsa geliyorlar. Gözleri önünde bir adam birşeyler yapıyor. Seyrediyorsun. Dik durup, o ana kadar tek taviz vermeyen Can Tanrıyar ayağa kalkıp "Gelmiyorum" deyince müdahale ediyorsun.

Neredeydik, nerede yaşıyorduk?

Alt katta genç Çakıcı'nın kimliği alınıp başına bir polis konuyor. Ancak başına polis konan kişi kısa bir süre sonra ortadan kayboluyor. Kimlikleri alınıp, başına polis konmayan diğer şahıslar ise oturuyor... İnanılır gibi değil.

Bu arada gözaltına alınanlardan, kendisine olayla ilgili sorular soran televizyoncu Ömür Varol'a polislerin yanında balyoz gibi yumruğu çakıyor.

Restaurant içinde gözaltına alınanlardan birinin devlet büyüklerine ettiği küfürler, üst kattaki bizlere kadar yankılana yankılana geliyor. Ve bu adamı gözaltına alıp götürmek için polis tam onbeş dakika dil döküyor...

İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah'a şu soruyu sormak isterdim... 46 gazeteci ve televizyoncu bu durumlara düşüyorsa... Vatandaş ne yapacaktı?...

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi