AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
'Trajikolan'

"Büyük şiir, çoğu zaman trajikolandan çıkar. Hayatın bu iç-yasalılığı karşısında seçimini daima şiirden yana yapmış ve yapacak olan şair; varolduğu sürece bu bedeli, ancak, hiçbir hâl'le değişmeyeceği ve hiçbir zaman, sonunun gelmeyeceğini bildiği yalnızlık ve mutsuzluğunu kendinde içkinleştirerek, ödeyebilecektir. Bu, şairin kaçınılmaz kaderidir."

Yukarıdaki satırlar, üçüncü şiir kitabım Adımlarımın Gizli Sokağı'nın başında yer alan ve kitabın poetik 'dünya'sına bir giriş anlamını da içeren metinden alıntılandı.

Bugün de aynı poetik bakışımı sürdürüyor ve bu metnin altına imzamı atıyorum. Üstelik, o yıldan (1986) bu yana, şair-şiir-hayat ekseninde elde ettiğim teorik ve tecrübî bilgilerin ışığı altında, yukarıdaki cümlelere attığım imzanın altını kalın hatlarla çizmekten yana olduğumu zikrederek..

Ancak, o günden bu yana gördüm ki; metnin içinde geçen "Trajikolan" kavramı, esasen metnin bağlamı söz konusu olduğunda son derece açık-seçik bir anlamı haizse de, tek başına ele alındığında ve bu husustaki çeşitli yorumlar söz konusu olduğunda, metnin içinde taşıdığı ve ifade ettiği anlamı yitirebiliyor ve dolayısıyla zaman zaman 'bağlam' kaybına uğrayabiliyor.

Felsefî/ontolojik/estetik açıdan değerlendirildiğinde; "Trajik(olan), hayatta ve sanatta, insanların yüreklerinde hem elem, hem de estetik haz yaratır; çünkü, Trajik(olan), insanın duygularını ve bilincini arındırır, kötü güdülere karşı insanda nefret uyandırır, insanın iradesini ve cesaretini artırır. Trajedi, sanatta spesifik bir ifade şeklidir."

Bu yaklaşıma benim ilâve edeceğim ve "Büyük şiir"le ilgili poetik bakışımın odağını teşkil eden şey şudur: Trajikolan, kaçınılmaz bir biçimde, 'seçmek/tercih etmek' durumunda kalan şairin karşılaştığı 'o' hâldir..

Şair dünyada varolduğu sürece, örneğin, "Hayat mı, şiir mi?" şeklindeki o amansız sorunun dayattığı ikilem karşısında bir 'seçme' yapmak zorundadır. İkisine birden "Evet" deme şansı yoktur. Herkesin yaşadığı, tattığı, zevk aldığı bir "Hayat"a dönük herhangi bir tercihte bulunması demek; şöyle veya böyle, şiirinin köreleceğini göze alması anlamına gelir. Veya tersi… Şair 'şiir'i tercih ettiğinde ise, yalnızlık ve mutsuzluğunu içkinleştirmekten başka yapacağı bir şey kalmaz..

Şairin, "Büyük şiir" adına 'tercih'ini izhar etmesi, esasen,"Trajikolan" bir hadisedir. Zira, elde ettiği şey karşısında, bir başka şeyi feda etmektedir.

Galiba en iyisi, "Trajikolan"ı bir örnekle anlatmak.

Örneğimiz bir filmden; yönetmenliğini Alan Pakula'nın yaptığı "Sophıe'nin Seçimi" adlı filmin bir karesinden.. II. Dünya Savaşı'nda Naziler, Yahudiler'i toplama kamplarına göndermektedir. Filmin baş kadın oyuncusu olan iki çocuk annesi Merly Streep de bundan payını alacaktır. Yalnız bir farkla; Nazi subayı, Merly'e, yanında kalması için iki çocuğundan yalnız birini 'seçmek' gibi o olağanüstü zor görevi vermiştir. Bir annenin, muhtemelen ölüme gidecek bir yavrusunu diğerinden ayırması, yani, açıkça birini kollarken diğerini göz göre göre ölüme yollaması mümkün müdür? Ama, iki çocuğundan birini 'seçmek' konusunda herhangi bir 'tercih'te bulunmazsa, belki de ikisi birden toplama kampına gönderilecektir. Bu durum, katlanılması çok zor ve fakat kaçınılması da o derecede zor bir karardır elbette. Merly, çocuklardan birini 'seçer': O karar anı, 'tercih'in ifade edilişi, tamı tamına "Trajikolan" bir hâldir.

İşte, şairin "Hayat"-"Büyük şiir" karşısındaki 'tercihi' de aslında buna benzer…


28 Temmuz 2003
Pazartesi
 
İHSAN DENİZ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED