T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Umarım, bu defa anlaşılır

Daha fazla gecikmeden bir konuya açıklık getirmenin tam zamanı. Neredeyse aylardan beri nefesimizi tüketircesine 'Kıbrıs' konusunu tartışıyoruz. Sebebi belli: Birleşmiş Milletler (BM) genel sekreteri Koffi Annan imzasıyla taraflara sunulan bir 'metin' var elimizde; müzakereye açılacak bu metnin kalıcı bir anlaşmayla sonuçlanması bekleniyor. Bu beklentinin sebebi de biliniyor: Kıbrıs artık Avrupa Birliği (AB) üyesi ve Türkiye de aynı birliğin üyesi olma yolunda; sınırlarını yeniden belirlemekte olan AB, haklı olarak, ihtilâfları dışarıda bırakma arzusunda.

Aynı arzunun AB üyesi olmak isteyen Türkiye ve Kıbrıs'ın kuzeyinde de duyulması beklenir. Nitekim, Türkiye ve Kıbrıs'ta çözüm isteyenler Annan Planı ile birlikte bir adım öne çıktılar. Buna karşılık, Türkiye ve Kuzey Kıbrıs'ta çözüme karşı çıkan, geleneksel politikalardan sapmayı 'tehdit' olarak değerlendirenler de var. Bunların sesi, son zamanlarda, daha tiz bir hal almaya başladı.

"Kıbrıs'ta tâviz" kulaklara pek hoş gelmiyor. Türk-Yunan çekişmesinin her zaman en görünür yerinde bulunan bir ihtilâf Kıbrıs; dengede kaybeden taraf olmamak için, Türkiye, askerî müdahaleyi göze almak zorunda kaldığı gibi, ardından konulan ambargolara da göğüs germeyi bildi. Türk-Yunan çekişmesi devam ettiği sürece, Kıbrıs, Türkiye açısından 'stratejik' önemini de koruyacaktır.

Açıklık getirilmesi gereken 'konu' da bu işte. İkisi de AB üyesi olan veya biri üye diğeri üye olma yolunda bulunan iki ülke, 'çekişme' sözcüğünü akla getirmeyecek bir ilişki içerisine girmiş sayılır. Geçmişleri ne kadar çekişmeli, hatta 'kanlı' olaylarla dolu olursa olsun, AB üyesi ülkeler, birbirlerine karşı 'tehdit' oluşturmamayı peşinen kabul etmek zorundalar çünkü...

Almanya ve Fransa bu gerçeğin elle tutulur iki örneği. 50 yıl önce milyonlarca insanın can verdiği İkinci Dünya Savaşı'nda birbirine karşı savaşan bu iki ülke, AB içerisinde geleceğe 'ortak' bakmayı öğrendiler. Olur olmaz, bilemem, ama iki ülkenin siyaset adamları arasından, dış temsilcilikleri birleştirme fikir eksersizi yapanlar bile çıkıyor...

Türkiye ile Yunanistan da aralarındaki ihtilâfları geride bırakacaklar mı? Bu sorunun tek bir cevabı var: Her iki ülke de AB üyesi olacaksa bırakmak zorunda... Onların çekişmediği bir ortamda Kıbrıs'ın stratejik öneminden söz etmenin bir anlamı olamaz. Yunanistan, Türkiye ve Kıbrıs'ın aynı birlik içerisinde yer alması demek olan 'Avrupa perspektifi', stratejik mülâhazaları Brüksel'e bırakmayı kabul etmek anlamını da taşıyor. AB üyesi bir ülkede stratejik tedirginlik ancak AB üyesi olmayan başka ülkelere karşı hissedilebilir.

Yunanistan, Türkiye ve Kıbrıs'ın AB içerisinde birlikte yer aldıkları bir ortamda, egemen olacak olan 'sürekli barış' durumudur...

Türkiye'nin AB'ye girmesini arzulayanların Annan Planı'nı müzakereyi de kabul etmeleri gerekir. Nitekim, bugün, Kıbrıs'ta çözümden yana yer alanlar, aynı zamanda Türkiye'nin AB üyesi olmasının da en hararetli savunucularıdır. Onların durumunda şaşılacak bir yön yok; esas şaşırtıcı olan, AB üyeliği isteyip (veya ister görünüp) Kıbrıs'ta çözüm yolunda adımlar atılmasına karşı çıkanların durumudur...

AB'ye karşı olanların kendilerine özgü sebepleri var; bunlar Kıbrıs'ı Türkiye'nin AB üyeliğinin önünü kesmenin bahanesi olarak kullanma eğilimindeler. "Milli dâvâ" ve "İhanet" gibi sözcükleri sıkça sarf edenlerin kimliği bu irtibatı açığa vuruyor. Partisi iktidara geldikten sonraki ilk bir ayı AB başkentlerini gezerek değerlendiren Tayyip Erdoğan'ın Kıbrıs'ta çözümden yana tavır almasından doğal bir şey olabilir mi? En az Erdoğan kadar AB perspektifine kendilerini bağladığını sandığımız hükümet üyelerinin sergilediği çelişkili tavırdır sürpriz olan... Dışişleri bakanı Yaşar Yakış'ın tavrı sözgelimi... Başbakan Abdullah Gül de sözünü bir türlü fiiliyata yansıtmadığı için bu çelişkiye katkıda bulunuyor...

Oysa, AB perspektifinden uzaklaştığı müddetçe hükümetin ömrü kısalacak, AB perspektifini canlı tutmak ise Ak Parti'yi muktedir kılacaktır.

Bilmem, anlaşıldı mı?


30 Ocak 2003
Perşembe
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat| Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED