|
|
Evlerin hırçın sultanları Osmanlı zamanında hemen hemen her evde kedi beslenirdi. Kediler evlerin zaruri eşyasından hatta eşhasından (kişilerinden) biri olurdu. Evin en konforlu köşesine kurulan kediler adeta bir sultan gibi yaşarlardı
Kedilere duyulan sevgi ve yakınlık sadece ev ve işyerlerinde farelere göz açtırmamalarıyla ölçülmez elbette. Kedilerle yaşayan yaşlı ve yalnız kadınları, aldığı memur maaşını ciğere vererek bu ciğerlerle kedilerini besleyenleri duymuş ya da görmüşsünüzdür. Çünkü kedilerin diğer hayvanlara göre çok farklı bir yeri vardır bu topraklarda. Ivır zıvır tarihi uzmanımız Gökhan Akçura'nın derlediği Kediler Kitabı'nda edebiyatımızdaki kedi hikayeleri biraraya getirilmiş. Kitapda aynı zamanda Osmanlı'dan bugüne "evlerimizin sultanı" olan kedilerden ve kedi düşkünü ünlü isimlerin yaşamlarından ilginç notlar da yer alıyor. Om Yayınları arasından çıkan kitap "kedisever bir toplum" olarak herkesin ilgisini çekecek cinsten. Kedi hastanemiz bile varmış Kitapta geçmişten bugüne kedilerle Türkler arasındaki 'sıkı muhabbetlere' değinen ve aynı zamanda Pati adında bir kedisi olan Akçura, "Türkiye'de kediler çok sevilir. Gerçi Osmanlı döneminde İstanbul sokaklarında köpekler saltanat sürüyordu, ama evlerin sultanları kedilerdi" diyor. Osmanlı zamanında büyük, küçük konaklar ve evlerin kedisiz olmadığının belirtildiği kitapta Abdülaziz Bey, o dönemlerde kedisi yavruyken kulağını delip kırmızı bir püskülün ucuna küçük bir çıngırak takan meraklılardan bahseder. Eski zamanları yaşamış bir başka yazar ise, kedinin hemen her İstanbul evinin "zahiri eşyasından, hatta eşhasından (kişilerinden) biri" olduğunu söyler. Helmut von Moltke de 1837 yılında yazdığı bir mektupta, "Türkler hayırseverliklerini hayvanlara karşı bile gösterirler. Üsküdar'da bir kedi hastanesi bulursun" diye bahseder. Apartmanlar saltanatı sarstı Cumhuriyet döneminde eski tip "ev hali" yerini apartmanlaşmaya bırakınca, kedinin eski saltanatının da sarsıntı geçirdiğine İbrahim Alaattin Gövsa işaret eder. Belediyenin tifo salgını bahanesiyle kedilere savaş açmasına kimsenin, özellikle de kedi dostu sayılan kadınların karşı çıkmadığından yakınan Gövsa, "Köpek erkeğe, kedi kadına bağlanır. Bundan dolayıdır ki son yıllarda kadın eteğinin arkasından kediler de sokaklara döküldü" diyor. BEYAZIT KÜTÜPHANESİ'NİN DİĞER ADI KEDİLİ KÜTÜPHANEYMİŞ 1930'lu yıllların en meşhur kedi dostu olarak Milli Kütüphane Müdürü İsmail Saib Bey'den bahsedilir. Kış aylarında kütüphanede kedi sayısının 100'e yaklaştığını aktaran Muzaffer Gökman şunları söyler: "Evlerde üreyen, sokaklarda boyunları bükük, çoğu gücünü yitirmiş kediler kütüphaneye getirilirdi. Devlet eliyle kurulan (1882) bir tür milli olan Beyazıt Kütüphanesi'ne 'kedili kütüphane' diyenler de vardı. Her gün Urfa yağının en iyi cinsinden papara yapılırdı kedilere. Bu işle kütüphaneye hayli hizmeti geçmiş bir hanım meşgul olurdu. Personelden de yiyen olurdu paparadan. Aylık alındığının ilk haftasında menü değişir, bu kez ciğer dağıtılırdı. Kediler düzenli olarak parçalarını alır ve kütüphanenin uzun koridorlarında dağılırlardı." SANATÇI KEDİLER
Kedi önce 1925'de "Pist" ardından da "Karakedi" dergileri ile mizah dünyamıza girdi. Cemal Nadir'in çizgilerinde sokak kedilerin önemli bir yeri oldu. l 1960'lı yıllarda Piyale Makarnaları sayesinde reklamlara da girdi. Kediyi ana kahraman yapan ilk çizerimiz Selma Emiroğlu'dur. l Hüseyin Rahmi Gürpınar ölürken son sözleri "Kedilerimi iyi doyurun" oldu. l Refik Halit Karay canından çok sevdiği kedisini bahçedeki güvercin ve balıkları yediği için silahıyla öldürmüş ve bu ölüme en çok üzülen yine kendisi olmuştur. l Kedileri hikayesine en çok konu yapan yazarlar arasında Samipaşazade Sezai gelir. Kedilerle en iyi anlaşayan şairimiz Asaf Halet Çelebi'dir. l "Tekin olmayan kedi" adlı eşsiz bir kedi hikayesi kazandıran Osman Cemal Kaygılı 1933-35 yılları arasında arkadaşlarıyla birlikte " Kedi Sevenler Cemiyeti" kurulmuş. Edebiyatımızda neredeyse bütün kitaplarında kedilere yer vermiş yazarımız Bilge Karasu'dur. l Cihat Burak hem resimlerinde hem de öykülerinde kedilere özel bir yer ayırır.
|
|