T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
İlerleme'nin bedeli

Aleksandr Soljenitzin, isimini "Gulag Takımadaları" adlı romanıyla tanırız. Ancak o politik dengeler gereği Nobel'le ödüllendirilmiş bir romancı olmadığını, romancılığın da ötesine geçebilmiş, bilge bir yazardır. Bir asra yaklaşan uzun ömrü süresince 20. yüzyılın insanlığa vaat ettikleriyle yaşattığı hayal kırıklıklarını tüm yönleriyle yaşamış ve bundan bilgelik notları tutabilmiş bir edebiyatçı. 20. yüzyıla, yani bir bakıma modernitenin yükselişine; ilerlemenin, teknolojinin, sosyalist ütopyanın, kapitalist çıkarcılığın insanlık adına neye mal oluşuna tanıklık eden bir ömür… Sosyalist diktotaryaya isyan etti, 20 yıl ülkesinden uzakta, Batıda sürgün hayatı yaşadı.; Sovyetlerin çökmesiyle ülkesine döndü ama kapitalizmin tiksinti veren zafer şarkılarını söyleyerek değil.

Bugün onun 1996 yılında NPQ Türkiye dergisinde Türkçesi yayınlanan bir yazısından bahsetmek istiyorum. Bir bakıma 20. yüzyılın anlamını deşifre eden, 21 yüzyılın da, modern insanın kaybettiği değerleri tekrar hatırlamadığı takdirde ne türden bir felaketin habercisi olduğunu ihtar eden çarpıcı bir yazısı… Aslında modern medeniyetin bunalımına parmak basan bilgece uyarılarda bulunuyor Soljenitzin.

İlerlemenin bunalımı

Ekonomik gelişmeye dayalı gelişmeye "ilerleme" gibi büyülü bir isim bulan Anne-Robert Turgot'un ilerlemenin kaçınılmaz olarak açgözlülük, haksızlık, güçsüzleri ezme gibi insanı insanın kurdu yapan aşırılıklara karşı insan doğasını yumuşatacagı tezi, evrensel kabul gördü. Ve ilerlemeye iman eden modern insan bunu hayat felsefesi haline getirdi. İnsanlık ilerliyordu: "ilerlemenin varoluşun ve bütünlüğün içinde insanlığın tüm boyutlarını içine alacağı varsayıldı büyük heyecanla, Marx da, tarihin tanrı'nın yardımı olmaksızın bizi adalete ulaştıracağı sonucuna vardı."

Zaman sınırsız ilerlemenin imkansızlığını, dahası bu ilerlemenin de insan/lık lehine bir gelişme olmadığını gösterdi. Bilhassa en büyük iddiasının boşa çıkardı: insanlık ilerledikçe insan tabiatının daha yumuşak ve nazik hale gelmediği anlaşıldı. "Hepimizin unuttuğu insan ruhudur. İsteklerimizin denetimsiz biçimde büyümesine izin verdik. Ve şimdi onları nasıl yönlendireceğimizi şaşırmış durumdayız."

Modern insanın bunalımını deşifre edercesine devam ediyor ünlü yazar, "ilerlemenin bu bir anlık adımının, yüzeysel bilgi ve okyanusunun insan ruhunu geliştirmediği, tersine ruhun daha da sığlaştığı ve manevi hayatın seviyece gerilediği ortaya çıkıyor. Ortalama insan konforu arttıkça manevi gelişme de dumura ugrayacaktır." Her şeyi çıkar üzerine kurulu hayat felsefesi modern dünyada düşünce, kültür başta olmak üzere insan hayatını anlamlandıracak değerleri, aşkın olanın yitirilmesi sonucunu doğurdu. 'Haz girdabı'na kapılan insanlığın kurduğu maddi medeniyet bireyi boğacak bir yalnızlığa ittiği gibi (varoluşculuğun çığlığı burada yükseliyor), insanlığın geleceğini karartan bir kabus medeniyetine dönüştürdüğünü bugün çok daha iyi kavrayabiliyoruz.

Ezeli sorulan hala geçerli

İlerlemeyi diyor Soljenitzin, sınırsız bir nimet kaynağı olarak görmekten vazgeçmek, bunu özgür irademizin bir sınanması olarak kabul etmek bize kalmıştır. Her şeyi çıkarlarımıza indirgesek de içimizdeki bir sesin saf, yüce bir şeyleri yitirdiğimizi söylüyor. "İlerleme, parlak ve sapmaz bir vektör olarak algılanmıştı ama karmaşık ve çarpık bir eğri olduğu ortaya çıktı:" Bu gerçeğin fgarkedilmesi insanın varoluşuyla ortaya çıkan ezeli soruları yeniden gündeme getirdi; ne var ki, kadim zamanların aklı daha az karışık insanları için bu soruların cevabını vermek daha kolaydı. "Yaradılışımızda bulunan ahengi, manevi ve fiziksel varlığımız arasındaki iç ahengi kaybettik. İyilik ve kötülük alay konusu olup fifty-fifty ilkesiyle ibr kenara itilmeden önce sahip olduğumuz manevi berraklığı kaybettik."

21 yüzyıl ne getirecek?

20. yüzyıl totalitarizm ve kıyımlar yüzyılı idi; oysa 19. yüzyılın sonunda insanlık, gerçekleştirdiği ilerleme adına tarihin en mutlu, aklın yüzyılını karşılamaya hazırlanıyordu. Modern çağ egemenliğini ilan etmişti ama insan ruhu çöküşe geçmiş, ahlak, fikir en kısır dönemine girmişti.

Soğuk savaş döneminde nükleer korku ile bir süreliğine dondurulan bu ezeli sorular buzların çözülmesiyle tüm yakıcılığı ile tekrar ortaya çıktı.

21. yüzyılın ilerleme adına daha gelişmiş bir yüzyıl olacağını söyleyebildiğimiz kadar insanlık adına daha iyi bir yüzyıl olacağından emin olabilir miyiz? Bilge romancının temel sorusu bu. Ve cevabını da veriyor: haddini bilmeli insan.

"Zaman kendi kendimizi sınırlamamızı gerektirmektedir. Kendi kendini sınırlandırma, özgürlüğünü kazanmış bir insanın en temel ve akıllıca noktadır."

Yeryüzündeki mevcut kaynakların yarısını tüketen, kirliliğin yarısına neden olan güç sanki bu yeryüzünde yaşamıyormuş gibi davranıyor, çıkarları sofistike silahlar üreterek bunları kullanmaktan çekinmiyor; bu güce dayanarak dünya düzeni kurmaya çalışıyorsa bunun felsefi temelleri sorgulanmalıdır. Medeniyet bunalımı dediğimiz sorunun bir tezahüründen başka bir şey de değildir bu durum. "Ele geçirerek değil, ancak ele geçirmeyi reddederek gerçek manevi doyuma ulaşabiliriz, (yani) kendi kendini sınırlandırma yoluyla" diyor.

İnsanlığın unuttuğu bir şeyi hatırlatıyor sonuçta Soljenitzin; " bizim üstümüzde bir Bütüncül ve Yüce otorite bulunduğunun – ve bu varlık karşısında tümüyle unutulan boyun eğme duygusunun- yeniden farkına varıl"ması.

Ve son sözü çok muhteşem: "Ancak tek bir gerçek ilerleme olabilir: Tek tek bireylerin bütün bireylerin manevi ilerlemenin, hayatlarının akışı içinde kendilerini yetkinleştirme derecelerinin toplamı."

Amerika'nın yeni bir Vandallığa hazırlandığı bir dönemde, aklı ve vicdanı karışmış insanlığın olup bitenlerin künhüne vakıf olmasına yardımcı olabilir diye aktardım Söljenitzin'i.


30 Ocak 2003
Perşembe
 
AKİF EMRE


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat| Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED