T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 12 NİSAN 2006 ÇARŞAMBA | ||
|
Son viraja müthiş bir şekilde girildi. Ligin bitimine beş hafta kala Fenerbahçe ve Galatasaray'ın arasındaki yarış kafa kafaya devam ediyor. Kalan beş haftaya bakıldığında zevkin ve heyecanın dorukta olacağı açık. Fenerbahçe Trabzonspor'la, Galatasaray ise Beşiktaşla, her ikisi de deplanmanda olmak üzere, kritik maçlar oynacacaklar. Fenerbahçe ile Galatasaray'ın kendi aralarında yapacakları karşılaşma ise cabası... Bu koşullarda şampiyonluk için bugünden bir öngörüde bulunmak elbet mümkün değil... Yine de mevcut duruma ve fikstüre bakarak "güçlü ihtimaller"den söz edilebilir. Resim benim gözluğümle şöyle görünüyor: 1. Fenerbahçe ve Galatasaray arasındaki finali andıran nihai maçın Şükrü Saracoğlu'nda oynayacak olması sarı-lacivertliler açısından bir avantaj. "Dery maçları"nda saha faktörünün sonucu etkileme gücü belki yüksek değil, ama sıfır da değil. Fenerbahçe'nin sahası rakibi baskı altına alır. Seyircisi takıma ekstra bir güç katar. 2. Takımların form düzeylerine baktığınızda Fenerbahçe'nin bir adım önde olduğu açık. Gerçekten de özellikle son Diyarbakır maçıyla Galatasaray'da belirli bir düşüş görünürken, Fenerbahçe'de ki çıkış artarak devam ediyor. Sivasspor karşısında sarı-lacivertlilerin ilk yarıda ortaya koydukları futbol mükemmele yakındı. İsabetli pas oranın yüzde 80'lerde seyrettiği bir form durumundan söz ediyoruz. Ayrıca Fenerbahçe'nin yumuşak karnı orta alanda Appiah ve Aurelio çok iyi oynamaya başladılar. Tuncay yırtıcılığının zirvesinde... En önemlisi Fenerbahçe'nin isabetli pas oranıyla süratli futbol oynaması, oynamaya başlaması... Kaldı ki, sarı lavicertliler Gaziantepspor karşısında olduğu gibi kontrollu futbolu da layıkıyla oynayabileceklerini ortaya koymuş durumda. Buna karşılık Galasaray son maçını Hakan, Cihan ve Hasan'ın üstün performansları sayesinde kazandı. Takım ise form düşüklüğü belirtileri verdi. Şunu da eklemek gerek. Galatasaray Gerets'le saldırgan bir hücüm futbolu oynuyor. Kritik maçlarda arkasını boşaltarak, rakibe geniş sahalar bırakarak risk alıyor. Rüştü Saracçoğlu'ndaki maçta Anelka'nın da forma giyeceğini düşünürsek hem sistem hem bu boşlukları değerlendirme açısından da sarı kırmızılılar Fenerbahçe'nin bir adım gerisinde... 3. Galatasaray'ın Beşiktaş'la oynayacağı maçın Fenerbahçe'nin Trabzonspor'la oynacağı maçtan daha zor ve riskli olduğunu düşünüyorum. İki İstanbul takımı arasındaki maç prestij, gurur ve ezeli rekabetin devrede olacağı tam bir derbi maçı. Trabzonspor'un üç büyüklerle oynadığı maçlar ise uzun süredir derbi niteliği taşımıyor. Fenerbahçe'nin kontrolu futbolu, usta ayakları ona Trabzon'da rahaklıkla üç puanı getirebilir... Velhasıl ben Fenerbahçe'nin şampiyon olacağını düşünüyorum... Hem de üç puan farkla... Bunlar bugünkü verilerden hareketle yapılan tahminler... Futbol değişkendir. Dengeler terse dönebilir. Form durumları değişebilir. Top bir takımı ısrarla sevmeyi sürdürebilir. Elbet Galatasaray da şampiyon olabilir. Ama esas olan futbolun kaliteli ve zevkli olması..
Ahmet Kekeç'le Beşiktaş üzerine hasbihal...
Yeni Şafak yazarlar koridorundaki karşı komşum, usta polemikçi yazar Ahmet Kekeç sıkı bir Beşiktaşlı ve profesyonel bir futbol seyircisi... Şaka değil... İki yıl öncesine kadar kara kartalın deplasman maçlarına gidecek kadar ciddi bir Beşiktaşlı... İkinci lig maçlarını takip edecek kadar da futbol düşkünü... Ahmet'le günlük karşılıklı oda ziyaretlerimiz ve sohbetlerimizde futbolun özel bir yeri vardır.
Bu sohbetler bugün mini bir röportaja dönüştü... İşte size Kekeç'in Beşiktaş hakkındaki görüşleri: Takımını nasıl buluyorsun? -Kötü oynuyoruz.. Takımın futbolu da ligde herhangi bir iddası bulunmadığı için de tatsız tutsuz. Futbolcular ise lig bitse de gitsek havasındalar... Şu ara öyle... Peki genel olarak futbol anlayışı olarak Beşiktaş'ı nasıl görüyorsun? - Hala takım özellikleri taşımıyoruz... Hiçbir takımda birkaç futbolcuya dayalı sistem olmaz. Beşiktaş tüm kurgusunu ve gücünü Sergen ve Tümer'e bağlamış. Tümer, Sergen iyi ve yararlı ama tüm sistem bu iki futbolcunun üzerine oturmaz. Üstelik bu ikisi sürekli forma da giyemiyorlar. Ama iddialara göre son maçlarla aslında yeni sezonun provalarını yapıyorsunuz... - Önümüzdeki sezonda yeni bir takım kurmak için gidecek ve kalacak adamların listesi yapıldığı söyleniyor. Ama bu liste her hafta değişiyor. Bir hafta Bobo vasat, öbür hafta büyük futbolcu ilan ediliyor. Cordoba keza... Sorun sadece yöneticilerden ve Beşiktaşlı yazarlardan kaynaklanmıyor. Bu konuda Tigana'nın da net olmadığını düşünüyorum. Hatta bence takımdaki oyuncuları bile hala tanıyamadı, anlayamadı Tigana... - Yani Tigana'yı hoca olarak tutmuyor musun? Tigana sadece bir dönem İngiltere'de başarılı olmuş. Açıkcası aradan geçen bunca zamana rağmen bu hoca hakkında kafamda soru işaretleri var. Bana çok rasyonel bir adam gibi geliyor. Ama Türkiye'deki futbol fazla rasyonelliği kaldırmaz. Futbolcusu, kulübü, seyiryisiyle bizin futbol yapımız fazla rasyonel değildir. Bu yüzden Del Bosque ve diğerleri de başarısız oldu burada... Peki kupa için ne diyorsun? Muhtemelen Fenerbançe'yle oyanacayağız. Kupayı alabileceğimizi düşünmüyorum. Futbol, güç , kalite açısından Fenerbahçe'yle yarışmamız zor. Ama bu tür maçlar elbette belli olmaz. Tek maç olması bizim için bir avantaj sayılabilir. Daha doğrusu iki maç olsa hiç şansımız olmazdı...
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |