T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 11 MART 2006 CUMARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Son Dakika
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Fadime ÖZKAN

8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü reddedelim

Sevgili hanımlar, lafı uzatmadan kestirmeden söyleyeceğim: Gelin, hep birlikte 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü reddedelim.

Hayır, bu günün kadın hakları ve özgürlüklerinin kazanımında tarihi bir simgeselliği olduğunu, kadın sorunlarının tartışılması için "hiç değilse bir günlük" zemin oluşturduğunu biliyorum. Buna rağmen ve işte tam da bu yüzden söylüyorum. Kadınlar gününü reddedelim ki "azınlık psikolojisi"nden kurtulabilelim.

Kadın kadına, omuz omuza kurduğumuz aşılmaz safları gevşetelim ve aramıza erkekleri de alalım. Bu "kadın başımıza" içinden çıkabileceğimiz bir sorun-durum değil, değil mi?

Kadın olmak, kadın sorunlarına duyarlı olmak için tek başına yeterli de değil, biliyorsunuz. Bu duyarlılığın erkeklerde de olduğuna, yoksa bile oluşturulabileceğine, geliştirilebileceğine inanalım. Gelin, artık erkeklere "bir fırsat" tanıyalım.

Cinsiyet ayrımcılığını gerçekten savunuyorsak durup duruma bir bakalım ve kadın sorunlarının çözümünde "cinsiyet ayrımcılığı" yapmaktan, kadın konusunu tekelimize almaktan vazgeçelim. Vazgeçelim ki "haydi beyler iş başına" diyebilelim. Ortada bir sorun varsa -ki var- erkekleri de buyur edelim, sorunu birlikte çözelim.

Gerçek bir eşitlik için "bir günlük ayrıcalıktan" da vazgeçelim, gerçekten eşitlenelim. "Bütün günler sizin olduğu kadar bizimdir de" diyebilme cesareti gösterelim. Böylece, "Gününüz var işte, daha ne istiyorsunuz" deyip "bıyık altından gülenler"i çaresiz bırakalım.

Aile içi şiddet, töre cinayetleri, cinsel taciz-tecavüz, aldatılma, terk edilme ya da terk edememe, eşit işe eşit ücret, sadece cinsel kimlikle tanımlanma, kadın bedeninin nesneleştirilmesi, seksist politikalar, siyasi temsil gibi hayati önem taşıyan ekonomik-sosyal sorunları soluk soluğa "bir gün"de özetlemek yerine "yılın tümü"ne yayalım.

Eşitlik meselesini kadın-erkek eşitliği konusuna hapsetmekten de vazgeçelim. Ortadaki somut, katı, görünür "kadınlar arası eşitsizlik" gerçeğini görünür kılalım ve başörtülülere uygulanan "negatif ayrımcılığı" onaylayan kadınların iki yüzlülüğünü yüzlerine vuralım. Durmayalım, kadın erkek hep birlikte kolları sıvayalım. Ama önce şu 8 Mart yükünden kurtulalım.

* * *

Şunu da görelim: Belediyeler bu alanda takdire şayan bir iş başarmakta. İstanbul'da İSMEK kurulduğu günden bu yana yüz binlerce kadını nitelikli hale getirdi. Onlara sadece meslek edindirmedi, öz güven kazanmalarını da sağladı. Hafta içinde ikinci kez düzenledikleri Film Günleri'ni paneller ve sergilerle zenginleştiren İstanbul Kadın Koordinasyon Merkezi, kadınları iş güç sahibi kılmanın yanı sıra sosyal sorumluluk alanlarına da yöneltti. Öğrendim ki, 8 Mart'ta Kocaelili kadınlarla buluşmamı sağlayan KO-MEK daha şimdiden on bir bin kadına ulaşmayı başarmış. Gelin başaranları alkışlayalım.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi