|
|
kadim kalemden
ELİF YILDIZ
Yalnızlaştırılmış bir dünyanın içli özlemleri Basıma hazırlanırken, eski baskıları taranarak, yazarın imlasına ve üslubuna yapılan müdehaleler belirlenen aynı samanda eksik cümle, paragraf ve pasajları toplanan 'Fahim Bey ve Biz' ile 'Çamlıca'daki Eniştemiz', Ahmet Hamdi Tanpınar'ın değimiyle 'nesrin konuşma değil, yazı olduğunu' hatırlatıyor. Abdülhak Şinasi Hisar'ın kaleminden çoğunlukla kendi çocukluğunun geçtiği Boğaziçi, ilk gençlik yıllarının İstanbul'u, Osmanlı'nın son dönemindeki seçkinlerin yaşamları ve geçmiş zamanın güzelliklerine duyduğu özlemler dökülüyor. Turgut Uyar, 'Aşağı yukarı bütün yazdıkları onun, artık özlemini çektiği bu dünyayı anlatmasına da birer bahanedir... Hisar'ın dili bile acı acı özlemini çektiği dünyaya bağlıdır' diyerek onun bu özlemlerinin altını çiziyor. Cevdet Kudret "Hisar'ın eserleriyle Türk romanı yeni bir merhaleye ulaşmıştır" diyerek onun kendinden önceki yazarlardan farklı bir tekniğe, görüş açısına ve hissi yaşama sahip olduğunu vurguluyor. Ömer Lekesiz, Hisar'ın üslubunu Karakoç'un şiirlerinde buluyorum' tespitiyle dikkat çekerken, Selim İleri; Onun Osmanlıca ile yazmakta ısrar ettiği ve takıntıları olduğu gerekçesi ile edebiyat çevrelerince yalnızlaştırılmış bir yazar olduğunu söylüyor ve ekliyor "yalnızca dili değil siyasi duruşu da onu hiçbir kesimin tam anlamıyla sahiplenmemesine neden olmuştur, ne sağa yaranabildi, ne de sola."
Zincirleme öyküler
Yazarın, bir bürokrat olan Fahim Bey'i, empati yeteneği ile donatılmış bir anlatıcının gözünden onun kimlerce nasıl algılandığını göstererek farklı perspektiflerle anlattığı romanı Fahim Bey ve Biz, 'hiç birimiz aslında göründüğümüz gibi değiliz' tezininden yola çıksa da sonlara doğru 'aslında bizler de kim olduğumuzu bilemeyiz' fikrini terennüm eden bir hal alıyor. Eserin bir bölümünde postmodern edebiyatın önemli tekniklerinden metinlerarasılığı kullanan yazar, bu romanda Fahim Bey'in ziyaretine gittiği eniştesini Çamlıca'daki Eniştemiz adlı diğer romanının ana karakteri olarak karşımıza çıkarıyor. Hisar, romanda Vamık Bey'i, yeğeninin gözünden renkli ve cümbüşlü bir dille anlatıyor. Onun geçirdiği değişimler üzerine tespit ve yorum yapmayı da ihmal etmiyor.
Yazarın yaşam öyküsüne yakın karakterler göze çarpıyor
İki romanda da romana ismini veren ana karakteri merkeze alarak kurgulayan Hisar, onları psikololojik ve sosyal yönleriyle derinlikli olarak anlatıyor. Buram buram mazi kokan cümleleri Osmanlı Türkçesinin zerafetini taşıyor. Kendi yaşam öyküsüne paralel bir hayat süren bu karakterlerinin, yazarın kendisi gibi garip korkulara sahip olmaları ve yazarın onların bu korkuları üzerinde durması dikkat çekiyor. İki romanda da sonlara doğru, kurgusal düzlem kırılarak felsefi bir zemine taşınıyor. Ölüm düşüncesi üzerine şekillenen bu felsefi yazılar, karakterlerin ölümlerinin ardından kurgu ile bağlantılandırılıyor.
|
|
|