Ana Sayfa
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Aktüel
Spor
Yazarlar
Televizyon
Sağlık
Bugünkü Yeni Şafak
657'liler Ailesi
Bilişim
Çalışanın Sesi
Diziler
Düşünce Gündemi
Hayat
Kültür-Sanat
Nar-ı Beyza
Okur Sözcüsü
Röportaj
Sinema
Yemek
Zamanda Yolculuk
Bize Yazın
Abone Formu
Temsilcilikler
Reklam
Künye
Arşiv

Yeni Şafak'ta Ara

	Cevdet AKÇALI cakcali@yenisafak.com.tr

Manşete çıkarılan haberlerin etkisi zaman zaman, ikinci derece sayılabilecek konular, Türk medyasında manşete çıkarılmakta ve konu gereğinden fazla tartışmaya açılmaktadır. Son günlerde, ROJ TV olayı da bunlardan birisidir. Batı ülkelerinin çoğu, PKK’nın bir terör örgütü olduğunu kabul etmiş ve bunlardan bazıları, bu örgütün kurduğu TV istasyonlarından yayın yapılmasına izin vermektedir. Bu yayınlar teröre cesaret vermektedir.

PKK teröründen en çok zarar gören ülke olan Türkiye’nin bu tutuma tepki göstermesi doğaldır. Bilindiği gibi Başbakan Erdoğan, Danimarka’da, yapacağı basın toplantısına ROJ TV muhabirinin alınmasına tepki göstermiştir. Buna benzer bir tavır, Devlet Bakanı Babacan tarafından da ortaya konulmuştur. Basınımız ise, bu kanala beyanat vermiş TBMM üyelerini araştırmaktadır. Gösterilen tepkilerin şekli ve dozu iyi ayarlanmadığı takdirde, bu kanalları popüler hale getirebiliriz.

SİLAH GİBİ KULLANILAN MEDYA VE BİR SAVAŞ YÖNTEMİ

Televizyon ve radyo yayınları, modern dünyada birer savaş aracı olarak kullanılmıştır ve halen de kullanılmaktadır. Bunun en tipik misali, soğuk harp zamanında, Rusya tarafından kurulan “Bizim Radyo” ile Amerikalıların kurduğu “Amerikanın Sesi” ve “Hür Avrupa” radyoları arasındaki savaştır.

Bu savaştan alınacak dersler vardır. Bilinmektedir ki Rusya, Amerikalıların kurduğu Hür Avrupa Radyosu’nun, Rus halkı tarafından dinlenmesini önlemek için çeşitle yöntemlere başvurmuştur. Yayının yapıldığı dalga üzerinde gürültülü yayınlar yapmıştır.

1979 yılında Amerikan Senatosu’na sunulan güvenlik raporunda belirtildiğine göre, Rusya’nın bütün çabalarına rağmen adı geçen radyoların yayınlarını her gün 50- 60 milyon Rus vatandaşı dinleme imkânı bulmuştur.

Bu yayınlar, Rus yöneticilerini o kadar rahatsız etmiştir ki, Rusya Cumhurbaşkanı, Amerika Cumhurbaşkanı ile Münih’te yaptığı konuşmada masaya koyduğu ilk şart bu radyonun kapatılması olmuştur. İki radyo arasındaki savaş komünizmin yıkılışına kadar devam etmiştir. Bir zamanlar Münih’ten yayın yapan “Hür Avrupa” ve Azadlık Radyoları bugün Prag’tan yayınlarını devam ettirmektedirler. Rusya’nın bütün karşı koymasına rağmen, Çeçenistan’da en çok dinlenen radyo da budur.

ALMAMIZ GEREKEN BİR DERS

Bu olaydan almamız gereken dersler vardır. Bu derslerden bir tanesi, bu tip radyo ve televizyonların yayınlarının baskılarla önlenemeyeceğidir. Rusya’nın “Bizim Radyosu” susmuştur. Fakat Amerika’nın radyoları halen yayınına devam etmektedir.

Amerika tarafından kurulan radyoların, Rusya tarafından kurulan radyoları kapatmaya zorlayan sebepler arasında yayın politikalarının büyük rolü olmuştur. Rusya yayınlarda propaganda yapmayı öne almış ve çoğu zaman yalan haberler vermiştir. Hür Avrupa Radyosu ise haberlerden kendi politikasına uygun ve doğru olan haberleri yayınlamıştır. Bu sebeple de Hür Avrupa Radyosu’nun yalan haber vermediği kanaati yaygınlaşmıştır.

Bugün de, Amerika, Elcezire, El Arabia ve Dubai televizyonlarının yayınlarından çok rahatsızdır. Bu kanalları susturmak için Amerika her yolu denemek istemektedir. Ve hatta bu televizyon istasyonlarının bombalanmasını teklif edenler bile çıkmıştır. Amerikalılar bu yolun çıkmaz olduğu kanaatinde oldukları için istasyonların bombalanması teklifi kabul edilmemiştir.

ROJ TV yayınlarının vereceği zararın önlenmesi için, bu yayınların yasaklanması mücadele yollarından sadece birisidir. Bunun zararsız hale getirilmesinin tek yolu, gene televizyon kanallarıyla yapılacak yayınlardır. Ülkemizde 30’dan fazla ulusal yayın yapan kanal vardır. İnsanlar gerçek haberleri bunların yayınlarından öğrenebiliyor ve bunlar kaliteli yayınlar yapabiliyorsa kimse adı geçen TV yi dinlemeyecektir.

Geri dön

Mesaj gönder

Yazdır

Yukarı